| Bana baktığı an. gözlerinden neredeyse ateş fışkırıyordu. | Open Subtitles | هناك، في اللحظة التي نظر فيها إلي، وكأن النار في عينيه |
| gözlerinden yaşlar dökülüyordu. | Open Subtitles | كانت الدموع تنهمر من .. : عينيه حين قال لى |
| Dünyayı senin gözlerinden görüyorum senin kulaklarınla dinliyorum senin kalbinle. | Open Subtitles | انظر للعالم من خلال عينيك اسمعه من أذنيك من قلبك |
| Bunu götüne sokarım ve kurşunlar gözlerinden çıkıncaya kadar tetiğe basarım. | Open Subtitles | سأضع هذا في مؤخّرتك وأسحب الزناد حتى يخرج الرصاص من عينيك. |
| Resmen onun yerine geçmiştim ve her şeyi onun gözlerinden görüyordum. | Open Subtitles | كان الأمر وكأنني هي وكنت أرى كل شيء من خلال عينيها |
| Bay Beckett'in gözlerinden uçmak eğlenceli. | TED | ومن الممتع التحليق عبر عيون السيد بيكيت. |
| gözlerinden akan yaşları tutamaz. | Open Subtitles | انسابت الدموع من عينيه. لم يستطيع أن يمنعها. |
| gözlerinden akan yaşları zaptetmeyi bırak uyumaya bile dermanı kalmamıştı. | Open Subtitles | انسابت الدموع من عينيه. لم يستطيع أن يمنعها. لم يكن لديه القدرة حتي علي النوم. |
| Bu gözlerinden belli oluyordu. Yaptığı işin şokunu yaşıyordu. | Open Subtitles | النظرة التي في عينيه تدل بشدة على انه يعلم ماذا يفعل تماما |
| Ve eğer burada olsaydı gözlerinden çıkan ateş toplarıyla İngilizleri kül ederdi. | Open Subtitles | ولو كان هنا فقد يفني الإنجليز بكرات نار من عينيه |
| Kenneth, dünyayı senin gözlerinden görmenin nasıl bir şey olduğunu merak ediyorum. | Open Subtitles | .. كينيث, أنا أتساءل كيف هي . رؤية العالم من خلال عينيك |
| Ondan en az bizim kadar nefret ediyorsun. gözlerinden okunuyordu. | Open Subtitles | تكرهينه بنفس مقدار كرهنا له لقد رأيت هذا في عينيك |
| Bazı büyük hatalar yaptım... ve bunları senin gözlerinden görmek istemedim. | Open Subtitles | لقد ارتكبت أخطاءا كبري ولم أكن اريد رؤيتهم من خلال عينيك |
| - gözlerinden okurum. - Benim gözlerimden değil. | Open Subtitles | ـ يمكننى أن أرى ذلك فى عينيها ـ ليس فى عينى |
| Sadece onun içindeyim, onun gözlerinden bakıyorum. | Open Subtitles | أنا داخل جسدها وأنظر من خلال عينيها فحسب |
| Bir Ermeni ve bir Türk ailesinin hikayesini kadınların gözlerinden anlatan, yapıcı, katmanlı bir roman yazmak istedim. | TED | كنت أنوي كتابة رواية بنائية ومتعددة الطبقات عن رجل أرميني وأسرة تركية من خلال عيون النساء. |
| Çocukları yakalanmadan kaçır... yoksa senin kafanı beyin sıvın... gözlerinden akana kadar ezerim. | Open Subtitles | أختطف هؤلاء الأطفال دون إرتكاب أية أخطاء وإلا سوف أدمر رأسك حتى تخرج الرواسب المخاطيّة من عيناك |
| Ve Tanrı gözlerinden bütün yaşları silecek; ve daha fazla ölüm, keder, gözyaşı olmayacak, öncekilerin çektiği acıların hiçbiri olmayacak. | Open Subtitles | و سوف يجفف الرب الدموع من أعينهم و سوف لا يكون هناك موت و لا ندم و لا بكاء و لن يكون هناك المزيد من الآلام |
| Şimdi, yeni efendinle tanışırken şu şapkayı gözlerinden çek. | Open Subtitles | حان الوقت لتقابل سيدك الجديد إسحب تلك القبعة من عيونك |
| İnan bana sevdiği gözlerinden belli oluyor. | Open Subtitles | ثقي بي , إن عيناه تبوحان بالحب الذي يكنه لكِ |
| Parmaklarıyla göstermedi ama yapmak istediği hareketi gözlerinden anladım. | Open Subtitles | لم تستخدم أصابعها ولكن عيناها كانت تتحداني |
| Sen de buradan benim kadar nefret ediyorsun. gözlerinden okunuyor. | Open Subtitles | إنكِ تكرهين هذا المكان مثلما اكرهه يمكننى رؤيه ذلك فى عينيكِ |
| gözlerinden anladım, var onda birşeyler. | Open Subtitles | أستطيع أن أري من عيونها أن أمراً خاطئ بها |
| Bundan her kim sorumluysa, hayatının gözlerinden buharlaşıp çıktığını görecek kadar yaklaşmak istiyorum. | Open Subtitles | أريد أن أكون قريباً كفاية لأرى الحياة تتلاشى من أعين أيًّا كان المسؤول. |
| Zavallı gözlerinden akan gözyaşların bu deliğin içine dolsun. | Open Subtitles | فتسقط كل الدموع التي ذرفتها عيناكِ المسكينة، لعلها تتسرب إلى ذلك المجرى |
| Bunu yapanlar Tanrı'nın gözlerinden kaçamazlar Hilary Faye. | Open Subtitles | من فعلوا ذلك لن يهربوا عن اعين الرب .. هيلاري فاي. |
| Bize gözlerinden çıkan ısı ışınlarıyla saldırdılar. | Open Subtitles | ضربونا بنوع من الأشعة الحرارية الخارجة من عيونهم |