"elbiseni" - Translation from Turkish to Arabic

    • فستانك
        
    • الفستان
        
    • فستانكِ
        
    • ملابسك
        
    • لباسك
        
    • الثوب
        
    • ثوبك
        
    • فستان
        
    • بدلتك
        
    • ثوبكِ
        
    • اللباس
        
    • ردائك
        
    • لباسَكَ
        
    • ثيابك
        
    • الرداء
        
    Perşembe günü, şehre birlikte gider, Elbiseni alırız, sen günah çıkarmaya gidersin, ve Peder Weber'e kendi korosunu isteyip istemediğini sorarız. Open Subtitles يوم الثلاثاء سنذهب للمدينة سوية تشتري فستانك تذهبي للاعتراف وسنسأل البابا ويبر فيما لو لم يحبذ أن يكون في كنيسته فرقة
    Elbiseni çıkar ve küvette suya bastır. Open Subtitles خذي فستانك و ضعيه لينقع في حوض الاستحمام.
    Bölüyorsam özür dilerim ama... bu gecelik bu Elbiseni ödünç alsam olur mu? Open Subtitles اسفة على المقاطعة ولكن هل تمانعين ما اذا استعرت هذا الفستان الليلة ؟
    Ha bir de, Elbiseni tekrar elden geçirmek isteyebilirsin. Monitörün gösteriyor. Open Subtitles وقد تحتاجين إلى تعديل فستانكِ لأن المتعقب ظاهر
    Ah, gülünç olma. Sen Elbiseni yırtan birini öldürür müydün? Open Subtitles .لا تكن مضحكاً أتقتل أحداً لمجرد أنه مزق ملابسك ؟
    Güzel, şimdi de kilodunu çıkar, şöyle bir dön ve Elbiseni çek. Open Subtitles حسنا نزلي لباسك تحت إستديريَ ارْفعيُ لباسَكَ
    Ona Elbiseni değiştir diyorum, o içine giyeceğini söylüyor! Open Subtitles أنا أقول لها أن تحصل على ثوب مختلف ، وهي تقول أنها ستعدل ذلك الثوب
    Prömiyer için Elbiseni aldın mı? Open Subtitles هل انتقيتي ثوبك للعرض الأول؟ ـ غداً سأجلبه
    Bu akşam benim için o lame Elbiseni giyer misin? Open Subtitles اصنعي لي معروفا. ارتدي فستانك الفضي الليلة ، حسنا؟
    Dur bir saniye. Buraya kendi Elbiseni yapmaya mı geldin? Open Subtitles انتظرى لحظة ، لقد أتيت لتصنعى فستانك بنفسك ؟
    Bu bana senin Elbiseni gölgede bırakacak bir kıyafet bulmama yetecek bir zaman bırakmıyor ve biliyorsun, mutlaka beyaz giyeceğim. Open Subtitles حسن ، هذا لايعطيني وقتاً كافياً حتى أجد فستان يفوق فستانك بريقاً وتعلمين بالطبع أنني سأرتدي فستاناً أبيضاً
    O uzun Elbiseni giyer, saçlarını toplardın. Open Subtitles كنتِ ترتدين لك الفستان الطويل وتسرحين شعرك
    Giymeye cesaret edemediğin kırmızı Elbiseni ve saç kurutma makineni koydum. Open Subtitles أعذريني حزمت أيضا ذلك الفستان الأحمرِ الصَغيرِ الذي لم تأتيك الجرأة لإرتدائه وضعت مجفف الشعر
    Bu arada aklına gelecek en son şey olacağını bildiğim için Elbiseni terziden gidip ben aldım. Open Subtitles إسمعي، أعلم أنّه آخر شيء تفكّرين به، لذا فكّرتُ أن أساعدكِ في إلتقاط فستانكِ
    Elbiseni değiştir, yaşlı kız. Ne bekliyorsun? Open Subtitles اخلعي ملابسك أيتها الفتاه ماذا تنتظرين ؟
    Yanımda bir daha şarkı söylerek konuşursan o aptal Elbiseni parçalayıp sana yediririm. Open Subtitles لو انك قمت بالغناء في وجهي مرة اخرى سوف امزق لباسك التعيس واحشره في فمك
    Bu gece beyaz Elbiseni giyebilir misin diye soruyordu. Open Subtitles و سأل اذا يمكن ارتداء الثوب الأبيض الليلة.
    Sana söylemem gereken bir şey daha var o güzel Elbiseni çıkartman gerekecek. Open Subtitles وأحب أيضاً أن أخبركِ بأنه عليكِ أن.. تنزعي ثوبك الجميل.
    Düğün için yardım edebilirsin ve buradan kendi Elbiseni alabilirsin! Open Subtitles ستقومي بمساعدتي بزفافي ويمكنك أيضاً شراء فستان زفافك من هناك
    Ben dürüstüm. Sen şu 300$ lık Elbiseni giymeye başla. Open Subtitles أنا شريف يمكنك البدء في ارتداء بدلتك ب 300 دولار
    Düğmelerini ilikle, Elbiseni kapatalım. Open Subtitles عزيزتى, اغلقى أزرار سترتكِ وسأغلق لكِ ثوبكِ
    - Mon, belki şu çocuklardan biri senin Elbiseni giymek ister. Open Subtitles الاثنين، ربما واحد من هؤلاء الرجال يريد ارتداء اللباس الخاص بك.
    Senin Elbiseni ancak kızartılmış ve şekerli olsa isterdi. Open Subtitles Whoo-hoo. هي ستريد ردائك إذا كان مقليا بالزيت ومغطي بالملحقات
    Sanki seni çıplak görmedim. Çıkar Elbiseni. Open Subtitles وكأنّني لم أراكِ عاريةً من قبل إخلعي ثيابك
    Lütfen Elbiseni giy de yemek yiyelim. Open Subtitles ارتدي الرداء رجاءاً و يمكننا تناول العشاء

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more