Sonra da üvey babamla olan bir sorunda bana yardım etmeye çalıştı. | Open Subtitles | آنذاك، حاول أن يُساعدني بتلك المُشكلة التي كنتُ أخوضها مع زوج أمّي. |
Polislere ateş etmeye çalıştı ama silahı tutukluk yaptı. | Open Subtitles | حاول أن يطلق النار على الشرطة لكن مسدسه لم يعمل |
Bilmiyorum, telsizi tamir etmeye çalıştı. Sabahtan beri yok. | Open Subtitles | حاول أن يصلح الراديو و اختفى طيلة الصباح |
Oraya gitti, çakmağı hazırdı, her yeri yakıp kül etmeye çalıştı. | Open Subtitles | دخلت الى هناك وفي يدها ولاعة وحاولت اشعال الحريق في المكان ولاعة ؟ |
Semmelweis çıktı, insanları, esas olarak da başka doktorları... mikrop denen bu mini minnacık, göze görülmez kötü şeylerin... insanların vücuduna girip onları hasta ettiğine ikna etmeye çalıştı. | Open Subtitles | سيميلويز سيميلويز كان يأتى دائما ويحاول اقناع الاطباء الآخرون وأن يقنعهم بوجود تلك الاشياء الصغيرة والمخيفة التى تدعى الجراثيم |
Bak, beni öldürdü ve sonra da def etmeye çalıştı. | Open Subtitles | انصتي، لقد قتلني ومِن ثمَّ حاول أن يطرد روحي مِن المكان. |
Fiziksel bir vücudu olmadığını hayal etmeye çalıştı. | Open Subtitles | لقد حاول أن يتخيّل بأنه ليس لديه جسد مادي |
Geçen sene adamın biri oyunu için beni ikna etmeye çalıştı. | Open Subtitles | رجل حاول أن يضعني في سيناريو فيلمه |
Sonra, bir "aklı" olmadığını hayal etmeye çalıştı. | Open Subtitles | بعدها, حاول أن يتخيّل بأنه ليس لديه عقل |
Asla onun olamayacak şeyleri elde etmeye çalıştı. | Open Subtitles | حاول أن يأخذ شيء لا يمكن أن يكون له |
Çünkü biri seni kurban etmeye çalıştı. | Open Subtitles | لأن أحدهم حاول أن يصنع تضحية بشرية بك |
Evet, Sam bizi dahil etmeye çalıştı. | Open Subtitles | نعم، نعم سام حاول أن يسحبنا إلى هناك |
Bir hafta önce onu yok etmeye çalıştı. | Open Subtitles | منذ أسبوع مضى... حاول أن يدمره |
Onlarla mücadele etmeye çalıştı. | Open Subtitles | حاول أن يحاربهم |
Evet, buraya gelmem için beni ikna etmeye çalıştı. | Open Subtitles | نعم, حاول أن يطاردني إلى هنا |
Sephiroth'un nefreti o kadar büyüktü ki, dünyayı yok etmeye çalıştı. | Open Subtitles | "سيفيروث". الذى كان كرهه كبيراً حاول أن يدمر العالم... |
İbrahim kapıdan ateş etmeye çalıştı. - Hadi ya? | Open Subtitles | -إبراهيم) حاول أن يُطلق النار عبر الباب) |
Ona sordum ve inkar etmeye çalıştı. Oldukça garip hareket ediyordu. | Open Subtitles | سألتها حول ذلك، وحاولت إنكاره فقد كانت تتصرف بغرابةٍ جداً |
O kardeşimi öldürdü. Ve seni sırtıma hançer saplamaya ikna etmeye çalıştı. | Open Subtitles | قتلَت أخي، وحاولت أن تجعلك تتطعنني بخنجر في ظهري |
H.G. Wells'i serbest bıraktı. O da dünyayı yok etmeye çalıştı. | Open Subtitles | لقد حرر "أتش جي ويلز" وحاولت تفجر العالم |
Semmelweis çıktı, insanları, esas olarak da başka doktorları... mikrop denen bu mini minnacık, göze görülmez kötü şeylerin... insanların vücuduna girip onları hasta ettiğine ikna etmeye çalıştı. | Open Subtitles | سيميلويز سيميلويز كان يأتى دائما ويحاول اقناع الاطباء الآخرون وأن يقنعهم بوجود تلك الاشياء الصغيرة والمخيفة التى تدعى الجراثيم |