| Şuna bir bak. Biraz heyecan. - Lucia, sana uygun gibi görünmüyor mu? | Open Subtitles | ألق نظرة يبدو هذا مثيرا ماذا حدث مقتل تاجر اعمال فنية في بالبوا |
| Burada hiç güvenlik varmış gibi görünmüyor ama sessiz hareket etsek iyi olur. | Open Subtitles | لا يبدو أن هناك حراسة ليلية لكن من الأفضل لنا أن نتحرك بصمت |
| Gösterisine o kadar konsantre olmuş ki onu farketmiş görünmüyor. | Open Subtitles | لكنه يركز جيداً على عرضه حيث يبدو أنه لم يلاحظها. |
| Kötü yanından bakarsak benim gibilerin politikadan kaçması mümkün görünmüyor. | TED | على الجانب المظلم، السياسة لا تبدو كمهرب لناس من أمثالي. |
| Bu posta kartları ve telgraflar ondan gelmiş gibi görünmüyor. | Open Subtitles | هذه بطاقات البريد والبرقيات لا تبدو إنها أرسلت من عندها. |
| Hayır, efendim, bu pek mümkün görünmüyor, fakat kaçırdığımız bir şey olmalı. | Open Subtitles | لا يا سيدي لا يبدو محتمل لكن ربما شيء لم ننتبه له |
| Görünüşe göre Albay Ryan biriyle konuşuyor, ama kim olduğu görünmüyor. | Open Subtitles | يبدو أنه يتكلم مع شخص آخر ولكني لم أعرف من هو |
| Bana verdiğin bu şey, zamanımı en iyi değerlendirebilecek şeymiş gibi görünmüyor. | Open Subtitles | بالنظر إلى ما يحدث الان قد لا يبدو هذا أفضل استغلال لوقتي |
| Haritada çok uzak görünmüyor ama her şey ölçeğe bağlı aslında. | Open Subtitles | اعلم انه لا يبدو بعيد على الخريطة لكنه يعتمد على المقاييس |
| Uzman değilim, ama kesinlikle bir sokak çocuğu gibi görünmüyor. | Open Subtitles | أنا لست خبيرة لكن ذا أكيد لا يبدو كولد شوارع |
| Kuaför gibi geliyor kulağa ama öyle görünmüyor, seni temin ederim. | Open Subtitles | قد يبدو الإسم كصالون حلاقة ولكنه ليس كذلك، أؤ كد لك |
| - O farklı olan tek adam. Bu adamların hiçbiriyle bir bağlantısı görünmüyor. | Open Subtitles | هو الشاذّ عن المجموعة، لا يبدو أنّ له صلة بأيّ من الرجال الآخرين |
| Bak, sporla çok ilgileniyorum ama bu, üniversite başvurularımda çok da iyi görünmüyor. | Open Subtitles | أنظر, لقد ركزتُ على ألعاب القوى وهذا لن يبدو جيدآ في طلب الجامعه |
| - Bilmiyorum. Hayati değerleri normal. Fiziksel olarak da bir sorunu görünmüyor. | Open Subtitles | أعضائها تعمل بصورة جيدة، ولا يبدو أن هناك أي خطب في جسدها. |
| Ama sizce de şu kız çok lezzetli görünmüyor mu? | Open Subtitles | لكن , ألاَ تعتقد أنك تلك الفتاة تبدو شهّية ؟ |
| Benim bilgisayar oyunu teorim o kadar aptalca görünmüyor artık. | Open Subtitles | أظن أن نظريتي حول لعبة الفيديو لم تعد تبدو بلهاء |
| Aynen. Şu büyük patlamadan sonra New York aynı görünmüyor. | Open Subtitles | نعم فمنذ ذلك الإنفجار الكبير ونيويورك لا تبدو كما هى |
| Ne diyeceğimi bilmiyorum. Hiç birşey yeterince iyiymiş gibi görünmüyor. | Open Subtitles | لا أدرى ماذا سأقول لا شئ يبدوا جيد بما يكفى |
| Hiç iyi görünmüyor. Dünkü kargaşa hepsini buraya çekmiş olmalı. | Open Subtitles | هذا لايبدو مطمئناً، لابد أن الضوضاء ليلة أمس قد جذبتهم |
| Ben de Büyük Balkabağı'nı bekliyorum ama hiç gelecek gibi görünmüyor. | Open Subtitles | لقد كنت في انتظار اليقطين الكبير و هو لم يظهر أبداً |
| Bu tarafa döndüğümde biraz alakarga gibi görünmüyor muyum? | Open Subtitles | إذا ألتفت بهذا الإتجاه ألا أبدو قليلاً كطائر الشمال الأمريكي؟ |
| Kirlilik yakın zamanda olmuş olmalı çünkü hiçbir su kalitesi raporunda görünmüyor. | Open Subtitles | لابد أن التلوث مؤخراً لأنه لا تظهر أي بلاغات على جودة المياه |
| - Artık yeni görünmüyor. - Evet, sakın içme ve sürme. | Open Subtitles | ـ إنها لاتبدو جديدة كثيراً ـ نعم، لا يشرب و يقود |
| Sence masum görünmüyor muyuz? | Open Subtitles | نعم أنظر ألى و جوهنا ألا تبدوا ملامحنا بريئة و نحن معا |
| Keşke gitmeseniz hanımım. Bu aceleniz pekte hoş görünmüyor. | Open Subtitles | أَتمنّى بأنّك لا تَذْهبَ،انسة يَبْدو خطئ بطريقةٍ ما،استعجالك مثل هذا. |
| Üzgün görünmüyor. Gözlerinde yaş göremiyorum. | Open Subtitles | إنها لا تبدو حزينة، لا أرى أية دموع في عينيها |
| Bu bölgeye bulaşmış fakat burası başlangıç noktası gibi görünmüyor. | Open Subtitles | حسناً، تبدو المنطقة مُلوّثة، لكن لا يبدُ أنّها منبع الإشعاع. |
| Bu iyi görünmüyor efendim. Bu adam bizi dava edebilir. | Open Subtitles | هذا لا يبشر بالخير ياسيدى، هذا الرجل يستطيع أن يقاضينا.. |
| Öyle görünmüyor olabilirim ama çita kadar esneğim ben. | Open Subtitles | أنا قد لا ابدو مثل ذلك، ولكن أنا رشيقة مثل الفهد |
| İstediğini almakla mutluluk çok da ilgili gibi görünmüyor. | Open Subtitles | يَبدو الحصول على ما نريد والسعادة ليست ذات صلة بذلك. |