Libby için güzel bir şey yapmak istiyorsan buradan üç kilometre ötede güzel bir kumsal var. | Open Subtitles | إن أردت أن تفعل شيئاً لطيفاً لـليبي هناك شاطئ جميل على بعد 3 كيلومترات من هنا |
Yüzüğünü bulmak istiyorum çünkü bulursam bugün güzel bir şey yapmış olacağım. | Open Subtitles | أريد ان أجد خاتمك لإنني سأكون قد فعلت شيئاً جيداً في اليوم |
Yağmur böyle yağarken ateşi bir misafirle paylaşmak güzel bir şey. | Open Subtitles | هو شيء لطيف أن يكون عنده ضيف الذي يشترك في النار عندما إن المطر يضرب السقف. |
Ancak, Mösyö, güzel bir şey gördüğümde onu çizmem gerekir. | Open Subtitles | مع ذلك يا سيدي، عندما أرى شيئاً جميلاً عليّ أن أرسـمه |
- Birbirimizin arkasını kolluyoruz. Aslına bakarsan yanımda olması güzel bir şey. | Open Subtitles | كل منا يؤازر الآخر، لكن كان من الرائع جدا وجوده لجانبي بالخارج |
Bugsy! Çok güzel bir şey bu! Gerçekten! | Open Subtitles | اوه بجزى انها مدهشة انها بالفعل رائعة .لو إستطعت فقط ان أصل الى هالى وود |
Aramızda güzel bir şey var. | Open Subtitles | اظن اننا نمتلك شيئا جميلا مشترك انا وانتى |
Ama önemli ve kötü değil. Önemli ve güzel bir şey. | Open Subtitles | و لكنه ليس أمر سيء جداً بل هو أمر جيد جداً |
Ben o pantolonun içinde dışarı çıkmayı bekleyen, güzel bir şey olduğunu biliyorum. | Open Subtitles | أشعر أن تحت بنطالك الجينز هناك شيئاً رائعاً ينتظر أن يخرج. |
Affedilmek güzel bir şey. Buna çok fazla ihtiyaç duymam ise kötü. | Open Subtitles | من الجميل أن يسامح المرء لسوء الحظ أنا أحتاج إلي الكثير منه |
Senin için güzel bir şey yapmak istedim. | Open Subtitles | لا أعرف كنت أحاول القيام بشيء لطيف لأجلك |
Ellie hakkında güzel bir şey söylemeden kimse şarap almıyor. | Open Subtitles | لن تحصلوا علي نبيذ حتي تقولوا شيئا جيدا عن ايللي |
Buraya uğrasan, güzel bir şey pişiririm. Bu arada biraz sohbet edebiliriz. | Open Subtitles | لم لا تعرجين عليّ ، سأعد شيئاً لطيفاً لنأكله ، وقد نتبادل الأخبار |
Ve şimdi de benim hakkımda güzel bir şey söyleyeceğin vakte geldik. | Open Subtitles | الآن ,هذا معادك ان تقولى شيئاً لطيفاً عنى |
Bu benim sabırsızlıkla beklediğim şey değil ama sonunda gece vakti uyumak değişim için güzel bir şey olabilir. | Open Subtitles | لم أكن أتطلّع إلى ذلك لكن ربما يكون شيئاً جيداً كى أخيراً أنام فى وقت الليل للتغيير |
Bana hiç güzel bir şey yapmazsın sen! | Open Subtitles | هل تمزح معي؟ أنت لا تفعل أي شيء لطيف لأجلي |
Bana güzel bir şey veriyorsun. Kaybettiğim bir şeyi. | Open Subtitles | انك تعطيني شيئاً جميلاً شيئاً كنت قد فقدته |
Bacaklara ihtiyaç olmadan yapılabilen güzel bir şey. | Open Subtitles | من الرائع ان تفعلي شيئاً لا تحتاجين قدميكِ فيه |
Lezzetli bir yemeğin üstüne, güzel bir kadınla konuşmaktan daha güzel bir şey yoktur. | Open Subtitles | لا يوجد ما هو أفضل من محادثة رائعة مع امرأة جميلة مع وجبة لذيذة |
Hakkında bu kadar az şey bildiğim böylesine güzel bir şey görmedim ben. | Open Subtitles | بحياتي لم أرى شيئا جميلا جدا أعرف عنه قليلا جدا. |
Hayır, güzel bir şey. Oldukça güzel bir şey de, ta ki ben onları öldürene kadar. | Open Subtitles | لا، إنه أمر جيد إنه أمر رائع، حتى أقوم فجأة بقتلهم |
"The NFL Deneyimi." güzel bir şey gibi geliyor. | Open Subtitles | تجربة كرة القدم الامريكية يبدو شيئاً رائعاً |
Senin için çok güzel bir şey yapmak geliyor içimden. | Open Subtitles | لا أدري ولكن ذلك يشعرني بأن أفعل لك شيئا لطيفا |
Bu dağıtım kanalları demokratikleştirildi ve bu güzel bir şey. | TED | أسبغ الطابع الديمقراطي على قنوات التوزيع، وهذا شيء رائع. |
Hadi doğumgünün için güzel bir şey alalım. | Open Subtitles | دعيني احضر لك شيئا رائعا من اجل عيد ميلادك |