| Evet, bu erkek ve kadınlar bana göre gösterinin yıldızlarıydı. | TED | نعم، بالنسبة لي كان هؤلاء الرجال والنساء هم نجوم العرض. |
| gösterinin yıldızının hepatiti varmış ve iyileşene kadar da turne iptal edilmiş. | Open Subtitles | يبدو أن نجم العرض أصيب بإلتهاب الكبد, و أٌلغيت الرحلة حتى يتعافى |
| Bak, gösterinin yıldızı sensin ama kendi içgüdülerine güvenmelisin onunkilere değil. | Open Subtitles | أنظري أنتِ نجمة العرض لكن يجب ان تثقي بموهبتك ليس بموهبتها |
| gösterinin tadını çıkarın. | Open Subtitles | استمتعوا أنتم بالعرض و إن كانت عندكم أية طلبات |
| Sadece rahatla, şuraya otur, bir içecek al, sigaranı iç, ve gösterinin tadını çıkar. | Open Subtitles | فقط أسترح وتناول شرابك وأشرب سيجارتك وأستمتع بالعرض |
| O zaman saklayacak bir şeyin yok. gösterinin videosunu görmemiz gerek. | Open Subtitles | إذاً ليس لديك شيئاً كي تخفيه نريد أن نرى تسجيلات العرض |
| - Emin. Bunca yıl sonra gösterinin komik olduğunu düşünüyor musun? | Open Subtitles | هل لا تزال تعتقد ان العرض مضحك بعد كل هذه السنوات؟ |
| Sunan kişi olarak, gösterinin yıldızı olduğunu düşünmek kolay. | TED | من السهل، كمقدم للعرض، أن تشعر أنك نجم العرض. |
| Bu yeni özelliği, kamera taşıyan bu kuadı gösterinin geri kalanını videoya almak üzere uygun bir yere yerleştirmek için kullanacağım. | TED | وسوف أستخدم هذه القدرة الجديدة لموضعة هذه الرباعية الحاملة للكاميرا في الموقع المناسب لتصوير ما تبقى من هذا العرض. |
| Şarkı söyleyip dans ettiler, fareleri oynadılar ve mandayı da ve nefesimi tutup merak ettim, bu muhteşem gösterinin sonuna gelebilecek miydik? | TED | غنين و رقصن، و أدين أدوار الفئران وفرس النهر، حبست أنفاسي، وأنا تساءل إذا ما كنا سنرى نهاية هذا العرض الرائع؟ |
| gösterinin başlığı bir hikayeye dayalı ve bu hikaye annemle ilgili. Annemin söylediği bir şeyden alıntı aslında. | TED | اسم العرض يقوم على هذه القصة التي سأقصها عن والدتي. وهي مقتطفة من اقتباس عنها. |
| Bakalım gösterinin devamı için Chris'in progamı neymiş. | TED | لنراقب برنامج كريس خلال ما تبقى من العرض. |
| Sürekli bir şeylerle meşgul olsun Ve gösterinin yıldızı olduğunu bilmesine fırsat vermeyin. | Open Subtitles | " اشغله دائماً " " و لا تدعه يعرف إنه نجم العرض " |
| Büyük aktör yazdığı oyunu okumuştu ve gösterinin sonunda onu odasına bekliyordu. | Open Subtitles | الممثل العظيم قرأ مسرحيته وسيراه في غرفته بعد العرض |
| Eğer bu gösterinin içine girebilirseniz, sadakatiniz beni çok memnun eder, Matmazel. | Open Subtitles | لو أصبحتِ عضوا في هذا العرض أود أن أعبر عن امتناني لإخلاصك آنستي |
| Eğer o gülmüyorsa, eğer gösterinin güzel olmadığını düşünüyorsa demektir ki yanlış giden bir şeyler var insanların kabul etmeyeceği bir şeyler. | Open Subtitles | الآن ، إذا لم يضحك و إذا لم يرى أن العرض جيد إذن لأعرف ان هناك خطأ ما به شئ لا يتيقن له الناس |
| Ama, gösterinin tam bir zafer olduğuna inanmam için başka kati sebeplerim de var. | Open Subtitles | لكن لدي أسبابٌ أخرى لأعتقد بأن العرض لن يكون إلا ناجحاً. |
| Bu yüzden gidip kenara otur ve gösterinin tadını çıkar. | Open Subtitles | لذا اذهب وأجلس على مقعد البدلاء وأستمتع بالعرض |
| Ama önce, lütfen arkanıza yaslanıp gösterinin tadını çıkarın! | Open Subtitles | لكن أوّلاً، من فضلكم اجلسوا، استريحوا و استمتعوا بالعرض |
| Sırf içinde birçok ölüm var diye bu gösterinin çok büyük bir hayranıyım. | Open Subtitles | وانا معجب كبير بالعرض بسب أن هناك الكثير من الموت فيه |
| Kadar Fix. Eğer gösterinin iyi bir görünümü var istiyorum. | Open Subtitles | إعتدلي في جلستك, أريدك ان تحصلي على رؤية جيدة للعرض |
| Görebildiğim kadarıyla gösterinin büyük bölümünde sahne arkasında kalmayı başarabilmişler! | Open Subtitles | بقدر ما أراه فقد نجحوا في البقاء مخفيين وراء المسرح لمعظم الأداء |
| Şu anda hepiniz, doğaçlama gösterinin bir parçasısınız. | Open Subtitles | أنتم جميعاً فقط شاركتم في حادث مُختلق |