Onun bir yere tutunmadan ayakta durduğunu... hiç görmemişimdir herhalde. | Open Subtitles | أبدا لم أراه يقف على قدميه من دون مساعده |
O beyefendinin odanın önünde durduğunu gördüm. | Open Subtitles | لقد رأيت الرجل الانيق يقف عند الغرفه الرجل الانيق؟ |
Karınızın öldüğü gece, ona otobüsün ne kadar durduğunu sormuşsunuz. | Open Subtitles | سألته كم من الوقت توقفت الخافلة ل ليلة توفت زوجتك |
Gittiklerinde sinyalin durduğunu varsayıyoruz. | Open Subtitles | نحن نفترض أن الأشارة توقفت عندما غادروا ستار جيت |
Senin böyle olduğunu biliyordum. Yanımda durduğunu gördüğüm an bunu biliyordum. | Open Subtitles | علمت انك ستكون هكذا منذ اللحظة التى رأيتك فيها تقف بجوارى |
Ama hepimiz o saatin bir gün durduğunu iyi biliriz. | Open Subtitles | و كلنا نعلم انه سيأتي يوم ما و تقف الساعة |
Sonra bir gece, arabanın arkadaşımın evinin karşısında durduğunu gördüm. | Open Subtitles | وذلت ليلة , رأته واقف عبر الشارع مِنْ شُقَّةِ صديقِي |
Binbaşı Fussel senin cesedin başında durduğunu söyledi. | Open Subtitles | لقد تعرف عليك الرائد فوسيل واقفا فوق الجثة |
Nerede olduğunu, nerede durduğunu, ne yaptığını hep merak ediyorum. | Open Subtitles | دائماً أتساءل أين أنتِ وأين تقفين و ماذا ستفعلين بالضبط |
- Ne tarafta durduğunu bilmiyoruz, haliyle sol onun için farklı olabilir. - Haklısın. | Open Subtitles | نحن لا نعرف أين كان يقف على الرغم من أنه كان في اليسار، ربما يكون قد اختلف عليه. |
Bende inanılmaz derecede mermi tadı alma isteği uyandırmadan ve hiçbir soru sormadan nasıl durduğunu görüyor musun? | Open Subtitles | هل ترين كيف يقف بكل هدوء على الحائط، لا يسأل أية أسئلة الذي يجعلني أشتهي مذاق الرصاصة المجوفة؟ |
Ve, ona kanın üzerinde durduğunu söylediğimde tepkisi ne oldu? Korku yoktu. Rahatsızlık yoktu. | Open Subtitles | حين أخبرته بأنه يقف على بقعة الدماء، ماذا كانت ردّة فعله؟ |
Katilin nerede durduğunu çözemedim. | Open Subtitles | لا أستطيع تحديد أين كان يقف مطلق الرصاص. |
Hayır, onu muayene eden, solunumunun durduğunu söyledi. | Open Subtitles | لا ،الطبيب الشرعى قال أنها توقفت عن التنفس |
Hayır, onu muayene eden, solunumunun durduğunu söyledi. | Open Subtitles | لا ،الطبيب الشرعى قال أنها توقفت عن التنفس |
O evdeki tüm saatlerin durduğunu ve ortalıkta gecelikle dolaştığını duydum. | Open Subtitles | سمعت كل الساعات توقفت في ذلك المنزل وهي تتجول فقط في لباس قصير |
Güvenlik beni dışarı çıkardığında, arabanın orada durduğunu gördüm. | Open Subtitles | عندما رافقني الأمن للخارج , رأيت السيارة تقف هناك أمام خدم الساحة |
Çünkü mükemmel olmakla o kadar meşgulsün ki bataklıkta durduğunu anlayamadın. | Open Subtitles | لإنك لم تستطع التغاضي عن غرورك هذا قبل أن تكتشف بإنك تقف على رمال متحركة. |
Bahçeye çıktı ve sonra bahçede durduğunu gördüm. | Open Subtitles | ماذا حدث اليوم كانت تقف في الحديقه الخلفية و جُل ما استطعت رؤيته أنها كانت وافقه هناك في الحديقة.. |
Önünde saklayacağı hiçbir şeyi olmayan bir adamın durduğunu... | Open Subtitles | "أترين رجل واقف بلا شيء يخفيه" -هل ذلك صحيح؟ |
Onların omuzları üzerinde durduğunu biliyordu. | Open Subtitles | احتفظ بصور هؤلاء الرجال الثلاثة الذين سبقوه عَرِفَ بأنه كان واقفا على اكتافهم |
Sırada durduğunu gördüm, merhaba diyeyim dedim. | Open Subtitles | لقد رأيتك تقفين في الصف فأعتقدت أنني يجب أن ألقي التحية |
Ölü bir kızın altında durduğunu söylememe gerek var mı yoksa bunu sesli söylemem mi gerekirdi? | Open Subtitles | بدون الحاجة الى ذكر أنا كانت واقفة تحت البنت الميتة أو أن ذلك الكثير من الهبة |
Yeminini ederken burada durduğunu hatırlıyorum. | Open Subtitles | أتذكر وقوفك هنا عندما قدمت نذورك |
Evet. Bütün arabaların yolun dışında kenarda durduğunu fark etmediniz mi? | Open Subtitles | ألم تلاحظ كل السيارات واقفه بجانب الطريق |