| Evin içinde ekstra bir oda gibi şeyler duyuyorum, bodrum katı, kahve dükkanı, kütüphane. | TED | سوف أسمع أشياء مثل مثل غرفة إضافية في المنزل , الطابق السفلي , المقهى , المكتبة. |
| Peki Evin içinde başka kim olabilirdi? | TED | حسناً، من يمكن أن يكون في المنزل عدا إبنته؟ |
| Teşekkürler. Sanırım bana annemden geçmiş, kendisi Evin içinde emekleyerek dolaşırdı. | TED | أعتقد أني ورثتها من والدتي التي كانت تزحف في المنزل على أطرافها الأربعة |
| Evin içinde her şeyin yolunda olduğunu ondan duymak istiyorum. | Open Subtitles | أريد أن أسمع منه أن كل شيء بخير داخل المنزل |
| Beni o Evin içinde tutarak hastalığı kontrol altında tutabileceğini sanıyorsun. | Open Subtitles | أنت تتصرّف و كأنه بإمكانك التحكّم بهذا بإبقائي محبوسة داخل المنزل |
| Şu an eve dönüyorlar ve Bayan Johnson Evin içinde. | Open Subtitles | إنهما في طريقهما للمنزل الان و السيدة جونسون بداخل المنزل |
| Eğer Evin içinde bir cadı varsa, binbaşı ben onu bulurum. | Open Subtitles | حسنا ، لو كانت هناك ساحرة في داخل البيت متأكد أني سأجدها |
| Bütün gün boyunca nasıl Evin içinde durabildiğini anlamıyorum. | Open Subtitles | لا أعلم كيف يمكنك قضاء اليوم بالكامل . محبوسة في البيت |
| Bir sorun çıkmasına karşın da ben Evin içinde sana destek olacağım. | Open Subtitles | سأكون فى المنزل لادعمك فى حاله اى شىء ذهب فى اتجاه خاطىء |
| Çok yoğun çalıştın, Evin içinde çok uzun süre kapalı kaldın. | Open Subtitles | لقد بذلت جهداً كبيراً وأنت محبوسة في المنزل لفترة طويلة |
| Kesinlikle Evin içinde. Çıkmasına imkan yok. | Open Subtitles | أنا واثق للغاية بأنّه في المنزل لا يوجد طريقة للخروج |
| Evin içinde, selam ver istersen ama muhtemelen el sallamaz. | Open Subtitles | هي في المنزل يمكنك أن تسلم عليها على الأغلب لن ترد |
| Bütün gün Evin içinde oturup hiçbir şey yapmamak sağlıklı değil. | Open Subtitles | المكوث في المنزل وعدم فعل شئ أمر غير صحي |
| Radyoyu parçaları evin her yanına dağılmış bir şekilde ortalıkta bırakırdı ve annen de o radyonun sesini açıp, Evin içinde deliler gibi dans etmeye bayılırdı. | Open Subtitles | كان يترك الراديو في المنزل قطعاَ صغيرة وكانت تحب تشغيله والرقص حول المنزل |
| "Bu Evin içinde olanlar diğerlerinden sadece doğruyu duyacaklar" | Open Subtitles | أولئك الذين هم في المنزل الآن سيسمعون الحقيقة من أفواه الآخرين |
| Evin içinde miydi, o yüzden mi orada olmamı istemedin? | Open Subtitles | هل كان داخل المنزل ولهذا لم تريديني أن أكون متواجداً؟ |
| Ve kabloyu çekemiyorlardı çünkü Evin içinde bir duya bağlanmıştı. | TED | ولم يتمكنوا من انتزاع الحبل للخارج لأنه كان موصلاً بمقبس الضوء داخل المنزل. |
| Eğer Evin içinde mahsur kalacaksam dışarı çıkıp biraz bira almam gerekiyor. | Open Subtitles | لو كنت سأبقى داخل المنزل فعليّ جلب بعض البيرة |
| Tamam, Evin içinde veya civarında kimseyi görmek istemiyorum buna çocuklar da dahil. | Open Subtitles | لا أريد أن أرى أى شخص بداخل المنزل ، أو خارج المنزل وهذا يتضمن الأطفال |
| Sana neden olduğunu söyleyeyim. Çünkü Evin içinde birinin olduğunu sandım. | Open Subtitles | أنا سأخبرك لماذا، لأنى أعتقدت أن شخص ما داخل البيت. |
| Tekrar bir erkek çocuğun Evin içinde oynadığını görmek güzel olur. | Open Subtitles | سيكون لطيفا لسماع طفل يلعب في البيت مرة ثانية |
| Evet, Evin içinde çıplak dolaşıyor. | Open Subtitles | نعم، إنها تتجوّل فى المنزل وهي عــاريـّة |
| Evin içinde o elindekine müsade edemem, kurbağa mıdır, tosbağa mıdır... her neyse. | Open Subtitles | الآن،تَعْرفُي بأنّك لَمْ يسْمَحْ في البيتِ بذلك الضفدعِ أَو السلحفاةِ... أو ما شابه ذلك |
| Bu Evin içinde olup bitenler Avrupa'nın alacağı yolda çok büyük etkiler yapabilir. | Open Subtitles | ما سيحدث في هذا المنزل قد يكون له أثر على مسار الأحداث في أوروبا |
| Bu Evin içinde küfür etmeyeceksin ve bana bir daha böyle diklenmeyeceksin. | Open Subtitles | لن تقوم باللعن بهذا المنزل مجدداً ولن تتحدث لي بهذه الطريقة أبداً. |
| O zamana kadar, evin içindeki her şey Evin içinde kalır. | Open Subtitles | حتى ذلك الوقت فليبق كل شيء فى البيت كما هو |
| Evin içinde bir erkeğin ayak sesinin duyulmasının bana verdiği mutluluğu hiç bir zaman bilemezsin. | Open Subtitles | إذا كنت تعرف كم كنت سعيدة بسماع خطواتك حول المنزل |
| Evin içinde, çatı katında... ..bir adam vardı. | Open Subtitles | كان هناك رجل في البرجِ داخل البيتِ |
| Bu Evin içinde yaşanan fiziksel olaylar şimdiye kadar karşılaştığım gıcırdayan kapıları falan aşar. | Open Subtitles | هناك علم فيزيائي مقاس فى هذا المنزل الذي يذهب بنا إلى ما وراء ما كنا نعرف من الظواهر كحفيف الأبواب أو برودة المواقع التي خبرتها بنفسي |
| - Senin hakkında. Şu anda Evin içinde! | Open Subtitles | - إنه شيء عنكِ، إنه مكتوب هنا |
| Bir buz kıracağı aldın ve onu Evin içinde kovaladın. | Open Subtitles | وقمت بإلتقاط معول الثلـج، وطاردته في أرجاء المنزل |