Elma şarabıyla elma suyu arasındaki farkı çoğu insan bilmiyor. | Open Subtitles | لعلمك، معظم الناس لا يعرفون الفارق بين شعير وعصير التفاح. |
Ya kadınlar? Çalışma 15 -- erkeklerden hiç farkı yok. | TED | ماذا عن النساء؟ الدراسة رقم 13: لا فرق بينهن والرجال. |
İyi makyaj, doğru peruk ve kimse aradaki farkı anlamaz. | Open Subtitles | أي شغل تركيب جيد والباروكة الصحيحة، ولا أحد يعرف الإختلاف. |
Hayaletin onu öldürmesini engellemiştik. Bu durumun farkı ne? Hayalet. | Open Subtitles | أنقذناها مِن الموت على يد الشبح، فكيف يختلف هذا الأمر؟ |
Yeni ve farkı bir şey yapmak heyecan verici olabilir. | Open Subtitles | ربما سيكون حماسي ذا قمنا بعمل شيء جديد و مختلف |
Tüm yayın ağları peşimdeydi ve farkı gazetelerden isteklerim vardı. | Open Subtitles | كل الشبكات تطاردني و تلقيت طلبات عديدة من صحف مختلفة |
Tek farkı, liflerin farklı düzenlenmiş olması. | TED | لكن الاختلاف الوحيد ان الالياف تنتظم بصورة مختلفة. |
Tek farkı onların sürüsü bizdik. Evet, her yerde böyle yapıyorlar gibi görünüyor. | Open Subtitles | مع فارق ، أننا كنا قطيعهم هم إنهم يفعلون ذلك فى كل مكان |
Neredeyse özdeş bu iki adama yaklaşımlar arasındaki farkı ne açıklayabilir? | TED | ماذا يمكن أن يفسّر الفرق في ما حدث لهذين الرَجُلين المتشابهين؟ |
Bir kere daha oynayabiliriz, ve o da farkı anlamaz. | Open Subtitles | يمكن أن نحصل على جولة أخرى وهي لن تعرف الفارق |
Ona göre buradaki farkı yaratan Tom olabilirmiş çünkü o adapte olalı yıllar geçmiş, diğerleri için sabit bir örnek olabilir. | Open Subtitles | إنه يعتقد بأنه توم الذي عامل الفارق هنا لإنه حصل على سنوات كثيره حتى تكيّف ربما هو يعمل كقوه راسخه للأخرون |
- Hala Santana ve Karofsky'den yarım puan öndeyiz ve kampanya stratejimiz gözdağı vererek ve korkutarak aradaki farkı kapatmak. | Open Subtitles | ما زلنا نتقدم على سانتانا و كروفسكي بنصف نقطة لذا أستراتيجية حملتنا هي أن نقلل الفارق بيننا بأستعمال مزيج من |
Dünya ile uzaydaki soğuk arasında büyük bir sıcaklık farkı var. | TED | يوجد فرق درجات حرارة كبير بيننا هنا على الأرض وبين برودة الفضاء. |
Şu anda Mars ile zaman farkı yaşamamızın sebebi, bir Mars gününün bir Dünya gününden daha uzun olması. | TED | السبب وراء وجود فرق في التوقيت على المريخ الآن، عن الوقت الذي نحن فيه هو أن اليوم المريخي أطول من يوم الأرض. |
Seninle aramızdaki farkı anlayabilmen için sen yalvarmadan hayatını bağışlıyorum. | Open Subtitles | سترى الإختلاف بين نفوسنا فأنا أهبك حياتك قبل أن ترجونى |
Ama düşman kuvvetleri ile gücü farkı ile hayal kırıklığı. | Open Subtitles | ولكن جيشه حارب الإختلاف كادت المملكة على وشك أن تُهزم |
Onu öldürmenin çözüm olmadığını söylemiştin. Onu taşa çevirmenin ne farkı var? | Open Subtitles | و قلتِ أنّ قتلها ليس الحلّ فكيف يختلف الأمر بتحويلها إلى حجر؟ |
Birinci İntifada sırasında, Filistin sivil nüfusunun bütün katmanları harekete geçti, kuşak farkı, hizip ve sınıf farkı tanımadı. | TED | خلال الانتفاضة الأولى، تحركت جميع قطاعات المجتمع المدني الفلسطيني، من مختلف الأجيال والفصائل والطبقات الاجتماعية. |
Emma'nın buraya gelen diğer sorunlu çocuklardan ne farkı var? | Open Subtitles | هل هي مختلفة عن الصغار القلقون الذين جلبناهم إلى هنا؟ |
Bu yüzden bilgisayarlar her ne kadar tek başlarına en zeki dolandırıcılar dışındakileri yakalayabilseler de, en zeki olanları yakalamak başarı ile fiyasko arasındaki farkı oluşturuyor. | TED | ولمدة كانت الحواسيب قادرة على اصطياد كل شيء إلا المحتالين الأكثر ذكاءاً، اصطياد الأذكى هو الاختلاف بين النجاح والفشل |
Çünkü Max'le aramamızda yaş farkı vardı ve hala bu evde yaşıyorum. | Open Subtitles | بسبب فارق العمر بيني و بين ماكس لأنني مازلت مقينة في المنزل |
Sıcaklık farkı her yeri bembeyaz yapmıştı, sıfır görüş mesafesi. | TED | وجعل الفرق في درجات الحرارة كل شيء أبيض، كان بياضاً. |
Aramızda fazla yaş farkı olmadığı için biraz gülünç oluyor. | Open Subtitles | إنها سخافة , بما أن أعمارنا لا تختلف بشكل كبير |
Çok şekerdir. Özür dilerim. Bu saat farkı çok garip. | Open Subtitles | آسف على ذلك الأتصال انه فقط من أجل اختلاف الوقت |
Unutmayalım ki, insanlarla makinalar arasındaki belirsiz farkı insani özelliklere bağlamak aptalcadır. | Open Subtitles | ولنسيان هذا لطمس التمييز بين الإنسان والآله ووصفهم بصفات الإنسان هو حماقه |
Listeye baktığınız zaman bu kitaplar ve benim kitabım arasında neredeyse hiç performans farkı olmadığını görüyorsunuz, | TED | وعندما تنظر إلى القائمة تدرك، تعرف، أداء حكيم، هناك بالكاد أي إختلاف بين هذه الكتب أو خاصتي |
Bu ülkedeki herhangi bir bekâr kadından farkı yok yani. | Open Subtitles | هذا لا يبدو مختلفاً عن معظم الفتيات العازبات في المدينة |
Ama bunun diğer günlerden bir farkı olmaz değil mi? | Open Subtitles | ولكن كيف سيكون ذلك مختلفا ً من أي يوم آخر؟ |