Dandik bir komuta merkezinde çalışmak hiç de eğlenceli değil, değil mi? | Open Subtitles | إنه ليس ممتعاً جداً أن تعمل في مركز القيادة الرديء، أليس كذلك؟ |
Aileyle tatil hiç eğlenceli değil... iyi olsalar bile. | Open Subtitles | ليس ممتعاً الذهاب في عطلة مع والديك حتى لو كانوا لطيفين |
-Bu benim için de eğlenceli değil. | Open Subtitles | هل تعرفين هذا ليس مرحاً بالنسبة لي أيضاً |
Bilirsin, ben şu ölümüne donma işini daha önce yaptım, ve göründüğü kadar eğlenceli değil. | Open Subtitles | كما تعلم نحن فعلا نتجمد حتى الموت وهو ليس ممتعا كما يبدو |
Bu benim için hiç eğlenceli değil. | Open Subtitles | هذه ليست متعة بالنسبة لي على الإطلاق. |
Bir çok farklı şeyle dolu ve kısaca eğlenceli değil. | TED | مليئة بالكثير من الآشياء المختلفة التي بإختصار ليست ممتعة |
{C:$9C8B7C}Ve İnsan Dünyası'ndaki insanları öldürmek de oradayken pek de eğlenceli değil. | Open Subtitles | كما أن لا متعة في قتل البشر من عالم الشينيغامي |
Fakat sana söylemeliyim ki bu vurulma kısmı, o kadar eğlenceli değil. | Open Subtitles | لكن علي اخبارك... بدأ يصبح أجزاء من طلقات، ليس ممتعاً كما ظننت |
Seksapeli "0" olan bir kızla takılmak hiç eğlenceli değil. | Open Subtitles | ليس ممتعاً البقاء مع هذه المرأة غير المثيرة جنسياً. |
Bu eğlenceli değil mi Sayın Başkan? Şimdi ne getirelim? | Open Subtitles | . هذا ليس ممتعاً أيها الرئيس مالذي علي أن أفعله فيما بعد ؟ |
Bana mı öyle geliyor, Shwanzy, yoksa bu parti geçen seneki kadar eğlenceli değil mi? | Open Subtitles | هل هو أنا سونزي، أم أن هذا ليس ممتعاً كما كان السنة الماضية |
Küçük olmak eğlenceli değil, değil mi? | Open Subtitles | ليس ممتعاً لكونكم صغار الحجم أليس كذلك ؟ |
Bak, bu benim için de eğlenceli değil. | Open Subtitles | أسمعي،هذا ليس مرحاً لي أنا ايضاً،و أنت تعرفين ذلك |
Bugünlük bu kadar. Tek başına eğlenceli değil ki. | Open Subtitles | لكنّه ليس مرحاً لوحدي |
Havayla kavga etmek eğlenceli değil, değil mi? | Open Subtitles | ليس ممتعا مقاومة الدخان ، أليس كذلك ؟ |
"Beni kimse aramıyor, artık bu hiç eğlenceli değil." | Open Subtitles | لا أحد يبحثُ عني" "هذه ليست متعة بعد الآن |
Yaşamak için daha kolay yollar olmalı, ama onlar o kadar eğlenceli değil. | Open Subtitles | هناك طرقٌ أسهل لكسب لقمة العيش لكنها ليست ممتعة كهذه |
Kasaplık eğlenceli değil ama birinin yapması gerek. | Open Subtitles | لا متعة في عمل الجزار ولكنني فعلتها بسعادة |
Evet, ama bütün bunları yalnız başına denemek o kadar eğlenceli değil. | Open Subtitles | أجل , لكنّ ذلك غير ممتع للغاية بأن تختبري الأشياء وحدكِ |
Burası eskiden olduğu kadar eğlenceli değil. | Open Subtitles | . هذا المكان ليس مرح مثل ما هو كان |
Bir dakika. Bu hiç eğlenceli değil. Olabileceğini düşünmüştüm ama değil. | Open Subtitles | هذا ليس ممتع اعتقدت بأنه ممتع لكنه لم يكن كذلك |
Ayıkken, barın tepesinde danseden birine bakmak o kadar da eğlenceli değil. | Open Subtitles | عندما تترك الأدمان وتحدق في شخص يتمايل فوق مائدة الملهى تدرك أن الأمر غير مضحك |
Tırın içindeyken o kadar da eğlenceli değil. | Open Subtitles | إذا كنت داخل الشاحنة، فالأمر ليس مسلياً. |
4. seferde o kadar da eğlenceli değil. | Open Subtitles | ليس مضحكا لرابع مرة على التوالي |
200 pile ile uğraşmak eğlenceli değil mi, Ray. Köle gibi. | Open Subtitles | " أثنان و عشرون طيه " ليست ممتعه ( راى ) أنها ممله |
Küçük görülmek hiç eğlenceli değil. | Open Subtitles | إنه ليس أمراً ممتعاً أن تكوني كبقية الرجال |
Artık onunla oynamayacağım. Hiç eğlenceli değil. | Open Subtitles | لم أعد ألعب معها إنها ليست مرحة |