Onları görünür hâle getirmek için son bir şeye ihtiyacımız var. | TED | بالتالي فإننا بحاجة إلى أمر أخير من أجل أن نجعلها مرئية. |
Musa'nın İsrail'in çocuklarına söylediği gibi "Bugün ağzına koyduğun yarın popondan görünür." | Open Subtitles | كما قال موسى لاطفال اسرائيل مايجل للفم اليوم يظهر في المؤخرة غدا |
Yoklukta, küçük enerji paketçikleri, çok çok hızlı, görünür ve kaybolur. | Open Subtitles | في الفراغ، رزمة صغيرة من الطاقة تظهر وتختفي بسرعة شديدة جدا. |
Daha fazla ısındıkça, görünür ışığın tüm frekanslarını yayarak beyaza dönmeye başlar. | TED | وعند ازدياد التسخين، تتوهج باللون الأبيض فتنبعث منها جميع ترددات الضوء المرئي. |
Ben gördüğümde gayet iyiydi. Cenaze için hepsi iyi görünür. | Open Subtitles | ليسَ عندما رأيتُه، الجميع يبدون جيدين عندما يُحضروهم إلى هنا |
Bölge halkı için tasarım ve yapım; sahici, gözle görünür gerçek gelişmeler olacak. | TED | و من أجل المجتمع, ما يقدمه التصميم و البناء هو حقيقي, مرئي, مستمر بنايته. |
Ama tam simetrik olmaz. Çoğu yüz öyle görünür ama değildir. | Open Subtitles | بالرغم من أنها ليست متماثلة، بيد أنّ أغلب الأوجه تبدو هكذا |
Sonunda hepsi aynı görünür. Sonrada dünya zorlukla gözlerini yumar. | Open Subtitles | بالنهاية تبدوا جميعاً بذات الهيئة، والعالم لا يكاد يأبه لشيء. |
Bunun cevabı toplumda gitgide görünür hâle gelen bir bilişsel olgunun altında yatar; bu olgu, partizanlıktır. | TED | الجواب يكمن في ظاهرة استعرافية أصبحت واضحة بشكل متزايد في الحياة العامة: الحزبية. |
Aslında görünmez madde demek gerekir ancak biz karanlık maddeyi görünür kıldık. | TED | ويجب ان تسمى بالمادة الخفية، وحولنا هذه المادة المخفية الى مادة مرئية. |
görebiliyorsunuz, bir şey saklamadık: dayanıklı karbon bileşen tamamıyla görünür hâlde. | TED | لذا فنحن لا نحاول إخفاء أي شيء؛ حاملة عنصر الكربون مرئية تمامًا. |
Bu mahallenin caddelerinde resim parçaları görünür, birbirinden soyutlanmış, tek başına duran. | TED | من شوارع الأحياء، فإن الرسم يظهر على شكل قطع، منفصلة عن بعضها البعض، واقفة بمفردها. |
Ayrıca herkes sosyal adalet çalışmalarının dış dünyaya görünür olmasını istedi. | TED | أراد الجميع أن يظهر أهمية العدالة الاجتماعية للعالم الخارجي. |
Uçak çok daha parlaktır, ama çok uzakta olduğu için soluk görünür. | TED | تعرفون أن أضواء الطائرة أكثر لمعانًا، إنها تظهر خافتة فحسب بسبب بعدها الشديد. |
Yani bu fışkırmalar radyoda görünür ve biz de inceleme yaparken bunları algılarız. | TED | لذا تظهر هذه الانبعاثات في الراديو وهذا ما بدا لنا في دراستنا. |
Doğaya dair algımızı görünür ışıkla sınırlandırmak müziği tek bir oktavda dinlemeye benzer. | Open Subtitles | حصر إدراكنا للطبيعة الى الضوء المرئي فقط يشبه الإستماع الى الموسيقى بأوكتاف واحد |
Radyo dalgaları spektrumuyla karşılaştırdım, onun boyutlarını görünür ışığın spektrumunun boyutlarıyla. | TED | قارنت طيف موجات الراديو حجمها مع حجم طيف الضوء المرئي |
Tabii, yetişkinler bizim kıyafetimizde aptal görünür. | Open Subtitles | بالطبع إن الكبار يبدون أغبياء بالنسبة لموضتنا |
Bu video görünmezi görünür kılmanın başlıca bir örneği. | TED | هذا الفيديو مثال رائع لجعل غير المرئي مرئي |
Karanlık, nemli orman zemininde cangıl yaşamdan yoksun gibi görünür. | Open Subtitles | في الظلام،وعلى ارضية الغابة الرطبة تبدو الغابة وكأنها بلا حياة |
Ama çiçekler, sen tabutta yatarken onun üzerinde harika görünür. | Open Subtitles | لكن النوم ستحصل عليه في تابوتك والازهار تبدوا فوقه رائعة |
görünür bir yarışa iddiaya giriyorlar, bir ödül bazı zor meselelere yetenek ve parayı cezbedebilir, ve böylece hızlı çözümler hızlanır. | TED | لذلك وضع مسابقة واضحة لجائزة قد يجذب العديد من المواهب والأموال لأكثر الأحداث صعوبة وبذلك تسريع إيجاد الحل |
Tekrar ediyorum: Dolaşımına genç kanı dâhil edilen yaşlı fare daha genç görünür ve beyninde daha genç işlevler gerçekleşir. | TED | وأكرر: أن فأراً مسناً تعرض من خلال دورة دموية مشتركة لدم فأر صغير السن يبدو أصغر ويظهر وظائف دماغية أفضل. |
Bize teknoloji sihrinin görünmezi görünür kılabileceğini gösteriyorlar. | TED | إنهم يروننا أن سحر التكنولوجيا يمكن أن يجعل المخفي مرئيا. |
Avları önlerine gelene kadar bir vampir normal insan gibi görünür. | Open Subtitles | مصّاصي الدماء يظهرون عاديين جداً حتى يغلبهم الجوع |
Düzenbaz bir ajan gibi görünür ve tüm dava çöker. | Open Subtitles | سيبدوا كعميل مُحتال ، و ستنهار جنبات القضية. |
Ama eroin dışındaki tüm uyuşturucular toksin testinde kesinlikle görünür. | Open Subtitles | ولكن بمخدر هيروين آخر سيظهر حتماً على شاشات المختبر |
Centre Street Tenement içinde, bir şehir dışında bir adam, , görünür, zengin ve bilemeyiz? | Open Subtitles | , في مبنى الشارع المركزي , رجل من الطبقة العالية , غني , ظاهر للعلن وأنتم لاتريدان أن تعرفاه ؟ |