| Farlarını görmen lazım. Sam Bennett'la konuşmaya geldik. | Open Subtitles | يجب أن ترى الضوء نحن هنا لنتحدث مع سام بينيت |
| Birkaç metre ötende bir yol kesişimi görmen lazım. | Open Subtitles | يجب أن ترى موصلاً على بُعد بضعة أمتار أمامك. |
| Seninle oyun oynanmasından hoşlanmıyorum ama senin de olayları olduğu gibi görmen lazım. | Open Subtitles | لا احب أن أرى أنه يتم التلاعب بك لكن عليك رؤية الامور كما هي عليه |
| Şu sıraya giren kızı görmen lazım. | Open Subtitles | عليك أن ترى هذه الفتاة التي دخلت على الخط |
| Kumanda düğmesine aç ve kapat, orada mavi bir ışık görmen lazım. | Open Subtitles | حسن، إضغطيعلىزرتشغيل و إيقـاف في جهـاز التحكم و يجب أن تري الضوء الأزرق |
| Bir görmen lazım, bodrum katında bowling salonu var. | Open Subtitles | يجب أن ترى المكان هناك ساحة بولينغ في القبو |
| Demişti ki "Bunu görmen lazım. Bu futbolcuyu görmen lazım. | Open Subtitles | قال، "يجب أن ترى هذا، يجب أن ترى هذا اللاعب". |
| Doğumgünü hediyesini görmen lazım Kızın için aldım. | Open Subtitles | يجب أن ترى الهدية التى أحضرتها لأبنتك |
| Dün aldığım şeyi görmen lazım. | Open Subtitles | يجب عليك رؤية ما اشتريته بالأمس |
| -Tamara, toplantı yapıyoruz. -Bunu görmen lazım. | Open Subtitles | من المفترض يا "تمارا" ان لدينا اجتماع- عليك رؤية هذا - |
| Büyükannemin kahvaltıya indirdiği, bulamaç yerken bana gülümseyen o lazarus kılıklı azgın herifleri bir görmen lazım. | Open Subtitles | ينبغي عليك رؤية بعضاً من هؤلاء شبيهي الأموات المبعوثين وكلاب الهورن التي تحضرها جدتي من اجل الفطور يأكلون كريمة الحنطة و يبتسمون لي |
| Ben akşam yemeğini kaçırdığımda karımın bana ne yaptığını görmen lazım bir de. | Open Subtitles | عليك أن ترى ما تفعله زوجتي بي عندما أتغيب عن تناول العشاء |
| Aldığım yorumları görmen lazım. İnsanlar gerçekten de bana bayılıyor artık. | Open Subtitles | عليك أن ترى التعليقات التي أحصل عليها أصبح الناس معجبين بي الأن |
| Amanın... Oh, bunu görmen lazım. | Open Subtitles | يجب أن تري هذا. |
| Şunu görmen lazım. | Open Subtitles | يجب أن تري هذا. |
| Kulağa tuhaf geldiğini biliyorum ama görmen lazım. | Open Subtitles | أعرف أنه أمر غريب لكن يجب أن تراها يجب أن تعود معي |
| Öyle düştükten sonra, güneş yüzü görmen lazım. | Open Subtitles | لا, فبعد سقوط مثل هذا .. تحتاج لرؤية بعض أشعة الشمس اذهب للصعود |
| Bekle, şu kitapçıdaki adamı görmen lazım. | Open Subtitles | اوه.. انتظري .. يجب ان تري شاب محل الكتب |
| Kötü haberler vermekten nefret ederim, ama bunu görmen lazım. | Open Subtitles | أكرة أن أكون حامل الأخبار السيئة، و لكن عليك أن تري هذا |
| Evini bir görmen lazım. | Open Subtitles | عليكَ رؤية منزله |
| Arkasında bıraktığı yaraların boyutunu bir görmen lazım. | Open Subtitles | عليكِ أن تري حجم تِلك الندوب التى تركها خلفُه. |
| Bunu görmen lazım. | Open Subtitles | يجب عليك ان ترى هذا هم في وضع غير عادي |
| Bunu görmen lazım. | Open Subtitles | يجب عليكِ رؤية ذلك |
| Gleason, bunu görmen lazım. | Open Subtitles | جليسون، أنت بحاجة الى ان نرى هذا. |
| Son üç yıldır neler gördüğümü, senin de görmen lazım. | Open Subtitles | أريدك أن ترى ما رأيته لثلاث سنوات |
| - İnanmak için görmen lazım. | Open Subtitles | إنّه شيء يجب أن تراه لكي تُصدّقه. |