| Fakat bizde muhasebecilerde olmayan bir şey var: ailelere erişim. | TED | ولكن لدينا ما ليس لدى المحاسبين إمكانية الوصول إلى الأُسر. |
| Nakil ettikleri silaha ne erişim ne de kullanım yetkileri bulunuyormuş. | Open Subtitles | مع أيا من الوصول ولا القدرة للحصول على أسلحة كانا ينقلان. |
| Naquadria projesinde çalışan bir bilimadamına kendimi naklederek Kelowna araştırmalarına erişim sağladım. | Open Subtitles | تمكّنت من الدخول إلى بحث الكيلوانيين بزراعة نفسي بين علماء مشروع النكوادريا. |
| Hadi senin, bizim kurtardığımız dosyalara gerekli erişim kodunu vermenle başlayalım. | Open Subtitles | لم لا نبدأ بأن تعطينى رمز الدخول إلى البيانات التى وجدناها |
| Kasanın erişim kartları için sadece 1 canlı insana ihtiyacım var. | Open Subtitles | أنا احتاج لشخص واحد حي فقط لأحصل على كرت دخول الخزنة |
| - Dosyasından çektiğin fotoğraflara erişim imkanın var mı hâlâ? | Open Subtitles | هل لايزال لديك وصول للصور التي اخذتها من ملفه؟ اجل |
| Bilirsiniz, kapıların bir kez açılması erişim sinyalini almak için yeterlidir. | Open Subtitles | أتعرفون، البوّابة ستحتاج فقط لتُفتح مرّة واحد للحصول على إشارة الولوج. |
| Gönderen kişi yatırım şirketine erişim imkanın olduğunu bilen biri. | Open Subtitles | اياً يكن هو عرف أنه بأمكانك الوصول لتلك الشركة الأستثمارية |
| Nihayet Makine'ye açık erişim imkanımız var ama şimdi sen onu kapatmayı planlıyorsun. | Open Subtitles | .. نحن أخيراً فتحنا الوصول لـ الألـة ، و الأن أنت تخططُ لقفلها |
| Camille, bina hakkındaki her şeyi incele, kat planları, şemalar, erişim kodları. | Open Subtitles | كميل، أسحبى كل شيء يمكنك أن تعرفيه عن المبنى، تخطيط الطوابق،رموز الوصول. |
| Ama senin basın kartın hâlâ Beyaz Saray'a erişim sağlayabiliyor. | Open Subtitles | لكن أوراق إعتمادك الصحفية لا تزال تمنحَك الوصول للبيت الأبيض. |
| Belki de etmez. Ama sana yardım edersek hesap kayıtlarına erişim isteyeceğiz. | Open Subtitles | ربما لا إذا سوف نسأعدك سوف نحتاج الى الدخول الى سجل التحويلات |
| Kaçınız üçüncü bir kişinin telefonunuzdaki konum verisine erişim sağlaması için izin verdi? | TED | كم واحد منكم نقر على الزر مره في حياته هذا يسمح لطرف ثالث الدخول في المعلومات المكانية في هواتفكم ؟ |
| Ve bildiğiniz üzere bence bu bir perspektif değişikliğidir. İlginç çalışamalar üretmemizi ve bize erişim sağlayan teknoloji değildir. | TED | و ، أنتم تعلمون، أنا أظن أن هذا تحول في المفاهيم، ليس تقنياتنا هي التي توفر الدخول ، إنها تسمح لنا بالقيام بعمل مبدع |
| Diğer erişim noktalarını kontrol ediyorum. Bu kesinlikle hapishane dışından biri. | Open Subtitles | ما زلت أتحقق من نقطة الدخول الأخرى إنه بالتأكيد شخص خارج السجن |
| Birimizin bu cihazı güvenlik görevlisinin erişim kartına yaklaştırması gerekiyor. | Open Subtitles | على أحدنا أنْ يقرّب هذا الجهاز إلى بطاقة دخول الحارس |
| Bu depoya erişim imkanı olan insanların listesini alabilir miyiz? | Open Subtitles | أيمكننا الحصول على قائمة بأسماء المصرَّح لهم دخول هذا المخزن؟ |
| Güvenlik sistemleri, genişletilmiş kapasite erişim sistemi kullanıyor gibi gözüküyor. | Open Subtitles | يبدو أن نظام الحماية الخاص بهم يستخدم نظام وصول ممتد |
| Hastalık evrenselken tedaviye erişim değil. | TED | المرض أمر كوني، لكن الولوج للرعاية الصحية ليس كذلك. |
| Size tüm radar ekranlarımıza tam erişim izni vermeye yetkim var. | Open Subtitles | تم التصريح لي بأن أمنحكم ولوج كامل لشاشات الرادار الخاصة بنا |
| Sampson, Fenikeli Takas Web sitesine erişim bilgilerine ihtiyacımız var. | Open Subtitles | نحتاج لبيانات دخولك يا سامسون للوصول إلى موقع الصرافة الفنيقية |
| Size Dr. Brown'un bilgisayar erişim izni verirsem onun yeni... şifreleme programına giriş izni de vermiş olurum ki bunu yapamam. | Open Subtitles | السماح لك بالدخول إلى أنظمة حاسوب الدّكتور براون يعطيك أيضا دخول إلى برنامج التشفير الجديد |
| Sadece yaptıkları işi değil, hastaneye ve çatıya erişim imkanlarının olması gerektiğini biliyorlarmış. | Open Subtitles | كان لديهم لمعرفة ما كانوا يفعلون، الحصول على ليس فقط المستشفى ولكن السقف. |
| Tamam, doğu kapısının yanında bir güvenlik erişim panosu olmalı. | Open Subtitles | حسنا،يجب ان يكون هناك لوحة امنية للدخول قرب الباب الشرقي |
| Tıpkı bilimadamlarımıza geçide tam erişim hakkı sözü verdiğiniz gibi. | Open Subtitles | كما قمت بوعدك لعلمائنا بالوصول الكامل لبوابة النجوم |
| Tamam, erişim paneli koridorun sonunda solda olmalı. - Şaka yapıyor olmalısın. | Open Subtitles | حسناً، لوحة النفاذ ينبغي أن تكون آخر هذا الممر إلى اليسار |
| Elimden geldiği kadar yardım ederim, fakat elinizdeki bilgilere sınırsız erişim istiyorum | Open Subtitles | ،سأساعد بكل الطرق الممكنة لكني أريد وصولاً غير مقيد إلى كل بياناتك |
| Güvenlikten sorumluyum, belge güvenliği, fiziksel güvenlik, personel güvenliği, erişim yetkileri. | Open Subtitles | أنا مسئؤل عن الأمن، سرية الوثائق، الأمن الماديّ، الأمن الشخضي، مِثّل التصريحات الرسمية للأشخاص للولوج لمعلومات سريّة. |
| Evet elimizde mevcut. Tek giriş mi, çift giriş mi yoksa tam erişim mi istiyorsunuz? | Open Subtitles | إنها متاحة، هل تريد مدخل مفرد ام مزدوج أم المداخل كاملة؟ |