Fakat elbette ki, bilgisayarların sınırlarının gayet de farkındaydı ve çalışmalarının en önemli sonuçlarından biri zaten buydu. | Open Subtitles | لكنه كان يدرك جيداً حدود الحاسوبات وكانت تلك إحدى أهم نتائجه. |
Devam edebilmek için daha genç ve havalı birine ihtiyacı olduğunun farkındaydı. | Open Subtitles | كان يعرف أنّه يحتاج لإيجاد شخص أصغر سناً ومُضحكاً لو أراد النجاة. |
Benim kusursuz bir lejyoner olduğumun farkındaydı ama beni hiç umursamazdı. | Open Subtitles | كان يعلم بأني كنت مثالياً في الفيلق و لم يهتم بالأمر |
Berlin halkı sınırda yaşadığının farkındaydı elektrik günde yalnızca dört saatliğine geliyordu. | Open Subtitles | علِم أهل برلين أنهم يعيشون على المحك وصلتهم الكهرباء لأربعة ساعات باليوم فحسب |
Yani babam bir düzeyde benim geldiğimin farkındaydı benim yakınmalarımı dinlemek istemiyordu ve öldü. | Open Subtitles | لذلك أصبح أبي مدركاً بوجودي بمستوىً ما ولم يُرد الاستماع إلى تذمّري، لذلك مات |
NFL, bu beyin sarsıntısı krizinin yıllardır farkındaydı. | Open Subtitles | رابطة كرة القدم الوطني علموا عن أزمة الإرتجاج العقلي هذا منذ سنين |
Risklerin farkındaydı. | Open Subtitles | وهو يعي المخاطر |
Deli adam toz ve küllerden oluşan imparatorluğunda oturmuştu elde edeceği şanın biraz farkındaydı. | Open Subtitles | وجلس المجنون في امبراطوريته من الغبار والرماد وهو لا يدرك المجد الذي سيحققه |
Ama Kral ülkesini modern Batı'nın etkilerine açmanın doğuracağı tehlikelerin iyice farkındaydı. | Open Subtitles | لكن الملك كان يدرك جيداً خطورة فتح بلاده للمؤثرات الغربية الحديثة |
Aptal adam ne yaptığı şeyin vahametinin, ne de... piskoposun alacağı korkunç intikamın farkındaydı. | Open Subtitles | العجوز الأحمق لم يدرك ما ارتكبه فى بادىء الأمر... أو الانتقام المريع الذى سيسعى إليه الأسقف. |
Shin Bet'in ciddi bir krizde olduğu aşikardı ve örgütte herkes bunun farkındaydı. | Open Subtitles | كان واضحاً ان الشاباك يواجه أزمة خطيرة والجميع في الشاباك كان يعرف ذلك |
Bu alışılmadık bahis yönteminin kesinlikle zarar edeceğinin farkındaydı, ama bu umurunda değildi. | Open Subtitles | كان يعرف أن هذا النظام الغريب فى المقامرة سيؤدى حتماً للخسارة ولكنه لم يهتم ..و فكر: |
Artık iktidarın ele geçirilmesi gerektiğinin farkındaydı. | Open Subtitles | كان يعرف أن عليه الاستيلاء على السلطة الان |
Çünkü o, iyi bir şey yakaladığının farkındaydı. | Open Subtitles | لأنه كان يعلم أنه سيجني شيئا من وراء هذا |
Sanırım baban, Rıza'nın yasadışı işler çevirdiğinin farkındaydı. | Open Subtitles | اظن ان والدك كان يعلم بامر تورط ريز بامر غير شرعى |
Babam şunun farkındaydı ki, eğer annem Playboy'u bulursa muhtemelen bir daha çıplak kadın göremeyecekti. | Open Subtitles | علِم أبي أنه في حالة عثور أمي على تلك المجلة لن يرى أي امرأة مجدداً |
Bu demiryolunun özgürlüğün yeniden doğuşu olacağının farkındaydı. | Open Subtitles | علِم بأنّ سكة الحديد تُمثلُ ولادةً جديدة لمفهوم الحُرِّيّة |
Ya da bir düzeyde senin orada olduğunun farkındaydı ve sonunda artık gidebilecekti. | Open Subtitles | أو أصبح مدركاً لوجودك بمستوىً ما واستطاع أخيراً أن يُطلق السراح |
Jim Halverson kadınlara sunacak çok fazla şeyi olmadığının farkındaydı. | Open Subtitles | جيم هالفيرسون) كان مدركاً) أن لديه شئ ليقدم لإمرأة |
Büyükannem ve büyükbabam her ne kadar annemin doğaüstü güçlerini saklamaya çalışsa da, herkes bunun farkındaydı. | Open Subtitles | ...وبالرغم من أن جدَاي حاولا أن يبقيا على سرَية القوة الخارقة لأمي فأن الجميع علموا بشأنها |
Ama bazıları hamurlarında hırsızlık olduğunun farkındaydı. | Open Subtitles | لكن بعضهم علموا. أنهم قد سرقوا. |
Paul, işimizin hassasiyetinin fazlasıyla farkındaydı. | Open Subtitles | (بول) كان يعي جيداً الطبيعة الدقيقة لعملنا. |
Bir senelik dans hayatı kalmıştı ve bunun farkındaydı. | Open Subtitles | أود أن أقول أنها حول سنة من الرقص اليسار. وكانت تعرف ذلك. |
Bir hayatın başlaması için başka bir hayatın sona ermesi gerekiyordu. Baban da bunun farkındaydı. Hayır. | Open Subtitles | لتصنع حياة، يجب أن تأخذ حياة والدك عرف هذا |