| Pekâlâ, buradan çıktığımda her şey farklı olacak. | Open Subtitles | حسناً ، عندما أخرج من هنا كل شيء سيكون مختلفاً |
| Şu andan itibaren sana söz veriyorum ki her şey farklı olacak. | Open Subtitles | أعدِك أنه من الآن فصاعداً كل الأمور ستختلف |
| Diğer kocalarımı düğünden önce görmüştüm, bu seferki farklı olacak. | Open Subtitles | رأيت أزواج أمّي الآخرين قبل إقامة الأعراس، وهذا سيكون مختلف. |
| Ama bundan böyle, her şey farklı olacak. | Open Subtitles | فقط هذا هو الجزء الضئيل منها منذا الان الامر سيكون مختلفا |
| O zaman her şey farklı olacak. | Open Subtitles | ستتغير طرقنا، وحينها سيختلف الأمر تمامًا |
| Ama bitmek üzere. Bittiğinde ise her şey farklı olacak. | Open Subtitles | لكنها كادت تنتهي , وعندما تنتهي كل شيء سيتغير |
| Daha sonra her şey çok farklı olacak. | Open Subtitles | كل شيء سيكون مختلفًا بعد ذلك بعد أن تقتل شخص ما.. |
| Geldiğine sevindim Yugi. Çünkü bu sefer, her şey farklı olacak. | Open Subtitles | من الجيد انك أتيت للمبارزه لان هذه المره ستكون مختلفه |
| Bu çocuk için farklı olacak. | Open Subtitles | سيكون مختلفاً لهذه الطفلة، ستكون حُرة منه |
| Ve şunu biliyoruz ki 30 seneyi, 50 seneyi tasarlamak fazla anlam ifade etmiyor. Çünkü her şey o kadar farklı olacak ki, yaptığımız basit bir uyarlamanın da hiç bir anlamı kalmıyor. | TED | ونعلم أن ذلك لايبدوا منطقياً كلية عند التفكير في 30 أو 50 سنة لأن كل شيءٍ سيكون مختلفاً تماماً وأن استقراءً بسيطاً لما نقوم به لايبدوا منطقياً البتة. |
| Her seferinde bu kez farklı olacak diyorum ama ama âşık olduğum her kadın karşı koyamadığım bir güç tarafından hedef alınıyor. | Open Subtitles | أعتقد دوماً أن الأمور ستختلف في المرة المقبلة لكن قوى لا يمكنني مقاومتها تستهدف كل امرأة أقع في حبها |
| Sana söz veriyorum, ben kral olunca, her şey farklı olacak. | Open Subtitles | لديك كلمة شرف عندما أكون ملكاً فالاشياء ستختلف |
| Bir sonraki birleşmede diğerlerine yayana kadar diğerlerinden farklı olacak. | Open Subtitles | حتى يوزعه على الآخرين في الاندماج القادم سيكون مختلف عن بقيتهم |
| Gece Yarısı Leydileri farklı olacak. Tanıtım yapılmayacak. | Open Subtitles | السيدات بعد حلول الظلام , سيكون مختلف لن يكون هناك أي ملصقات |
| O kısmı artık farklı olacak. | Open Subtitles | حسنا، من الواضح أن هذا الجزء سيكون مختلفا |
| Göreceksin. Bana bir şans daha verirsen herşey farklı olacak. | Open Subtitles | سترين، ستتغير الأمور الآن إن منحتني فرصة أخرى |
| Onu bulduğumda vaziyet çok daha farklı olacak. | Open Subtitles | حين أجده، سيتغير الوضع بالكامل |
| Artık hayatımda her şey çok farklı olacak. | Open Subtitles | أعني، كل شيء سيكون مختلفًا الآن، عزيزتي. |
| Hafıza kaybı geçirmiş gibisin, her gün işler farklı olacak sanıyorsun sanki birden mutlu olacakmışım gibi. | Open Subtitles | كأن لديك فقدان الذاكره. كل يوم تعتقد ان الامور ستكون مختلفه وانني سأكون سعيده |
| Ve bu tür şeyleri yeterince yaparsak, bu şeylerde nüfuz edecek olan farkındalık farklı olacak. | TED | و إن قمنا بما فيه الكفاية لمثل هذه الأمور، الوعي يتّجه نحو فهم أنّ الأمور ستكون مختلفة. |
| Yani bence gelecek, "Geleceğe Dönüş"te gösterildiğinden biraz daha farklı olacak. | Open Subtitles | لذلك أعتقد أن المستقبل هو ستعمل تكون مختلفة قليلا من وضعت بها في "العودة إلى المستقبل" |
| Şimdi daha farklı olacak, Zac. Daha iyi olacak. | Open Subtitles | سيختلف الوضع الآن يا "زاك" وستتحسن الأمور |
| Hayır, bu gece farklı olacak. | Open Subtitles | كلا، هذه الليلة ستكون مغايرة! |
| Saldırı başladığında durum farklı olacak. | Open Subtitles | ستكون مُختلفة عندما ينفجر الأمر إنفجارات , و إطلاق نيران , وفوضى |
| Sanırım bu oyunlar farklı olacak. | Open Subtitles | اعتقد ان هذه الالعاب سوف تكون مختلفه. |