"göremediği" - Translation from Turkish to Arabic

    • يراها
        
    • يراه
        
    • لا تستطيع رؤيته
        
    Kimsenin göremediği, çevreyle kamufle olabilen bir kamera. TED انها الكاميرا التي لا يمكن لأحد أن يراها, والتي تختفي في البيئة, و المناطق المحيطة بها.
    Hiç kimsenin göremediği şeyleri görebiliyorum. Open Subtitles أستطيع أن أرى أشياء لا يمكن لأحد أخر أن يراها
    Yani sen de onun kötü olmadığına inanmıştın fakat o kimsenin göremediği şeyleri görürdü Open Subtitles انتي كنتي متاكدة انها ليست مجنونة ولكنها رات اشياء لم يراها احد غيرها
    Bilgisayarın göremediği şey, onun sadece Paskalya süresince servis edilen özel bir İtalyan pastası olduğu. TED ما لا يراه الحاسوب أن تلك هي كعكة إيطالية مميزة تُقَدّم فقط بمناسبة عيد الفِصْح
    Ben sadece... başkasının göremediği bir çatlağı sandalyede gören adamım Open Subtitles أنا فقط الشخص الذى راى كسر فى الكرسى لم يستطيع اى شخص أخر أن يراه
    Başka kimsenin göremediği şeyleri gören sensin. Open Subtitles أنتي تستطيعي رؤية أشياء لا يراها الآخرون
    İlk önce bir tür radyasyon olan ve insan gözünün göremediği, gamma ışınlarını farketti. Open Subtitles أول الأدلة على هذا الاكتشاف جاء عن طريق أشعة جاما إنها أشعة لا يستطيع الإنسان أن يراها بعينه
    Liderler, diğerlerinin göremediği şeyleri görürler. Değil mi? Open Subtitles الزعماء يجب أن يروا الأشياء التي لا يراها الآخرون.
    Diğer insanların göremediği detayları görebiliyordum. Open Subtitles أستطيع رؤيه تفاصيل لا يراها الناس الطبيعيون
    Dünyada hiç kimsenin göremediği üç şey vardır. Open Subtitles هناك ثلاثة أشياء موجودة في العالم.. ولا يمكن أن يراها أحد أبداً.
    Tilkinin göremediği kuvvetli morötesi ışınlarını kıskaçlarıyla hissediyor. Open Subtitles حتى مخالبها إنها تشعر بالأشعة الفوق بنفسجية القوية التي لا يراها الثعلب
    Kendi başına işi altını üstüne getirir, kimsenin göremediği fırsatlar yaratırdı. Open Subtitles سيهزم الأدغال بنفسه , بحثًا عن الفرص التى لم يراها أحد يذهب إلى مكان خاص
    Şimdi kimsenin göremediği bağlantıları yapmak bana düşer Open Subtitles يتحتّم علي التأكّد أنني أكّون العلاقات الصحيحة التي لا يمكن لأي أحد أن يراها
    Bir yanda depresyon ile mücadele eden ve bu esnada kafalarının içinde kimsenin göremediği bir savaş verdikleri için rahatsız edici ya da tuhaf davranışlar sergileyebilen insanlar var. TED من ناحية أولى، يوجد أشخاص يعانون من الاكتئاب الذين ربما يتصرفون باشمئزاز أو بطريقة صادمة وذلك لأنّهم يخوضون معركةً في رؤوسهم لا يستطيع أحد أن يراها.
    Sam her zaman onda bazılarının göremediği bir taraf olduğunu söylerdi. Open Subtitles طالما قالت "سام" أن هناك جانب فيه لا يراه أحد آخر
    İstatistikleri kendimize göre okuyarak oyuncuların, kimsenin göremediği değerini göreceğiz. Open Subtitles ونفهم الاحصائيات كليا بمجرد قراءته نرى التقييم الدقيق للاعبين في الوقت الذي لا يستطيع أحد غيرنا أن يراه
    İnançsızların göremediği şeyleri görebiliyoruz. Open Subtitles نحن يمكننا أن نرى ما لا يراه غير المؤمنين
    Ama kimsenin göremediği bir yerde... hiçbir işe yaramaz. Open Subtitles لكنْ لا فائدة له و هو محتجزٌ حيث لا يراه أحد
    Deha ise kimsenin göremediği hedefi vurmaktır. Open Subtitles اما العبقرية يمكنها ان تصيب اهداف لا يمكن لاحد غيرها ان يراه
    Bu çocukların her biri onlardan başka kimsenin göremediği Drill adında... bir arkadaşı olduğunu iddaa ediyor. Open Subtitles لكن كلاً من هؤلاء الأطفال زعموا بأن لديهم صديق يدعي دريل الذي ليس فى مقدور أحد آخر أن يراه
    "Kardeşi göremediği için abinin de canı yanıyor." Open Subtitles أخاكِ مجروحٌ أيضاً، لأن أخته لا تستطيع رؤيته

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more