Ah, senin gibi kızları etkilemeye çalışmayı uzun zaman önce bıraktım. | Open Subtitles | أوه، لقد توقفت عن محاولة إبهار الفتيات مثلكِ منذ فترة طويلة. |
Bin yıllar boyunca insan ruhunu etkilemeye hiç gerek duymadım, canım. | Open Subtitles | لم أكن بحاجة إلى التأثير على البشر منذ قرون يا عزيزتي |
Affedersin anne. Arkadaşlarımı etkilemeye çalışıyordum. Güçlü biri gibi davranmaya çalışıyordum. | Open Subtitles | آسف يا أمّي، كنت أحاول إثارة إعجاب أصدقائي وأن أتصرّف كرجل. |
Benim daha çok kemiğim var. Beni etkilemeye çalışıyorsan, başarısız oldun. | Open Subtitles | لدي عظام أكثر من هذا الرجل إن كنت تحاول إثارة إعجابي ، فقد فشلت |
Seni etkilemeye çalışıyor, çıkmak için ne olursa yapacaktır. | Open Subtitles | هو يحاول أن يثير إعجابك فقط تعرف يجب أن يقوم بما يتطلبه الأمر ليخرج |
Kafanda bir şey mi var yoksa yeni giysilerinle beni etkilemeye mi çalışıyorsun? | Open Subtitles | هل يدور شيئًا ما بعقلك أم أنك تود إبهاري فقط بمواضيعك الجديدة ؟ |
Seni etkilemeye çalışırken başına kötü bir iş gelebilir. | Open Subtitles | قبل أن تؤدي محاولته إبهارك إلى مقتله |
Şimdi koşup başka birini etkilemeye çalış, olmaz mı? | Open Subtitles | و الآن اجري و حاول أن تؤثر بشخص آخر . هلا فعلت ذلك ؟ |
Tek yaptığımız durmadan tartışmak ve bu işimi etkilemeye başlıyor. | Open Subtitles | نحن نتجادل بلا توقف لقد بدأ الأمر يؤثر على عملي |
Bir zamanlar güzel filmdi. En son dört yaşında bir çocuğu etkilemeye çalışmıştım. | Open Subtitles | كان شريط جيّد قد امتلكته، هذه آخر مرة أحاول إبهار فتى صغير |
Uzun hikaye. Bazı kızları etkilemeye çalışıyorduk ama sonra işler karıştı. | Open Subtitles | إنها قصة طويلة ، كنا نحاول إبهار بعض الفتيات وخرج الأمر عن سيطرتنا |
Ve bu teknolojiye yaklaştıkça sağlığımızı ve zekamızı derinden etkilemeye başlayacagız. | TED | وسنبدأ حقيقتا في التأثير بعمق على صحتنا وذكائنا ونحن نقترب أكثر وأكثر من هذه التقنية |
Koluna sarılmam, sanki seni etkilemeye çalışıyormuşum gibi görünebilir. | Open Subtitles | ربما يبدو الأمر كأنني أحاول التأثير عليك أو لوي ذراعك |
Burada insanları etkilemeye çalışıyorum, Lisa. Salatayla arkadaş edinemezsin. | Open Subtitles | أنا أحاول إثارة إعجاب الناس ياليسا لاتستطيعين كسب الأصدقاء بالسلطة |
Eminim, sen sadece beni etkilemeye çalışıyordun. | Open Subtitles | بالتأكيد ، فكنت فقط تحاول أن تُثير إعجابي |
Seni etkilemeye çalışıyordum. Ama ben çok ileri gittim. Yani... | Open Subtitles | كنت أحاول إثارة إعجابك لكنني بالغت جداً، فأنا آسف |
Çuvalladığını itiraf eden bir adam günün her saniyesi ne kadar mükemmel olduğunu söyleyerek beni etkilemeye çalışmayan bir adam olmanla. | Open Subtitles | رجل يستطيع الاعتراف بأنه أخطأ و ليس من يحاول إبهاري طوال اليوم بمدى سحره و مثاليته |
İtiraf etmeliyim, bir yanım seni etkilemeye çalışıyor. | Open Subtitles | يجب ان اعترف, جزء مني يحاول إبهارك |
Yani, doktoru etkilemeye çalışmadığın zaman yedi ya da sekiz oluyor. | Open Subtitles | هذا يعني سبعة أو ثمانية عندما لا تحاول أن تؤثر على طبيبك |
Belki de beni etkilemeye çalışıyordu. | Open Subtitles | انت من اخبرك بخصوص ذلك حسنا ربما هو كان فقط يحاول ان يؤثر علي |
Dürüst olmak gerekirse, onu etkilemeye çalışıyordum, bu yüzden birazcık beyaz yalan söyledim. | Open Subtitles | لأكون صادقاً، فقد كنت أحاول إبهارها لذا قلت أكذوبة بيضاء |
Pekâlâ. Öyleyse sizi başka yollardan etkilemeye çalışayım. | Open Subtitles | كل الحق، حسنا، اسمحوا لي أن محاولة إقناع لك بطريقة أخرى. |
Ama pek böyle şeylerden anlayan biri değildi, ve onu etkilemeye çalışıyordu. | Open Subtitles | لم يكن بارعاً مع السيدات وكان يحاول إثارة إعجابها |
- Tek bildiğim Kaynak'ı etkilemeye çalışan her iblisin bize saldırdığı. | Open Subtitles | كل ما أعرفه أن كل مشعوذ يحاول أن يبهر المصدر يهاجمنا |
Ben bunu beş seneden uzun süredir yapıyorum ve beni istisnasız her gün etkilemeye devam eden bir şey varsa, o da bütün bu olayın iletişim için ne kadar önemli olduğudur. | TED | أنا أقوم بذلك لأكثر منذ 5 سنوات، و إذا كان هناك شيء لا يبهرني يوميًا. إنها مدهشة بالفعل أن هذا كله من أجل التواصل. |
Onu etkilemeye mi çalışıyorsun? | Open Subtitles | اتحاول ان تبهر صديقتك؟ |