| Ellerinizi üzerimden çekerseniz Efendim bu küf bağlamış dolandırıcının yapması gereken işler var. | Open Subtitles | والان هلا رفعت يدك عني سيدي. هذا المتوسل العفن لديه عمل عليه حضوره. |
| Efendim, bu sinyal cihazı, kapsülden ayrılmanız durumunda yerinizin tesbitini sağlayacak. | Open Subtitles | سيدي هذا جهاز لتعقب مكانك اذا تم فصلك عن الانبوبه |
| Kendi başınıza kaldınız, efendim. Bu işin sonunda gözyaşları var. | Open Subtitles | أنت لوحدك ، سيدي هذا لن ينتهي ألا بالدموع |
| Efendim, bu bir Goa'uld tuzağı olmalı. | Open Subtitles | سيدي هذا كلة يجب أن يكون من إعداد الجواؤلد |
| Efendim, bu robot bizim anlayış sınırlarımızın çok ötesinde. | Open Subtitles | سيدي, هذا الإنسان الآلي أبعد بكثير من فهمنا |
| Efendim, bu şey NSA'nın 1 0 nesil ilerisinde. | Open Subtitles | سيدي هذا الشيء يصنع بعد عشر أجيال من وكالة الأمن القومي |
| Üzgünüm efendim, bu yol kapatıldı. Geri dönmek zorundasınız. | Open Subtitles | أسف سيدي هذا الطريق مغلق يجب عليك أن تعود أدراجك |
| Efendim, bu benim ilk Kuzey Kore işim değil. | Open Subtitles | يا سيدي هذا ليس هاربي الكوري الشمالي الأول |
| Üzgünüm efendim, bu çek Şubat 2012' ye kadar geçerliymiş . | Open Subtitles | لا يا سيدي هذا الكارت صالح فقط حتى فبراير 2012 |
| Öyle, efendim. Bu tamamen farklı bir hackleme öyle ki, biri hâlâ devam ediyor. | Open Subtitles | لا سيدي هذا اختراق مختلف تماما,اختراق ما زال يتلقى البث |
| Evet, efendim. Bu köpek sert birşey osuruyor. | Open Subtitles | نعم يا سيدي هذا الكلب يطلق روائح غير محببة |
| Buyrun Efendim bu size kendinizi daha iyi hissettirir. | Open Subtitles | ورفض؟ هنا تذهب، يا سيدي. هذا وينبغي أن يجعل تشعر بأنك أفضل قليلاً. |
| Açikçasi efendim, bu sizden asagilar için, o yüzden merakimi çekti. | Open Subtitles | بصراحه سيدي , هذا لا يبدو صحيحا مما أثار شكوكي |
| Hallederiz efendim. Bu onları oyalar. | Open Subtitles | يمكننا تولي هذا سيدي هذا سيبقيهم منشغلين |
| Bunu yapmanıza gerek yok efendim. Bu siz değilsiniz. | Open Subtitles | ليس عليك القيام بهذا سيدي هذا ليس نابعًا منك |
| Başüstüne, efendim. Bu çok yakın olacak. | Open Subtitles | عُلِم يا سيدي, هذا سوف يكون قريباً |
| Fakat efendim, bu bizi doğrudan... | Open Subtitles | لكن سيدي, هذا يأخذنا جهة اليمين |
| - Kaçıramazdım, efendim. Bu en iyisi. | Open Subtitles | -لم أستطع تفويت ذلك,سيدي,هذا الجزء المفضّل لي |
| Efendim bu güneş sistemi tamamamen terkedilmiş ve yaşama uygun değil. | Open Subtitles | سيدي هذا النظام الشمسي خالي تماما وقاحل |
| Fakat efendim, bu sizin dördüncü bifteğiniz olacak. | Open Subtitles | ولكن يا سيدي هذا سيكون طلبك الرابع |