"fahişe" - Translation from Turkish to Arabic

    • عاهرة
        
    • العاهرة
        
    • العاهرات
        
    • مومس
        
    • عاهرات
        
    • عاهره
        
    • ساقطة
        
    • الساقطة
        
    • العاهره
        
    • بالعاهرة
        
    • عاهر
        
    • فاسقة
        
    • بعاهرة
        
    • المومس
        
    • هوى
        
    Senin yaşında bu genelevde bi fahişe olmak yeterli değil mi? Open Subtitles ألا يكفيك أنكِ في هذا العمر تعملين عاهرة في مبغى؟ .سيدتي..
    Seni fahişe gibi kullanan bir adamla dünyayı geziyorsun çünkü. -Benim babam değilsin! Open Subtitles تلفين العالم مع رجال لا يهمهم أمرك و يستغلونك كما لو كنتى عاهرة
    Kendimi ele vermeye geldim. Bagajımda parçalara ayrılmış bir fahişe cesedi var. Open Subtitles أنا هنا لكي أسلم نفسي لدي في سيارتي عاهرة مقطعة الى اشلاء
    Lanet olası, fahişe. Silikon göğüslerinin cerrah parasını ben ödüyorum. Open Subtitles أنتِ ملكي أيتها العاهرة سوف أنتزع منك هذين الثديين المزيفين
    Sayılarla yapabildiklerinin yanında, ...bin dolarlık fahişe, rahibe gibi kalır. Open Subtitles براعته في التعامل مع الأرقام تجعل أفجر العاهرات تحمرّ خجلاً.
    Ben de gerçekçi olarak tam bir fahişe olmuş olmanı bekleyemem. Open Subtitles أجل، وأنا لا أظن سوى أنك قد تحوّلتِ إلى عاهرة الآن
    Adamın gönderdiği mektup gerçek gibi ama kurban, fahişe değilmiş. Open Subtitles الرسالة تبدو أصيلة و لكن الضحية الأخيرة لم تكن عاهرة
    Bununla beraber, bir doktor olarak bir kadını bu kategoriye sokmanın da, ...onu bir tür fahişe yapmayacağını düşünüyorum.. Open Subtitles على الرغم من ذلك, بصفتي دكتور , أريد أن أفكر وض إمرأة بهذه الحالة لن يحوّلها إلى إمرأة عاهرة
    Çünkü buradaki arkadaşım ucuz bir fahişe ve eminim ki memnuniyetle... Open Subtitles لأنّ صديقتي هنا عاهرة رخيصة وأنا واثقة من أنها ستكون سعيدة
    Daha da kötüsü bu cenahta başka bir fahişe olması. Open Subtitles كلا,السيء للغاية هو أنه لاتوجد عاهرة أخرى في هذهِ القذارة
    O adam kontrolümü kaybedip ... arabama fahişe attığım zaman... beni topralayan kişi. Open Subtitles إنه رجل حين حين كنت على وشك مصاحبة عاهرة في شاحنة قام بإنقاذي
    Bir fahişe silah sesi duyduğunu bildirmiş ama vuranı görememiş. Open Subtitles اتصلت عاهرة بشأن طلق ناريّ ولكنّها لم ترَ مطلق النار
    Bir fahişe nispeten çok daha az paraya çok daha fazlasını veren kadındır. Open Subtitles العاهرة ما هي إلا إمرأة تعقد معها صفقة رائعة0 مقابل مال بسيط نسبيًا
    Yani, bu fahişe bir dakika önce ölü değil miydi? Open Subtitles أنا أعني ,ألم تكن هذه العاهرة ميتة منذ وقت قصير؟
    Duvara dön, pis fahişe. Bize bakma hakkın yok. Anlaşıldı mı? Open Subtitles وجهكِ إلى الحائط، أيتها العاهرة ليس لديكِ حقٌ بالنظر إلينا، أتفهمين؟
    Mutlu Noeller. Yerini tespit ettik. Ne de çok ölü fahişe. Open Subtitles لديك نفسك عيد ميلاد مجيد. هذا كم كبير من العاهرات الميتة.
    Uykunuzda konuşurken duyduğunu düşündüğünüz bir fahişe ya da hostes varsa, bilmem gerekiyor. Open Subtitles إذا هناك مومس أو مضيّفة هناك تعتقد لربما سمعتك في نومك، أحتاج للمعرفة.
    Sizi Othello ile evlenen Venedikli kurnaz fahişe sanmıştım. Open Subtitles . فقد ظننتك العاهرة من عاهرات البندقية التى اقترنت بعطيل
    fahişe. Bir kez tutuklanmış, ceza almamış. Tennessee'li. Open Subtitles عاهره قبض عليها مره واحده لا اتهامات ولدت في تينيسي
    Beni adi bir fahişe gibi göstermeye çalışıyordu. TED كان يحاول ان يجعل منى ساقطة وضيعة الشأن
    Bu küçük fahişe hakkında tekrar konuşmak zorunda olduğuma inanamıyorum. Open Subtitles لا أصدق أنّني يجب أن أتحدث عن تلك الساقطة مجدداً.
    Diyor ki, o mahkemenin sizin için atadığı avukatmış ve, eğer beğenmediyseniz, kendi kendinizi savunabilirmişsiniz, seni cahil, beyaz fahişe. Open Subtitles تقول انها هي المحامي الذي عينته المحكمه لكِ اذا لم يعجبك الامر تستطيعين ان تمثلي نفسك ايتها العاهره البيضاء المهمله
    Joan, sana fahişe dediğim için özür dilerim. Sen fahişe değilsin. Ben fahişeyim. Open Subtitles جوان أنا أسف لأني دعوتك بالعاهرة أنت لست عاهرة , إنما أنا العاهر
    Saat hatları kokain çizgileri, kadranlar gay bar tabelaları... veya zamanın kendisi siyah deriler içinde ibne bir fahişe olmadıkça. Open Subtitles وعقاربها تبدو كعلامات حانات الشواذ أو أنّ الوقت نفسه كان أشبه بمحتال عاهر يرتدي سترة جلدية سوداء
    - Ne güzel bir çalılık! - Hoşuna gidiyor mu, pis fahişe? Open Subtitles دعك لطيف مستمتّعُة بيه،يا فاسقة يا قذرة؟
    Çocuk dediğin ne serseridir ne fahişe. Open Subtitles طفلِ صَغير شيء ماِ. ليس بمتسول. و لَيس بعاهرة.
    İlk adamını 14 yaşında öldürdü, fahişe annesine hayran olan bir adamdı. Open Subtitles في سن 14، قتل ضحيتة الأولى الذي كَانَ معجباً بأمه المومس
    Bu iyi polis, kötü polis olaylarını biliriz. - fahişe olmamızın dışında. Open Subtitles تعرف لدينا شرطة جيده وشرطة سيئة الجيد هو اننا فتيات هوى توقف

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more