| Nitekim onu, içi silah ve porno dergileriyle dolu bir odada buldum. | Open Subtitles | على أي حال، عرفت بكذبها في غرفة مليئة بأسلحة ومجلات سبانك هاوس |
| Amigolarla dolu bir odada amigolar hakkında atıp tutulur mu? | Open Subtitles | تتحدثين بشكل سيء عن المشجعين في غرفة مليئة بهم ؟ |
| Bana kim olduğumu sorduklarını hatırlıyorum. Bir cevabım yoktu. En azından hakikatin peşinden koşan erkeklerle dolu bir odada, hiçbir cevap doğru hissettirmedi. | TED | أتذكر أنني سُئلت من أنا، ولم يكن لدي إجابة، على الأقل ليست التي شعرت أنها صادقة في غرفة مليئة برجالٍ يسعون إلى الحقيقة. |
| Çoğunu çıplak görmüş olduğun erkeklerle dolu bir odada olmak ilginç olmalı. | Open Subtitles | لا بد من أنه مشوق, أن تكوني في غرفة مليئة برجال معظمهم رأيتيهم مع سراويلهم أسفلهم |
| Sence, yanlış insanlarla dolu bir odada mıyım? | Open Subtitles | لذا تعتقد أننيّ أقف في حجرة ممتلئة بالنّاس الخطأ ؟ |
| - Ağzına kadar silah dolu bir odada. | Open Subtitles | أريد أن يتم القاء القبض عليه انه في غرفة مليئة بالمسدسات |
| Mikrofonlarla dolu bir odada cinayet işlediğimi itiraf edeceğimi mi sandın? | Open Subtitles | تظن انني سأقوم بالإعتراف على جريمة قتل في غرفة مليئة بمكبرات الصوت |
| Beni görüşü sıfır olan duman dolu bir odada bıraktı. | Open Subtitles | لقد تركني في غرفة مليئة بالدخان مُنعدمة الرؤية. |
| Sizi tanımayan insanlarla dolu bir odada bir kaynak olarak çıkmazsınız. Asla. | Open Subtitles | أنت لا تكشف عن مصدر خارجي في غرفة مليئة بأناس لا تعرفهم، مطلقًا |
| Adam, kitaplarla dolu bir odada yalnız, kendi kendine konuşuyor. | Open Subtitles | رجل بمفرده في غرفة مليئة بالكتب ويكلّم نفسه |
| Opioid reseptörlerimizde yeterli sinyalleşme olmadığında, önemsediğimiz sevdiğimiz ve bizi seven insanlarla dolu bir odada bile yalnız hissedebiliriz. | TED | عندما لا نملك الإشارات الكافية عند مستقبلات المواد الأفيونية، نشعرُ بالوحدة في غرفة مليئة بالأشخاص ممن نهتم بهم ونحبهم ويحبوننا. |
| - Polislerle dolu bir odada telefonunu takip ediyor. | Open Subtitles | - إنه في غرفة مليئة بالشرطة. يتعقبون هاتفك. |
| - Bir tane daha. - Bunun ne anlama geldiğini bilmiyorum. Todd, senin yerinde olsaydım avukatlarla dolu bir odada oturmadan önce konuyu çözerdim. | Open Subtitles | - أنا لا أفهم ما يعني ذلك حسناً يا تود , لو كنت مكانك أعتقد أنني سأكتشف ذلك قبل أن تجلس في غرفة مليئة بالمحامين |
| - Şeker dolu bir odada öpüşüyoruz. | Open Subtitles | نقبل بعضنا في غرفة مليئة بالحلوى. |
| Siyah mallarla dolu bir odada ebedi uykuna yatacaksın. | Open Subtitles | ستجدي الراحة الأبديّة* *في غرفة مليئة بالبضائع السوداء |
| Kocaman şişko Japon heriflerle dolu bir odada Martha Stewart'ın çıplak kaldığını hiç sanmıyorum. | Open Subtitles | (أنا متأكد أن مقدمة البرامج (مارثا ستيوارت لَم تكن يوما عارية في غرفة مليئة بأشخاص يابانيين سمناء |
| Yani Bay Hastings, insan dolu bir odada deli gibi çığlık atmak istemesine rağmen... | Open Subtitles | إذنالسيد(هايستينغ)،عندماكان.. في غرفة مليئة بالناس وأرادأنيصرخبأعلىصوته .. فقام بفعل هذا بدلاً من ذلك ... |
| Kendimi yanlış insanlarla dolu bir odada yanlış parayla buldum. | Open Subtitles | قبل أن أعرفها, أنا كنت في حجرة ممتلئة بالنّاس الخطأ ... ...بالمال الخطأ . |