"fısıldamış" - Translation from Turkish to Arabic

    • همس
        
    • يهمس
        
    • في أذنها
        
    Derler ki altıncı gecede, kabilenin şefi ölürken, cennete fısıldamış hiçbir beyaz adam bu bölgeyi kirletemesin bir daha diye. Open Subtitles يقولونأنهفي الليلةالسادسة, بينماكانزعيمالقريةيموت , همس للسماء
    Ona tecavüz ederken kulağına eğilip, işi bittiğinde nasıl boşalacağını fısıldamış. Open Subtitles وفيما اغتصبها همس في أذنها كيف أنه سيعود خلال لحظات حين ينتهي
    Katil, usturasını çıkarıp boğazını kesmiş ve fısıldamış: Open Subtitles القاتل أخرج شفره و ذبح نفسه ثم همس ، هل أنت سعيد الآن أيها المسن؟
    Ve Michelangelo dönüp ona bakmış ve fısıldamış... Open Subtitles و التفت اليه مايكل انجلو ونظر اليه وهو يهمس
    Birisi düşmanın kulağına fısıldamış ve yalnızca benden rütbece yüksek olan kişiler o güvenli evin yerini biliyordu. Open Subtitles هناك شخص ما يهمس بأذن الأعداء و الشخص الوحيد الذي عرف بشأن مكان ذلك الملجأ تمّ ترقيته في مرتبة أعلى مني
    Birisi düşmanın kulağına fısıldamış ve yalnızca benden rütbece yüksek olan kişiler o güvenli evin yerini biliyordu. Open Subtitles ثمّـة شخص ما يهمس بأذن الأعداء و الشخص الوحيد الذي عرف بشأن مكان ذلك الملجأ تمّ ترقيته في مرتبة أعلى مني
    Kulağına "yalnızca insansınız" diye fısıldamış. Open Subtitles الذي همس بـ "أنت مجرد أنسان" في أذنه
    Dün oğlun kulağına bir şeyler fısıldamış. Open Subtitles أخبرينا ما كان يهمس به إبنك بالأمس
    Birisi karısına, kocasının onu aldattığını fısıldamış. Open Subtitles فيما يبدو، شخص ما غرس ميكروبًا في أذنها بأن القس قد خانها

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more