Babamız Tanrıyı memnun etmeye yetmez. Yürekten dua etmek daha önemlidir. | Open Subtitles | ليس كافيا ليستجيب لنا الرب الصلاة النابعة من القلب اكثر اهمية |
İşteki molalar meditasyon veya dua etmek için kullanılabilir. | TED | يمكن استخدام استراحات العمل للتأمل، أو الصلاة. |
Sadece yanımızda bir vaiz olmalı diye düşündüm çünkü dua etmek gerekecek. | Open Subtitles | أظن أنه يجب أن يكون معنا قسيس لأنه سيكون علينا تلاوة بعض الصلاة |
Mak'ın annnesi ve babası dua etmek için bir rahip ayarladılar. | Open Subtitles | أم ماك و والده رتبا لمجيء راهب للصلاة من أجل ماك. |
Sadece dua etmek değil, ayaklarını hareket ettirmek. | TED | إنه ليس فقط الدعاء، ولكن العمل لتحقيق الدعاء. |
Her hafta dua etmek ve kutsal kitap hakkında tartışmak için toplanıyoruz.Var mısın? | Open Subtitles | نحن نلتقي كل أسبوع لكي نصلي ونناقش الكتاب المقدس؟ أتريد المجيء؟ |
- Ne kadar güzel Anne, dua etmek geliyor içimden. | Open Subtitles | لدى الرغبة في الصلاة. صـلِّ يا إبنتي، صـِّل. |
Ama dua etmek kirayı ödemiyor. Gaz deposunu doldurmuyor. Tanrı bu kasayı kendi doldurmuyor. | Open Subtitles | الصلاة لا تدفع الإيجار والصلاة لا تملأ الغاز. أنا؟ |
dua etmek haricinde yapabileceğimiz bir sürü şey var. | Open Subtitles | هنالك العديد من الأشياء يمكننا فعلها بالإضافة إلى الصلاة |
...locanın ortasına gelerek dua etmek üzere... diz çöksün. | Open Subtitles | في منتصف القاعه و أجبرهعليالركوع, من أجل الصلاة |
...locanın ortasına gelerek dua etmek üzere... diz çöksün. | Open Subtitles | في منتصف القاعه و أجبرهعليالركوع, من أجل الصلاة |
Bak adamım, biz hayvanları kesip, dua etmek için para aldık. | Open Subtitles | لقد تم الدفع لنا لكى إذبح و إتل الصلاة أصلى لماذا – |
Şaka mı yapıyorsun? Bir dua etmek bir de kumar, kilisede en sevdiğim şeydir. | Open Subtitles | هل تمازحني, بِجانب الصلاة طاولة الرهانات هي أفضل ما بالكنيسة |
Sanki daha önce duymadım bunları. "Yarın gelip benimle dua etmek ister misin?" | Open Subtitles | لأنني لم أسمع هذا العذر من قبل هل تريدين القدوم للصلاة معي غداً؟ |
dua etmek için geç bir vakitte Schoenheim kilisesine giriyorum. | Open Subtitles | أنا أدخل كنيسة شوينهيم في وقت متأخر من الليل للصلاة من أجل الهداية |
Şu an yapabileceğin en iyi iş başkaları için dua etmek. | Open Subtitles | .يبقى ما سيحدث مجهول كل ما تستطيع فعله الآن .هو الدعاء للآخرين |
Bayan Drake'le baş başa kalıp dua etmek istiyoruz. | Open Subtitles | نحتاج السيدة درايك وأنا لبعض الوقت لكي نصلي معاً. |
Bütün bunlar ışığında çarpılmaman için dua etmek uygun olur diye düşündüm. | Open Subtitles | من بين أشياء أخرى، فكرت أن أصلي أن لا تصعقي بالكهرباء. |
Mükemmel, mükemmel, çünkü şimdi dua etmek gerçekten çok iyi bir fikir. | Open Subtitles | العظمى، عظيم، لأنني أعتقد أن يصلي الحق الآن هو فكرة جيدة حقا. |
dua etmek isteyeniniz varsa durmasın. | Open Subtitles | اذا كان احد لديه صلاة فعليه ان يقوم بها الان |
Ölmüş, yaşlı bir adam için dua etmek istemem, çünkü onun bir derdi yok. | Open Subtitles | حسناً ، لن أصلي منأجلرجلعجوزقدمات... لأنه على ما يرام |
Belki de karides için dua etmek lazım. | Open Subtitles | "ربما يجب أن تُصلي من أجل "الجمبري |
Ya da dua etmek ya da Elena biz diğer katil vampirler gibi olmayacakmış gibi davranmak. | Open Subtitles | أو حتّى تلاوة الصلوات أو التظاهر بأنّ (إيلينا) لن تمسي كبقيّتنا، مصّاصين دماء قتلة |
Elimden tek gelen dua etmek acısız ve çabucak sona ersin diye. | Open Subtitles | أدعو أن يتم الأمر بسلاسة وبأقل آلماً قدر المستطاع |
Benimle dua etmek ister misin? Ona büyük bir özür borçlusun. | Open Subtitles | تريد أن تصلي معي؟ يجب أن تقدم لها اعتذارًا كبيرًا. |
Törenden önce dua etmek istiyorum. Yalnız. | Open Subtitles | أودّ أن أصلّي بمفردي قبل المراسم |
Tek yapabileceğimiz sapasağlam dönmeleri için bekleyip dua etmek. | Open Subtitles | ليس بامكاننا الا الانتظار والدعاء من اجل عودتهم سالمين |
dua etmek ister misin? | Open Subtitles | تريد أن تقول نعمة ؟ |