| Sonra, kendime yeni bir profil oluşturdum, kendi fotoğrafım yerine sırtında roket olan bir kedi fotoğrafı koydum | TED | لذا، أنشأت حسابًا جديدًا، هذه المرة، بدل صورتي الخاصة، وضعت قطة بحزام طيران. |
| Camekanda, evlenen çiftlerin, asker resimlerinin arasında benim fotoğrafım vardı. | Open Subtitles | في النافذة، وبين صور أعراس الزفاف والمناولات والجنود كانت تقبع صورتي |
| Yok ya, düşünmeden konuştum. Kartpostalın üstünde fotoğrafım olmasın. | Open Subtitles | كلا، كنت أفكّر بصوت عالٍ، لا أريد صورتي على بطاقة |
| Bu ilk görüşmemizde, çocukluğuma dair çok az fotoğrafım olduğu aklıma geldi. | TED | في هذا اللقاء العائلي الأول كنت منشغلاً بالتفكير في صوري القليلة عندما كنت طفلاً |
| Yapamam Leen, yani fotoğrafım gazetede çıktı. | Open Subtitles | لا أستطيع يا لين صورتي على صفحات الجرائد |
| Hala beni alış-veri merkezindeki fotoğrafım onlarda. | Open Subtitles | مازالت صورتي لديهم في قسم القضايا الجنائية. |
| Bu muhtemelen benim son fotoğrafım olacak değil mi? | Open Subtitles | إذا، من المحتمل بأنها ستكون صورتي الأخيرة، أليس كذلك؟ |
| Demek istediğim, gazetedeki de benim fotoğrafım değildi. Orada çalışmıyorum bile. | Open Subtitles | أقصد, لم تكن تلك صورتي علي الجريدة حتي ليس لدي وظيفة هناك |
| Ama henüz fotoğrafım üyeler duvarında yerini almadı. | Open Subtitles | لكن صورتي ليست بالأعلى على حائط العضو أوبيليا بعد |
| Sonra çekilen fotoğrafım, şu an oturma odasında ki sanırım onu da havluyla dolaşırken görmüşsündür. | Open Subtitles | والان صورتي موجودة في غرفتي واللتي لا بد انك رايتها بينما كنت ترتدي الفوطة |
| Ayrıca duvarda fotoğrafım olmasını istiyorum ki herkes beni tanısın. | Open Subtitles | و أريد صورتي علي الحائط ليعلم الجميع أنه أنا |
| İşte vesikalık fotoğrafım. Belki tanıdığınız vardır. | Open Subtitles | إليكم صورتي , فقط في حال كنتم تعرفون أيّ أحد |
| Önce çığlık, sonra sorguya götürülürken çekilmiş bir fotoğrafım. | Open Subtitles | أولاً، الصراخ، وبعدها صورتي وأنا اقتاد للتحقيق |
| Görüyorum ki, fotoğrafım ödül dolabına girmiş. | Open Subtitles | إن صورتي معلقة في خزانة الجوائز .كما أرى |
| O uyuşturucu tacirini fotoğrafım çekilmeden harcayabilirdim ben. | Open Subtitles | كان بوسعي قتل زعيم المخدرات هذا دون أن تُلتقط صورتي. |
| - Evet, evet ama fotoğrafım normalde burada asılı olurdu. | Open Subtitles | أجل، أجل، لكن صورتي الشخصية كانت معلقة هنا تماماً |
| Düğün davetiyelerimin basılacağı yerde gazeteye fotoğrafım basıldı. | Open Subtitles | بطاقات زواجي كانت على وشك ان توزع افهم , صوري طبعت على الاوراق |
| TED modasına uygun olarak işte en utanç verici fotoğrafım. | TED | على طريقة TED ، هذه أكثر صوري إحراجاً. |
| Öğrenci yıllığında benim ön sırada otururken çekilmiş bir fotoğrafım var. | TED | هناك صورة لي في كتاب السنة وأنا أجلس في الصفّ الأمامي. |
| Bakın! Bakın- benim fotoğrafım! | Open Subtitles | انظروا إنها صورتى |
| Benim de fotoğrafım var hatta. | Open Subtitles | وصورتى هناك أيضا |
| Sosyal medyada göçmen kuşların korunak bölgesi protestosunda çekilmiş fotoğrafım var. | Open Subtitles | لديّ صورة من مواقع التواصل الاجتماعي، إنها صورة عندما شاركتُ في أنشطة الحملة الانتخابية. |