Bugünlerde güvenebileceğin iyi bir yardım bulmak çok zor | Open Subtitles | من الصعب أن تجد مساعد جيداً تستطيع أن تثق به في هذه الأيام |
Böyle bir iş yerinde çalışırsan, güvenebileceğin bir insan bulmalısın, ki bu kişi işleri yanlışdan doğruya çevirebilsin. | Open Subtitles | عندما تعمل في مكان مثل هذا تحاول أن تجد شخص واحد يمكنك أن تثق به شخص يرى الأمور كما تراها و يعلم الصواب من الخطأ |
güvenebileceğin tek şey, hayatta kalmak için insanların herşeyi yapabileceğidir. | Open Subtitles | الشيء الوحيد الذي يمكنك الاعتماد عليه هو أن الناس مستعدون لفعل أي شيء ليحيوا |
güvenebileceğin tek şey, hayatta kalmak için insanların herşeyi yapabileceğidir. | Open Subtitles | الشيء الوحيد الذي يمكنك الاعتماد عليه هو أن الناس مستعدون لفعل أي شيء ليحيوا |
Eğer bu dünyada güvenebileceğin tek bir kişi varsa, o da benim. | Open Subtitles | إذا كان هنالك أي شخص فالعالم تثقين به فهو أنا |
Hani o güvenebileceğin bir adamdı? | Open Subtitles | خلتُ أنّه الرجل الذي يمكن أن تعتمدي عليه |
güvenebileceğin tek bir kişiyi yanına alacaksın. Sadece bir kişi. | Open Subtitles | عليك أن تجد شخص واحد يمكنك الوثوق بهِ، فقط واحد. |
O güvenebileceğin tek kişi | Open Subtitles | هو الوحيد الذي يمكنك أن تثق به في المحكمة |
Yani güvenebileceğin başka kimse yok değil mi? | Open Subtitles | أعني, أنكَ لم تجد أحدًا غيري تثق به, أليس كذلك؟ |
Bir hırsızda güvenebileceğin ilk şey her zaman hırsız olacağı. | Open Subtitles | أمر واحد فقط يمكنك أن تثق به في اللص، وهو أنه دائمًا سيظل لصًا |
Ama bu evde güvenebileceğin tek güneş de o. | Open Subtitles | لكن هذا ضوء الشمس الوحيد الذي يمكن الاعتماد عليه في ذلك المنزل |
Bir yerde, güvenebileceğin ve seni yüz üstü bırakmayacak bir şey. | Open Subtitles | في مكان ما هناك شيء ما يمكنك الاعتماد عليها وأنها لن نخذلكم. |
güvenebileceğin birisini bulmak hiç de kolay değil. | Open Subtitles | من النّادر أن تجدي شخصًا يُمكنكِ الاعتماد عليه. |
Çünkü ben ilk başta o haber konusunda güvenebileceğin bir kişiyim. | Open Subtitles | لأنّني شخص تثقين به بمثل تلك الأخبار في المقام الأول |
Ama, güvenebileceğin tipte bir adam olmamı umabilirsin. | Open Subtitles | لأ . لكـن يمكنـك أن تتوقعيـني بـ اننـي نوع الشـاب الذي يمكنك ان تعتمدي عليـه |
güvenebileceğin tek bir kişiyi yanına alacaksın. Sadece bir kişi. | Open Subtitles | عليك أن تجد شخص واحد يمكنك الوثوق بهِ، فقط واحد. |
Kasabada güvenebileceğin tek kişi. | Open Subtitles | إنها الشخص الوحيد في المدينة الذي تستطيع الوثوق به |
Bu iş kolunda, güvenebileceğin insanlar olur, hatta sevebileceğin. | Open Subtitles | في هذا النوع من العمل هناك اشخاص تحتاج تحتاج ان يكون باستطاعتك ان تثق بهم أشخاص تحبهم |
Öyleyse etrafını güvenebileceğin kişilerle doldurmalısın. | Open Subtitles | حسناً إذن عليك أن تحيط نفسك بأناسٍ يمكنك الوثوق بهم |
Normal dünyada arkadaş bulmak çok zor. güvenebileceğin biri. | Open Subtitles | من الصعب إيجاد صديق في العالم الطبيعي شخص يمكنك الثقة به |
Tek güvenebileceğin kişi kendindir Max. | Open Subtitles | الشخص الوحيد الذي يمكنكِ الإعتماد عليه يا ماكس هو نفسك |
Bilirsin, Chili nefret ediyor. - Chili'ye ne derim biliyorsun. - güvenebileceğin erkek bulmak zordur. | Open Subtitles | ـ حسناً, تعرفين ما هو رأئي عن (تشيلي) ـ من الصعب أن تجتمعيّ برجل يمكنكِ الوثوق بهِ |
Burada güvenebileceğin bir arkadaşın var mı? | Open Subtitles | هل لديك أصدقاء تثقين بهم هنا ؟ |
güvenebileceğin tek kişi yanındaki dostundur. | Open Subtitles | الشخص الوحيد الذي تعتمد عليه هو الشخص الذي يقف بجانبك |