"güçte" - Translation from Turkish to Arabic

    • القوّة
        
    • بالقوّة
        
    • طاقتها
        
    • قوتها
        
    • قوية بما فيه الكفاية
        
    • الحد الأقصى
        
    • لديهِ القدرة
        
    • على قوة
        
    • قويا
        
    • الحاسوبية
        
    • تزويدهما
        
    Kesinlikle aynı güçte, bu demektir ki bir tanesi sahte. Open Subtitles إنهما بنفس القوّة تماماً، وهذا يعني أن أحدهما مزيّفاً
    Her zaman insanların duyguları tarafından zayıf düşürülebildiklerini biliyordum. Ama bu onlara ayrıca güçte veriyor değil mi? Open Subtitles لطالما علمتُ أنّه يمكنُ التلاعبُ بعواطف البشر، لكنّها تمنحهم القوّة أيضاً، أليست كذلك؟
    İstediğimiz güçte bir elektromanyetik alan oluşturabilmek için birkaç araba aküsüne ihtiyacımız olacak. Open Subtitles لتوليد مجال كهرطيسيّ بالقوّة التي نريدها سنحتاج لمدّخرتي سيّارة على الأقلّ، فهل يمكنك توفير ذلك؟
    Işık-altı motorları tam güçte çalışsa bile başaramayacağız. Open Subtitles حتى لو المحركات الثانوية فى كامل طاقتها لن نستطيع
    Kalkanlar tam güçte. Open Subtitles الدروع في كامل قوتها أعدت توجيه القوة الغير ضرورية
    Sunulan tüm ikinci derece delillerin nezdinde suçu destekleyecek yeterli güçte olduklarını söyleyemem. Open Subtitles بالنظر لجميع الأدلة الغير المباشرة التي قُدمت لا يمكنني القول أنها قوية بما فيه الكفاية لدعم الإتهام الموجه
    Kozmik hız limitine ulaşmak tam güçte neredeyse altı yıl alırdı. Open Subtitles للوصول إلى ما تحت الحد الأقصى للسرعة الكونية مباشرةً سيتطلب الأمر ست سنوات كاملة من الطاقه القصوى
    O güçte, o güzellikte canlı bir çukurda unutulmuş, terk edilmiş. Open Subtitles كلّ تلك القوّة وكلّ ذلك الجمال. مهجوران ومنسيّان في قبرٍ مُفعمٍ بالحياة
    Önüne çıkan herkesi öldürebilecek güçte. Tabii ilk önce biz onu öldürmezsek. Open Subtitles وإنّها تملك القوّة لقتل أيّ امرئ يعترضها.
    - Seni mahvedebilecek güçte olduğumu biliyorsun. Open Subtitles أنتَ تعلم بأنّني أملك القوّة لتدميرك
    Bunların hepsine erişebilecek güçte kim var? Open Subtitles مَن لديه القوّة الفعلية ليحرّك ذلك؟
    İstediğimiz güçte bir elektromanyetik alan oluşturabilmek için birkaç araba aküsüne ihtiyacımız olacak. Open Subtitles لتوليد مجال كهرطيسيّ بالقوّة التي نريدها، سنحتاج لمدّخرَتي سيّارة على الأقلّ
    Bu kurtulabileceğin bir durum değil. Her şey güçte bitiyor. Open Subtitles "هذا ليس شيئاً يسعكَ معادلته ببساطة، فالأمر برمّته منوطٌ بالقوّة الآن"
    Az önce gördüğün şey, Makine'nin içinde ben varken tam güçte yapabileceğinin küçük bir örneği. Open Subtitles ما رأيته كان مجرد جزء بسيط مما ستفعله الآلة بكل طاقتها وأنا بداخلها
    Motorlar tam güçte. Open Subtitles المُحركات بكامل طاقتها
    Kalkanlar tam güçte. Open Subtitles الدروع في كامل قوتها أعدت توجيه القوة الغير ضرورية
    Eğer böyle birisini sizin gözetiminize teslim edeceksem karşılığında eşit güçte birisini talep etmek durumundayım. Open Subtitles طالما سأودع ساحرة مثلها في عهدتك فسأريد شخصًا في مثل قوتها بالمقابل.
    Belli ki makinamdaki ölçü aletiyle oynadığın zaman, bir şekilde zamanı ters yönde akmaya zorlayacak güçte bir kuantum şok dalgası oluşturdun. Open Subtitles حسنا، بشكل واضح، عندما حاولت لك على عكس مقياس على الجهاز وقتي، كنت بطريقة ما صدر الكم موجة صدمة قوية بما فيه الكفاية
    Motorlar yüzde yüz elli güçte. Open Subtitles محركاتي تعمل بنسبة 50 % فوق الحد الأقصى
    Bana anonimliğimi tekrar verebilecek güçte biri... Open Subtitles شخصٌ لديهِ القدرة على أعادة هويتي السرية
    Bu kilitler yedek güçte çalışıyor olmalı. Open Subtitles هذه الأقفال من المفترض أن تعمل على قوة الإحتياطي
    Size şu çok güçlü 4 köşe taşını, temeli önermek istiyorum ki eğer dünyayı değişterecek güçte bir konuşma yapabilmek istiyorsak bunların üzerinde durabiliiz. TED أود أن أقترح أربع أساسات أو أركان قوية جداً والإتكال عليها إذا أردنا لحديتنا أن يكون قويا ونغير به العالم
    Ayrıca kuantum işlemcisi adı verilen yeni bilgisayar teknolojisi de endişeleri arttırmaktadır. Mikroskobik özelliklerinin avantajını kullanarak işlemsel güçte hayal bile edilemeyecek artışlar sağlamaktadır. TED يُضاف إلى ذلك الشأن نوع جديد من تكنولوجيا المعلومات، يدعى الحوسبة الكمية، والذي يستعمل الخصائص المجهرية للطبيعة ليحقق زيادات غير طبيعية في الطاقة الحاسوبية.
    Tam güçte sadece birkaç saniye çalıştırabilirim. Odanın içine iyice girene kadar çalıştıramam. Open Subtitles لا يمكنني تزويدهما بالطاقة سوى لثوانٍ لذا لا أستطيع تشغيلهما إلا بعدما يدخل

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more