Bence her şeye yeniden başlayıp aramızı düzeltmek için bir fırsatımız var. | Open Subtitles | لو حاول أحد قتلي سأغضب أنا .. أعتقد أننا لدينا فرصة هنا |
Pat Cash'le oynama fırsatımız oldu, bir de Wayne Arthurs vardı. | Open Subtitles | حصلنا على فرصة للعب بات النقدية. كان لدينا أيضا وأين ارثرز. |
Kapı açıldığında oraya gidip onu şaşırtmak için tek bir fırsatımız olacak. | Open Subtitles | عندما ينفتح هذا الباب سيكون لدينا فرصة واحدة لندخل هناك و نفاجئهم |
Son defasında biraz laklak edecek fırsatımız olduğunda, hiç hoş karşılanmamıştık. | Open Subtitles | تبدو أنها كانت الفرصة الأخيرة لمناقشة طويلة لقد عاملتنا بعدم ترحيب |
Süslü sinyal kuleleri inşa etme fırsatımız oldu ama halkımız sabit hattın kendileri için yeterli olacağına karar verdi. | Open Subtitles | اتعلمان أنّه كانت لديـنا الفرصة لوضع تلك البـروج المزّوقة هنـا لكن الجميع قـرر أن الخط الأرضي كافٍ بالنسبة لهم |
Gürültülü olacak... dokunma engelini onu rahatsız etmeyecek şekilde aşmak için... fırsatımız var. | Open Subtitles | . سيكون هناك ضجة فهذه فرصتنا لكسر حاجز اللمس لكن ليس بطريقة بغيضة |
New Orleans'da onu almak için fırsatımız oldu ama biri işi batırdı. | Open Subtitles | , نحن كانت لدينا فرصة لأنتزاعها في نيوأورلينز لكن شخص ما أخفق |
Yani araştırma yok, yenilik yok uğruna tıbba girdiğimiz şeyi yapmaya fırsatımız yok. | Open Subtitles | إذا لا أبحاث، أو إبداع، ولا فرصة للقيام بما دخلنا الطب للقيام به. |
Sonra annesi öldü ve bu konuyu konuşma fırsatımız olmadı. | Open Subtitles | ثم ماتت أمّها ولم تواتني فرصة لأحادثها بشأن ما جرى |
Ve işte şimdi bu hareketle gurur duymamız için bir fırsatımız var. | TED | واليوم لدينا فرصة .. لكي نكون فخورين بهذه الحركة .. |
Ve çalışmak için bir fırsatımız olmasından dolayı çok şanslıydık. | TED | وهكذا كنا محظوظين جدا الحصول على فرصة للعمل. |
Eğer biz şimdiki ana sahip olmasaydık, hiçbir şey yapmaya veya denemeye fırsatımız olmazdı | TED | إن لم تكن لنا هذه اللحظة الراهنة، لم نكن لنحصل على أية فرصة لنقوم بأي شيء أو نختبر أي شيء، فهذه اللحظة عبارة عن هدية. |
Bir şey için minnettar olduklarında, insanların bir mum yakması için fırsatımız var. | TED | لدينا فرصة لجعل الناس يشعلون شمعة حين يكونون ممتنين اتجاه أمر ما. |
Şimdiye kadar olan 24 salgında onu incelemek için çok fırsatımız vardı. | TED | وكان لدينا فرصة كافية لدراسته خلال ال24 مرة التي تفشى فيها |
Ama iki gün içinde kaderimizi değiştirmek için fırsatımız olacak. | Open Subtitles | لكن خلال يومين سوف تكون لدينا الفرصة كي نغير مصيرنا |
Onların 100 yıl önce fırsatı olduğu gibi, bizim de şimdi bu yerleri korumak için, bir plan oluşturmak için, insanları dâhil etmek için bir fırsatımız var. | TED | ولدينا الفرصة الآن، مثلما فعلوا قبل مئة سنة، لحماية هذه الأماكن، ووضع خطة لجعل الناس يشاركون. |
Çok geç olmadan hastalığın eski biyolojik belirteçleri için araştırma yapmaya başlayabilecek fırsatımız var. | TED | ولدينا الفرصة للبدء في البحث عن المؤشرات الحيوية المبكرة للمرض قبل أن يتأخر الوقت. |
General, şimdi atılmasını tavsiye ediyorum. Bu son fırsatımız olabilir. | Open Subtitles | حضرة اللواء، أوصي بإطلاقه حالاً قد تكون هذه فرصتنا الأخيرة |
Tek fırsatımız bu. Onları haklayacağım. Sonra da, gelir kurtarırım seni. | Open Subtitles | هذه فرصتنا , سأتغلب عليهم وبعدها سأعود من أجلك |
Tek fırsatımız bu. Onları haklayacağım. Sonra da, gelir kurtarırım seni. | Open Subtitles | هذه فرصتنا , سأتغلب عليهم وبعدها سأعود من أجلك |
Seninle dükkan ve diğer konular hakkında konuşma fırsatımız hiç olmadı gerçekten. | Open Subtitles | أنا وأنتِ لم نحظَ بفرصة الحديث بخصوص المتجر. وكل تلك الأشياء، و.. |
Belki de içimizdekileri birbirimize dökmek için bu son fırsatımız olabilir. | Open Subtitles | حيث انه من الممكن ان تكون هذه الفرصه الاخيره لاخراج ما في انفسنا |
Sadece bir fırsatımız var ve bu fırsatı çok iyi kullanmalıyız. | Open Subtitles | عليّ بأن أعلم لأن لدينا فرصةٌ واحدة .ونحتاجُ أن نغتنمها |
Pek konuşma fırsatımız olmadı ama yolda, geliyor. | Open Subtitles | لم نحظ بوقت كاف لنتحدث، لكنه في طريقه إلى المنزل. |
Galiba sen takıma girdiğinden beri bir merhabalaşma fırsatımız olmadı. | Open Subtitles | أشعر أنه لم يتسنى لنا أن نحيي بعضنا منذ عُدت |
Bu şeyi durdurma fırsatımız. | Open Subtitles | لدينا فرصه لايقاف هذا الشىء قبل ان يزداد اكثر |
Eğer fırsatımız olursa, fikirlerimizi tartışalım, ne dersiniz? | Open Subtitles | سيد ونج يجب ان نتبادل بعض الافكار عندما تتاح لنا فرصة اخرى |