Kaçınız rengi değişen karelerin her birini farketti? | TED | صحيح ؟ كم شخص منكم لاحظ أن كل واحد من هذه المربعات تغيرلونه ؟ |
Hayat güzeldir fakat son günlerde, kızı Donna'da bazı küçük değişiklikler farketti. | Open Subtitles | الحياة جميلة، لكنّه مؤخرا، لاحظ تغييرات طفيفة |
- Uçan indiğinde ortaklarım iki kişinin pisttin kör bir noktasından onları gözetledigini farketti. | Open Subtitles | عندما حطت الطائرة لاحظ زملاءي وجود شخصين يتجسسان عليهم |
Aslında, polen zerrelerinin suda salınmasının atomun gerçekliği hakkındaki öfkeli tartışmaları sonsuza kadar sonuçlandırabileceğini farketti. | Open Subtitles | لقد أدرك في الحقيقة أن اهتزاز حبوب اللقاح في الماء يمكن أن يحسم إلى الأبد الجدل العنيف حول حقيقة وجود الذرات |
Ama sonra küçük prensin Mr. Monk'un evinde kalırsa asla mutlu olamayacağını farketti, | Open Subtitles | لَكنَّه أدركَ أيضاً الذي الأمير الصَغير ما تَمَكّنَ أَنْ يَعِيشَ بسعادة أبداً بعد إذا بَقى في بيتِ السّيدِ Monk، |
O da bunu hiç yapamayacağını farketti. Bir çok şeyde durum böyle. | Open Subtitles | وأدرك أنّه لن يتمكّن مطلقاً من ذلك الأمر نفسه مع أمورٍ كثيرة |
Hayvanların tamamına yakın çoğunluğunun neden ölenlerin yerine geçmesi için gerekli olan sayıdan çok daha fazla yavru ürettiğini farketti. | Open Subtitles | لاحظ أن معظم الحيوانات، إن لم يكن جميعها، تنجب أولادا لا تبقى معظمها حية حتى تنجب بدورها. |
Ama birkaç sene önce, sizin bilim adamlarınız farketti ki Plüton o kadar küçülmüştü ki artık ona gezegen bile diyemiyorlardı. | Open Subtitles | ولقد لاحظ علمائكم قبل عدة سنين أن بلوتو يتقلص لدرجة أنهم لا يستطيعون تسميته كوكب بعد الآن |
Tamirci geçen gece arabanın hareket ettirildiğini farketti. | Open Subtitles | لاحظ الفني أن السيارة نقلت ليلة أمس |
Ortaklardan bir başımın ön tarafındaki yarayı farketti. | Open Subtitles | أحد الشركاء لاحظ التقرحات التي على وجهي |
Bizim evimiz yolun aşağısındaki suyun yanında, sizin mülkünüzün yakınlarında gezintiye çıkmıştıkki, oğlum sizin buralarda olduğunuzu farketti. | Open Subtitles | ونحنُ في الحقيقة نتمشى بالقرب من مُمتلكاتكْ وقد لاحظ آبني بأنك كنتْ هنالك... |
Bu, Zachary, Şerif yardımcısı Ferguson ile aynı şeyi farketti demek. | Open Subtitles | هذا يعني أن (زاكري) لاحظ نفس الشي الذي لاحظه النائب (فيرغسون) |
Haçların kaybolduğunu farketti. Ben de, Gouard'lar almıştır dedim. | Open Subtitles | لقد لاحظ إختفـاء الصلبـان لفقّتهـا إلى عـائلة (جوارد) |
Ve Michael, fazlasıyla "gururluyum" ayakları yaptığını farketti. | Open Subtitles | و لاحظ (مايكل) أنه أيضاً كان فخوراً للغايه |
Michael Gallant gibi yaşadığını farketti ve eğer o oğlunun seçilmesini istiyorsa Goofuth'u bulması gerekliydi. | Open Subtitles | لاحظ (مايكل) أنه عاش مثل (غالانت) و ان أراد ان يساعد ابنه في الأنتخاب فعليه ان يجد (غوفث) |
Atomun kesin özelliklerini açıklamak için değişik yeni bir matematik kullanması gerektiğini farketti. | Open Subtitles | لقد أدرك أنه كي يصف خصائص معينة للذرات فإن عليه أن يستخدم نوعاً جديداً غريباً من الرياضيات |
Atom altı dünya hakkında ne kadar bileceğimizin temel bir sınırı olduğunu farketti. | Open Subtitles | لقد أدرك أن هناك حد أقصى أساسي لما يمكننا أن نعرفه عن العالم تحت الذري |
Dediğin gibi, senden daha büyük kötülerin olduğunu farketti. | Open Subtitles | لقد أدرك , كما قلت , كان يوجد أكبر الأشرار بالخارج أكثر منك |
Sonra hayatının en büyük hatasını yaptığını farketti. | Open Subtitles | جَعلَ الأمور تبدو وكأنَّ a إنتحار. ثمّ، أدركَ بأنّه فقط جَعلَ |
O da bunu hiç yapamayacağını farketti. Bir çok şeyde durum böyle. | Open Subtitles | وأدرك أنّه لن يتمكّن مطلقاً من ذلك الأمر نفسه مع أمورٍ كثيرة |
Huck'ın gözetleme aracını farketti ve ona saldırdı. | Open Subtitles | لقد كشف هاك في شاحنة المراقبة وهاجمه |