"en şanslı" - Translation from Turkish to Arabic

    • أسعد
        
    • الأكثر حظاً في
        
    • الأسعد حظاً فى
        
    • الأكثر حظا
        
    • الاكثر حظا في
        
    • الاكثر حظاً في
        
    • الأسعد حظا
        
    • الأسعد حظاً من
        
    • الأسعد في
        
    • الأوفر حظاً
        
    • الأكثر حظًا في
        
    • الأكثر حظّا في
        
    • الأكثر حظّاً
        
    • الأسعد حظاً على
        
    • المحظوظين في
        
    "...ülkenin en şanslı, en mutlu çifti olduğumuzu söylerler." Open Subtitles ويحسدوننا وسيقولوا أننا أسعد زوجين فى البلاد
    "...ülkenin en şanslı, en mutlu çifti olduğumuzu söylerler." Open Subtitles ويحسدوننا وسيقولوا أننا أسعد زوجين فى البلاد
    - Buna hâla inanamıyorum. Dünyanın en şanslı erkeğiyim. Open Subtitles ‫لا يمكنني أن أصدق الأمر حتى الآن ‫أنا الرجل الأكثر حظاً في العالم
    Ve evlendiğimde, dünyanın en şanslı erkeği olduğum söylenmişti bana. Open Subtitles وعندما تزوجتها قالوا لى أننى الأسعد حظاً فى العالم كله
    Dünyanın en şanslı on adamı bunlar herhalde. Open Subtitles لا بد أنهم الـ 10 أوغاد الأكثر حظا في العالم
    Hatta gitmiş olsam bile, senin gibi bir kızım olduğu için dünyanın en şanslı adamı olduğumu biliyorum. Open Subtitles على الرغم من انني رحلت اعلم بأني الرجل الاكثر حظا في العالم ليكون لدي ابنه مثلك
    Kendini krallığın en şanslı kadını olarak görmelisin. Open Subtitles يتعين ان تعتبري نفسك المرأة الاكثر حظاً في المملكة
    Evrenin en şanslı insanı olmak nasıl bir duygu Henry? Open Subtitles هكذا يعمل هو ملمس الّذي سيكون الرجل الأسعد حظا في الكون، هنري؟
    Dünyadaki en şanslı beş kişinin biz olmuş olacağımızı sanmıyorum. Open Subtitles بالإضافة إلى أننا الخمسة الأسعد حظاً من الناس في الكوكب
    İnsanları birbirine muhtaç eder. Dünyanın en şanslı insanlarıdır. Open Subtitles ويجعل الأشخاص المحتاجين إلى غيرهم الأسعد في العالم.
    "İşte dünyanın en şanslı erkeği" diyecekler. Open Subtitles سوف يبدو الأمر كالأتى ها هو أسعد الرجال حظا فى العالم
    ama şu an o günün, hayatımın en şanslı günü olduğunu fark ediyorum, çünkü seninle tanıştığım zaman bir ilişkim yoktu. Open Subtitles لكنني أدرك الآن انني في أسعد أيامي لأنني كنت غير مرتبط عندما قابلتك
    Ben dünyadaki en şanslı adam değilim de neyim? Open Subtitles دعوني أخبركم ياقوم، هل أنا أسعد شخص على قيد الحياة أم ماذا؟
    Kendimi gezegendeki en şanslı kadın gibi hissediyorum Open Subtitles أشعر أنني المرأه الأكثر حظاً في هذا الكوكب
    Kendimi Batı Pennsylvania'daki en şanslı adam olarak hissediyorum. Open Subtitles أنا أشعر أني الرجل الأكثر حظاً في بانسيلفينيا الغربية.
    Bence oğlunuzla birlikte olduğum için dünyanın en şanslı adamıyım. Open Subtitles حسناً، أظن أني الرجل الأكثر حظاً في العالم لكوني على علاقة مع إبنك.
    Ve evlendiğimde, dünyanın en şanslı erkeği olduğum söylenmişti bana. Open Subtitles وعندما تزوجتها قالوا لى أننى الأسعد حظاً فى العالم كله
    - Lanet olsun Loni, çok şanslısın. - Batı'nın en şanslı adamı. Open Subtitles تبا, لوني, أنت محظوظ الأكثر حظا في الغرب
    Şu masaya bakıyorum da; herhalde Pennsylvania'daki en şanslı adam benimdir. Open Subtitles أنا أنظر حول هذه الطاولة و I أعتقد يجب أن أكون الرجل الاكثر حظا في رابطة بنسلفانيا.
    Betsy, ben dünyadaki en şanslı adamım. Open Subtitles يـ(بيتسي),أنا الرجل الاكثر حظاً في العالم
    Ahbap, bugün hayatının en şanslı günü. Open Subtitles يا صديقي، هذا اليوم هو الأسعد حظا في حياتك
    Jackson, Hannah Montana'yla çıktığın gün hayatının en şanslı günü olurdu. Open Subtitles (جاكسون) ، هو سيكون اليوم الأسعد حظاً من حياتك إذا حصلت على موعد مع (هانا مونتانا)
    Tanrım, dünyadaki en şanslı vampir kadın benim. Open Subtitles يا إلهي, أنا مصاصة الدماء الأسعد في كل هذا العالم
    Okuldaki en şanslı kız benmişim. Open Subtitles حسناً ، أنا الفتاة الأوفر حظاً في المدرسة
    Noel Balosuna birlikte gitmek, ilişkimizi toplum onayına açık hâle getiriyordu ve kendimi dünyadaki en şanslı kızmışım gibi hissediyordum. TED ذهابنا سويًة لرقصة عيد الميلاد كان تأكيدًا علنيًا على علاقتنا. وشعرت بأنّني الفتاة الأكثر حظًا في العالم.
    Yapabilirdin, tabii ben o konuda dünyadaki en şanslı erkek olmasaydım. Open Subtitles يمكنك ذلك، إذا لم يصدف أن أكون الرجل الأكثر حظّا في العالم.
    Siz, Leydim, dünyadaki en şanslı kadınsınız. Open Subtitles ...أنتِ، يا سيّدتي الأكثر حظّاً من النساء
    Zor iş, yani bence dünyadaki en şanslı katil bu olmalı değil mi? Open Subtitles أعني، أنت تُدرك، مع ذلك، بأن هذا يجب أن يكون القاتل الأسعد حظاً على الكوكب، صحيح؟
    New York'un en şanslı insanları Manhattan'da eyaletin 64 milyonluk ikramiyesini almak için. Open Subtitles بعض المحظوظين في نيويورك هنا الآن في مانهاتن ليأخذوا نصيبهم من ال 64 مليون دولار في لوتري نيويورك

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more