- Evime dönmek istedim. - Karını bir daha göreceğini sanmıyorum. | Open Subtitles | أدرت العودة للوطن لا أعتقد أنك سترى زوجتك وأولادك مرة آخرى |
Er ya da geç, tüm bunları göreceğini de, biliyor olmalılar, değil mi? | Open Subtitles | غالباً عرفوا هذا، عاجلاً أم آجلاً بأنك سترى كل هذا، أليس كذلك؟ |
Bir aynayla bizim kuyumuzdan aşağı bakarsan... geleceği göreceğini söylerler. | Open Subtitles | لو نظرتِ داخل البئر بمرآة، سترين المستقبل هذا ما يُقال |
Cevap olarak, Yusor'un annesi ona komşusuna karşı nazik olmasını, onları tanıdıkça nasıl olduklarını göreceğini söylemiş. | TED | وكرد فعل قالت أم يسر لها أن تكون لطيفة مع جارها، لأنه إذا عرفهم أكثر، سيرى حقيقتهم. |
Benim kollarımdayken onun yüzünü mü göreceğini sanıyorsun? | Open Subtitles | تفكرين أنك و أنت فى أحضانى أن وجهه هو الذى سترينه ؟ |
Hazır olduğunda beni yeniden göreceğini biliyordum. | Open Subtitles | علمتُ أنّكَ ستراني مُجدداً، آنما تكون مُستعداً لذلك. |
Tekrar göreceğini bildiği annesi ve bağrına bastığı babası... | Open Subtitles | بينما الأم التى أيقنت بأنها ستراها ثانيةً , و الأب الذي تعلقت به |
Onu yakında göreceğini mi? | Open Subtitles | أنّكِ سترينها قريبا؟ |
Birilerinin onu göreceğini ve haberlerin çok hızlı yayılacağını biliyordu. | Open Subtitles | كان يعلم أن أحدهم سيراه وأن الاخبار ستنتشر |
Ama dünyayı yeni bir gözle göreceğini garanti ederim. | Open Subtitles | ولكنني أضمن لك بأنك سترى العالم بأعين مختلفه تماماً |
Gölün etrafındaki toprak yoldan gitmek istemiştin çünkü köylü kızları göle girerken göreceğini sanmıştın. | Open Subtitles | لقد أردت سلوك الطريق غير الممهدة حول البحيرة لأنك ظننت أنك سترى فتيات القرية يغتسلن. |
Silahı göreceğini biliyordum! İyi fikir? | Open Subtitles | عَرفتُ بأنّك سترى السلاح فكرة جيدة ؟ |
Bu istasyonun dışında ne göreceğini asla bilemezsin. | Open Subtitles | لن تعرف ماذا سترى خارج هذه المحطة |
Burada gördüğün teknolojinin oldukça benzerini göreceğini sana garanti ederim, ki ben buna 1967 modası diyorum. | Open Subtitles | أنا أؤكد لك أنك سترى إلى حد كبير نفس التكنولوجيا التي تبحث فيها اليوم والتي أدعوها عتيقة خلال عام 1967 - نعم ، نعم- |
Bir aynayla bizim kuyumuzdan aşağı bakarsan... geleceği göreceğini söylerler. | Open Subtitles | لو نظرتِ داخل البئر بمرآة، سترين المستقبل هذا ما يُقال |
Bu adamı bir kez daha göreceğini hiç düşünür müydün? | Open Subtitles | لم تفكرين أبدًا أنكِ سترين ذلك الشاب ثانيةً؟ |
Bunu böyle göreceğini biliyordum ve bunu anlıyorum. | Open Subtitles | أعرف أنكِ سترين الأمر بهذه الطريقة وأنا أتفهم |
- Eğer bunun değiştirilebildiğini ona kanıtlarsak... - Işığı göreceğini düşünüyorsun. | Open Subtitles | إذا استطعنا أن نثبت له أننا يمكن أن نعدلها تعتقد أنه سيرى الضوء |
Dünyanın geri kalanının olayı bu yönden göreceğini sanmıyorum. | Open Subtitles | لست متأكدا من أن بقية العالم سيرى الأمر كذلك |
Orada anne ve babasını yine göreceğini ve güneşin hiç batmadığı ve pencerelerin olmadığı bir yerde sonsuza dek uçacağını. | Open Subtitles | و أنه سيرى والديه هناك مجدداً وسيطير هناك للأبد في مكان تكون فيه الشمس دائماً مشرقة و ليس هناك أي نوافذ |
Benim kollarımdayken onun yüzünü mü göreceğini sanıyorsun? | Open Subtitles | تفكرين أنك و أنت فى أحضانى أن وجهه هو الذى سترينه ؟ |
Bil bakalım kim geldi? Beni tekrar göreceğini sanmıyordun, değil mi? | Open Subtitles | لم تظن أنـّك ستراني مـُجدداً أليس كذلك؟ |
Bu yüzden onu ne zaman tekrar göreceğini düşündüğünü bilmiyorum. | Open Subtitles | لذا لا أعرف متى تعتقد أنّك ستراها مجددًا. |
- Onu tekrar göreceğini. | Open Subtitles | ".وأنكِ سترينها مجددًا" - ".كلا |
Onun ne göreceğini sana söyleyebilirim. | Open Subtitles | و سأخبرك ما سيراه |
Roop'un bizi göreceğini düşünmedin mi ? Peki şimdi neden burada duruyoruz? | Open Subtitles | وما ادرانى ان روب سترانا والان لماذا نقف هنا ؟ |