"elbiseler" - Translation from Turkish to Arabic

    • الملابس
        
    • ملابس
        
    • الفساتين
        
    • فساتين
        
    • الثياب
        
    • ثياب
        
    • والملابس
        
    • فستان
        
    • البدلات
        
    • أثواب
        
    • ثوب
        
    • بدلات
        
    • الأثواب
        
    • الملابسَ
        
    • ثوباً
        
    Tüm güzel elbiseler silip süpürülmeden, alisveris için Port Angeles'a gitmeliyiz. Open Subtitles أعتقد علينا التسوّق في بورت إينجيل قبل أن تنفذ الملابس الجيدة
    Artık güzel elbiseler alabilirim. Open Subtitles والآن يمكنني شراء بعض الملابس الفاخرة لي
    O zamana kadar kuru elbiseler bulmanı ve keyfine bakmanı senden isteyebilirim. Open Subtitles حتى ذلك الحين، يارجل أنصح بأن تذهب وتجد ملابس جافة وتستمتع بالرحلة.
    Kendine yeni elbiseler alman lazım. Bu berbat bir elbise. Open Subtitles لابد أن تشترى ملابس جديدة فالسترة مُزرية
    Sonunda bir kızım olunca ona küçük, sevimli elbiseler giydirebilirim diyordum ama hayır o, o eşofmanla evsizleri gibi dolaşıp durdu. Open Subtitles و يمكنني إلباسها الفساتين القصيرة الظريفة لكن لا جدوى ، فقد كانت تتجول فحسب بهذا البنطال التي تبدو به كشخص متشرد
    Asi, kıvırcık saçları vardı, sürekli parlak sarı çiçekli elbiseler giyerdi. TED كان لديها ذلك الشعر الجاف، المجعد، ودائمًا ما كانت ترتدي فساتين ذات ورود صفراء.
    Sevimli arkadaşlarınla tanışırken giymek için, şık elbiseler aldım. Open Subtitles إشتريت بعض الملابس الأنيقة لألتقي أصدقائك اللطفاء
    Sevimli arkadaşlarınla tanışırken giymek için, şık elbiseler aldım. Open Subtitles إشتريت بعض الملابس الأنيقة لألتقي أصدقائك اللطفاء
    elbiseler olmadığında, ne hastalık olur, ne de savaş. Open Subtitles الملابس هي العدو . بدونها لن يكون هناك أوبئة أو حروب
    Gardiyanların öldüğünü görünce hepsi kaçtı ve şimdi bu ikisi elbiseler için geri döndüler. Open Subtitles جميعهم قد هربوا عندما مات الحراس وهذان الأثنان قد عادوا من اجل الملابس
    Bu pahalı elbiseler erkekler için değil; heykeller için yapılmış. Open Subtitles هذه الملابس المتصلبة للتماثيل وليس للبشر.
    Ona organtin elbiseler ve önlükler giydireceğim. Open Subtitles أنا يمكن أن آتى لها ببعض الملابس الرائعة وبعض المريلات
    elbiseler, seyahatler, pahalı eğlenceler... Daha nasıl koksun? Open Subtitles ملابس, سفريات, متع غالية ما العيب فى هذا ؟
    Yeni elbiseler almalı, bilet satmalıyım. Open Subtitles يجب عليّ أن أشتري ملابس جديدة من بيع التذاكر
    Ama penceredeki adam içeri girip yeni elbiseler alabileceğimi söyledi. Open Subtitles لا، وكنت هناك رجل في الإطار الذي قال لي أن آتي وشراء ملابس جديدة.
    Şimdi bu kağıt parçasıyla yepyeni elbiseler alabileceğimi mi söylüyorsun? Open Subtitles يعني أن مع هذا الشريط ورقة لا أستطيع شراء ملابس جديدة من الرأس إلى أخمص القدمين؟
    Çarşıya yürürken gördüğümüz, çok istediğin o elbiseler vardı ya. Open Subtitles أتذكرين، تلك الفساتين التي كنتِ تنظرين لها ونحنُ نتجولُ بالمدينة؟
    Kısalan sadece elbiseler mi? Saçlarını da kestiriyorlar. Open Subtitles ليست الفساتين فقط بل أنهن يقصن شعرهن أيضاً
    Daha iyi besler, giymekten mutlu olacağı güzel elbiseler alırdım. Open Subtitles سأطعمها بشكل أفضل وأحضر لها فساتين جديدة تسعدها
    Sahne üstünde soyunarak yeni elbiseler alınmıyor. Open Subtitles لم ارتكب خطأ , التعرى على خشبه المسرح لم يحفظ تل الثياب
    Elbiselerini çıkarıp yakın, sonra yeni elbiseler ısmarlayın. Open Subtitles انزعي ثيابها كلها و أحرقيها و اجلبي لها ثياب جديدة
    "...ve her gün oyuncaklar, şekerler, çikolatalar ve yeni elbiseler getirirdi." Open Subtitles ، وكلّ يوم كان يجلب اللعب ، والحلوي والشوكولاتة ، والملابس الجديدة
    - Bendel'da ayırttığım elbiseler var. - Şurada bir ATM var Jenny. Open Subtitles لقد حجزت فستان هناك الصراف ياجيني كنت تريدينه
    Bu elbiseler bizi küçük, kötü belalardan korumalı. Open Subtitles هذه البدلات يجدر بها حمايتنا من إولائك القذرون الصغار التافهون
    Güzel. Tıpkı dolabındaki diğer altı siyah elbiseler gibi. Open Subtitles انه رائع بجانب إلى 6 أثواب السوداء لديكِ
    Parlak elbiseler giymesi için ve sihirli değnek taşıması için harika bir mazeret oldu. TED و هذا أعطاها عذرًا من أجل ارتداء ثوب لامع وحمل عصا سحرية.
    Gömlekler, takım elbiseler, kravatlar, kemerler ne isterseniz var. Open Subtitles لدينا قمصان, لدينا بدلات و ربطات عنق و أحزمة
    Sana söylüyorum, bütün iyi elbiseler çoktan alınmış. Open Subtitles صدقيني، لقد أخذوا كل الأثواب الجميلة
    Lütfen üzerinde hayvanlar olan elbiseler giydirme bana. Open Subtitles رجاءً لا تَجْعلْني أَلْبسُ الملابسَ بالحيواناتِ عليهم.
    "Burunda yaşayan bir adam vardı." "Kendine krepten elbiseler yapan." Open Subtitles كان هناك رجلاً عجوزاً، صنع لنفسه ثوباً من القماش الرقيق.

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more