| Bu kavram kimimiz için büyümeyi ifade ederken, kimimiz içinse ihtiyarlamak. | TED | فهي تعني للبعض التقدم بالعمر، بينما للبعض الآخر تعني كبر السن. |
| Ortağı doktoru meşgul ederken genç bir Rus, Blessington'ın odasına girdi. | Open Subtitles | روسى شاب اقتحم غرفة بليسينجتون بينما حليفه ابقى الطبيب مشغولا لايتدخل. |
| Hazır çılgınlık ederken, tuvalet kâğıdı ve lavabo pompası almalıyız. | Open Subtitles | بينما نحن نصبح مجانين فيجب أن يكون معنا ورق وغطاس |
| Römorkun hep devam eden yapısından dolayı materyalleri durdurup başlatmak için aslında mantıksal hiçbir yerin olmayışı, dizayn ederken en büyük sorunlardan biriydi. | TED | أن أصعب ما في هذه المقطورات أنه حين تصمم لا يوجد في الواقع مكان منطقي لبدء أو إنهاء الخامات بسبب الشكل المتصل للمقطورة |
| Bir takım hasta üzerinde cihazı test ederken farkettim ki bütün gece çorapla uyumak istemeyenler için bir çözüm bulmam gerekiyordu. | TED | اختبار الجهاز على عدد من المرضى جعلني أدرك أني بحاجة لأخترع حل للناس الذين لا يريدون ارتداء جوارب أثناء النوم ليلًا. |
| Rus operatörle arkadaşlık ederken... o kadın öğretmen telgraf çekmeye geldi. | Open Subtitles | بينما كنت أحاول مصاحبة العامل الروسي جاءت تلك المعلمة لإرسال برقية |
| Hayır, bilgisayar kanımı analiz ederken, yapacak daha iyi bir şeyim yok. | Open Subtitles | لا , لا يوجد شيء أفضل لفعله بينما يقوم الحاسوب بتحليل دمائى |
| Zhang geride kalıp size eşlik ederken, izin verin ben bu yoldan gideyim. | Open Subtitles | هل لي أن أقترج أن أسلك هذا الطريق بينما يرافقك زيلونغ في الخلف |
| Nefesinizi tutarak ateş ederken sorun çıkarsa ne olur biliyormusunuz? | Open Subtitles | تَعْرفُ ما مشكلةَ التي سَتَظْهرُ إذا أطلقت بينما تحْبسُ أنفاسكَ؟ |
| Babam toplanmasına yardım ederken annemin bir gün sakince çekip gidişini hayal edebiliyorum. | Open Subtitles | بإمكاني التخيل أن والدتي تغادر البيت بهدوء بينما والدي يساعدها في حزم حقيبتها |
| Polisler araştırmalarına devam ederken, dersler de programa uygun olarak devam edecektir. | Open Subtitles | بينما تعمل الشرطة علي تحديد ما حدث الدروس ستسمر كما هو محدد |
| Hazır test ederken, birkaç idrar testi yapmamı da ister misin? | Open Subtitles | أتريدينى ان اقوم بفحص بول عشوائى بينما اعمل على هذا ؟ |
| Soyunma odasına gireceğim ve gitarını akord ederken onu izleyeceğim. | Open Subtitles | سأدخل إلى حُجرة اللبس تلك، وسأحدّق به بينما يضبط غيتاره. |
| Dün gece, George düğünün iptal ederken, ben Wade ile seks yapıyordum. | Open Subtitles | الليلة الماضية بينما كان جورج يلغي زفافه كنت امارس الجنس مع ويد |
| Delik boyunca seyahat ederken bunun içinde bulunmak bir insan için çok tehlikeli. | Open Subtitles | هذا خطير للغاية أي شخص يكون داخل هذه بينما يسافر عبر ثقب دودي |
| Çıkma teklif ederken bunları giymiş deli bir sapık olduğunu. | Open Subtitles | اكتب أنك المنحرف المريض الذي ارتداهم بينما كنت تعترف لها. |
| Rachel, Finn hayat devam ederken senin yas tutarak bir kenarda oturmanı istemezdi. | Open Subtitles | ريتشل, فين لا يريد منك الجلوس على الرصيف بينما حياتك تمر من امامك |
| Güney'de Polonyalıların düğünlerini takip ederken ve bir hiçken seni çekip çıkardım. | Open Subtitles | أعطيتك الفرصة حين لم تكن شيئاً تغطي حفلات زواج بولونية في الجنوب |
| Niye, KGB sana ateş ederken arabanı paralel park edebilmek için mi? | Open Subtitles | لماذا ، حتى تتمكن من الوقوف موازي حين يطلق النار عليك ؟ |
| Charlie iyi adamdır. Sipariş teslim ederken istediği yere park etmesine izin veririz. | Open Subtitles | شارلي رجل طيب، نحن نعطيه راحة في مواقف السيارة المضاعف أثناء توصيل الطلبات |
| Yeşil Yol'da seyahat ederken bazı nâhoş kişilere rast geldim. | Open Subtitles | اِلتقيتُ مُصادفة ببعض الأشخاص البغيضِين أثناء سفري عبر الطريق الأخضر |