Araştırmacı Dr. Michael Fay ve Nick sürünün dişi reisine tasma taktılar. | TED | نيك مع الباحث الدكتور مايكل فاي طوقا الأنثى الحاكمة في القطيع |
Fay Barringer silahın dolu olduğunu bilmediğine dair yemin etmişti. | Open Subtitles | أقسمت فاي بارينجر أنها لم تكن تعرف أن البندقية محشوة بالرصاصات |
Fay Barringer silahın dolu olduğunu bilmediğine dair yemin etmişti. | Open Subtitles | أقسمت فاي بارينجر أنها لم تكن تعرف أن البندقية محشوة بالرصاصات |
Hayır, Fay ile telefonda konuştuk. Çok iyi biri. | Open Subtitles | لا , فاى و انا تحدثنا عبر الهاتف انها لطيفة للغاية |
Son jeolojik verilere göre, naqahdah damarını kesen küçük bir Fay hattı var, geniş bir tabakanın yaklaşık 1 km üzerinde. | Open Subtitles | طبقا لآخر البيانات الجيولوجية، هناك خط صدع صغير عبر عرق النكوادا تقريبا كيلومتر فوق الكمية الكبير. |
1932, RKO yapımı. Fay Wray, Joel McCrea, Leslie Banks. | Open Subtitles | فاي راي، جويل مكريرا، بانك ليزلي عرضنا ذلك الفيلم عدة مرات |
Anlaşılan Fay'in Higgins adına çalıştığını bilmiyorsun. | Open Subtitles | من الواضح أنك لا تعرف فاي أن يعمل لهيغنز. |
Bayanın geçmişteki ismi Fay Wray, ve öyleki -- "Kapağı alabilirsiniz" diyecek bir inceliğim yoktu. | TED | كان اسمها الأول فاي راي ، وهكذا كان لم يكن لدي من ذكاء لأقول "خذى اللوحة". |
Biliyor musun Fay, merak ediyordum da... Leo'nun hayat sigortası var mıydı? | Open Subtitles | هل تعرفين يا (فاي)، كنتُ أتسأل إنّ كان (ليو) لديه تأمين حياة؟ |
Biliyor musun Fay, merak ediyordum da... Leo'nun hayat sigortası var mıydı? | Open Subtitles | هل تعرفين يا (فاي)، كنتُ أتسأل إنّ كان (ليو) لديه تأمين حياة؟ |
Fay Barringer oğlunu öldürmekten hüküm giyer. | Open Subtitles | لذا، فتم اتهام فاي بارينجر بقتل ابنها |
Fay Barringer oğlunu öldürmekten hüküm giyer. | Open Subtitles | لذا، فتم اتهام فاي بارينجر بقتل ابنها |
Eleanor Fay Bartowski, bir adamın hayatını kurtarıyor. | Open Subtitles | اليانور فاي برتوسكي" تنقذ حياة هذا الرجل" |
Sonra geçen hafta Fay'in nişanında ona rastladım. | Open Subtitles | " ثم مررت بها الأسبوع الماضي في جنازة " فاي |
Fay, kapamalıyım, başka bir arkadaş telefondaymış. | Open Subtitles | (فاي) يجب أن أغلق الآن، أحد أصدقائي على الهاتف. |
Açıkça söyleyeyim. Fay benim hiç sahip olmadığım annem gibi. | Open Subtitles | سأخبرك بالأمر فاى مثل الوالدة التى لم احصل عليها |
Fay, düşündüm de yarın saat 11'de alışverişle geçireceğimiz büyük eğlenceli günümüze başlayabiliriz. | Open Subtitles | فاى , كنت افكر اننا يمكننا بدء يوم التسوق غداً حوالى الساعة 11 ؟ |
Yıllar önce Morgan le Fay vasıtasıyla çalındı benden. | Open Subtitles | لقد سرق منى منذ عقود بواسطه مورجان لى فاى |
Şehir merkezinin tam altında bir Fay olduğunu düşünüyoruz. | Open Subtitles | ونعتقد أن ثمة صدع هناك، تماماً تحت منتصف الولاية. |
Bu Fay hatları sayesinde sürükleniyorlar. Kendi dünyalarından yola çıkıp, boşluktan geçip dünyanıza ilerliyorlar. | Open Subtitles | إنهم يتسربون من الشقوق من عالمهم ويعبرون الفراغ إلى عالمكم |
Bazıları kısmen erir ve Fay hattının sürtünmesini azaltan kaygan sıvılar açığa çıkarır. | TED | فتذوب بعضها جزئياً ويمكن أن تطلق سوائل زلقة مصنوعةً من معادن منصهرةً التي تقلل احتكاك خط الصدع. |
Le Fay'i yüzyıllardır kovaladığını mı söylüyorsun? | Open Subtitles | المرأة المعجزة: أنت تقول كنت قد زائدة لو فيي لعدة قرون؟ |
Fay halaya, o hafta sonu ne olmuştu? | Open Subtitles | ما حدث للعمّة فايكان في عطلة نهاية الأسبوع ؟ |
Bir gezegenin üzerinde çizgisel herhangi bir şey görürseniz, bu bir kırılma olduğu anlamına gelir, Fay gibi. | TED | وقتما ترى أي تغيير خطي أو طولي على سطح كوكب, فإنه يعني حدوث كسر أو تصدع. |