Her nedense hayatımın sadece geçici bir ilgiden daha fazlasını hak ettiği gibi bir izlenime kapıldım. | Open Subtitles | كنت أرى أن حياتي كلها أكثر من مجرد اهتمام عابر |
Son zamanlarda, eşini ve çocuklarını geçici bir süre köyde bırakarak, Dongguan'da vinç üreten bir fabrikada çalışmaya gitti. | TED | هي عادت مؤخرا إلى دونغقوان لوحدها لتأخذ وظيفة في مصنع ينتج رافعات البناء، تاركة مؤقتا زوجها وأطفالها في القرية. |
Sakın içme. Sadece tesisat işi olana kadar geçici bir çözüm. | Open Subtitles | لا تبتلعه إنه مؤقت فقط حتى تنتهي المؤآمرة |
Aşınmadan etkilenmiş kısımları mühürledim, ama bu sadece geçici bir önlem. | Open Subtitles | أغلقت تلك الأقسام متأثّر بالتآكل لكنّه فقط إجراء مؤقّت |
Öldürülemeyen psikopatlarla ilgili güncel güvenlik durumu sebebiyle yönetimin aldığı geçici bir karar. | Open Subtitles | تغيير مؤقت معدٌ من قبل الإدارة بسبب الوضع الأمني ? الراهن |
Kendini kullanılmış hissetme. geçici bir şey bu. | Open Subtitles | لا تقلقي بخصوص الشعور بالإستغلال إنه مؤقت |
RJ. Kariyerini, geleceğini geçici bir heves uğruna tehlikeye mi atacaksın? | Open Subtitles | هل أنت مستعد للتضحية بمهنتك بسبب إجاب عابر ؟ |
Materyalistler için, ruh geçici bir yanılsamadan fazlası değildir, yanılsama, içinden çıktığı fiziksel "ağ" dan daha uzun ömürlü olamaz. | Open Subtitles | وكوخ ينتصر لهذا الرأي بالنسبة لأنصار النظرية المادية تكون الروح مجرد وهم عابر |
Sadece geçici bir ilgi olduğunu sen, ben üzerinden olduğumu söyleyebilirsin. | Open Subtitles | بإمكانك أن تُخبرها بأنّني قد تجاوزت الأمر، فقد كان ذلك مُجرّد إهتمامٍ عابر ليس إلّا. |
"Doğru hazırlanırsa, Çok Özlü İksir içen kişi geçici bir süre için başkasının fiziksel görüntüsüne dönüşür." | Open Subtitles | إن تم نقعها بالشكل الملائم، تسمح جرعة بوليجوس لمن يشربها بأن يحول نفسه مؤقتا إلى شكل شخص أخر |
Gördüğün gibi, şu an için geçici bir süreliğine suyu bu tarlalardan alıp, insanların kolayca ulaşabileceği, kasaba merkezine aktarıyoruz. | Open Subtitles | كما ترين، نحن نحول الماء من هذه الحقول مؤقتا... ونوجهه مباشرة نحو قلب المدينة... حيث يستطيعون أن يحصلوا عليه بسهوله. |
Onun böyle, bu şekilde geçici bir iş için izin vereceğini sanmıyorum. | Open Subtitles | لا أظن أنها ستوافق على إعادتك مؤقتا للعمل |
Adamı yanık ünitesine götürene kadar geçici bir önlem, | Open Subtitles | أي إجراء مؤقت فقط حتى نحن يُمْكِنُ أَنْ نَحْصلَ عليه إلى وحدة حرقِ |
Bu, sitemizin uygun olarak çalıştığını göstermek için uyguladığımız geçici bir çözüm. | Open Subtitles | هذا إجراء مؤقت فقط لتدعيم شرعية الموقع الإلكتروني |
- Don, bu geçici bir durum. | Open Subtitles | دون إنه وضع مؤقّت |
Öldürülemeyen psikopatlarla ilgili güncel güvenlik durumu sebebiyle yönetimin aldığı geçici bir karar. | Open Subtitles | تغيير مؤقت معدٌ من قبل الإدارة بسبب الوضع الأمني الراهن الذي ينطوي على مرضى نفسيين لايموتون |
- Sihirli yapılan bir başka geçici bir iş? | Open Subtitles | أؤكد على هذا وظيفة مؤقتة أخرى يتخللها السحر ؟ |
Bu yalnızca geçici bir süre içindi. | Open Subtitles | .كان المقصود بالأمر أن يكون مؤقتاً |
Alınmadım ki. Bu geçici bir durum. Sadece uygulama işim patlama yapana kadar. | Open Subtitles | لا إهانة على الإطلاق، هذا مؤقت فحسب حتى يزدهر عملي في مجال التطبيقات. |
Duyusal veriler başlangıçta, kısa süreli hafıza olarak geçici bir şekilde nöronlara kopyalanır ve kaydedilir. | TED | المعطيات الحسّية تدوّن بدء وتسجّل مؤقتًا في العصبونات كذكريات قصيرة الأمد. |
Gerçek Jinx'i buluncaya kadar geçici bir çözümdü. | Open Subtitles | كان حلاّ مؤقّتاً حتّى أعثر على جينكس الحقيقى |
Bu trajedinin sonucunda, kasaba geçici bir belediye başkanı seçti. | Open Subtitles | وعقب هذه المأساة اختارت البلدة عمدةً مؤقّتًا |
- Sana karşı geçici bir uzaklaştırma kararı çıkarttırmıştı, değil mi? | Open Subtitles | ولم تكن تتحدث معك لفترة مؤقتة ل هذا صحيح ايضاً؟ اجل |
Şey bu yaptığın serum geçici bir durdurma için mi yoksa güçlerini temelli mi alacak? | Open Subtitles | إذن هذا المصل الذي تصنعينه هل هو علاج مؤقت -أم سيمحو قدرته للأبد؟ |
Annenle geçici bir ilişkiden daha fazlasını yaşamış olabileceğini düşünüyoruz. | Open Subtitles | نعتقد أنّه قد يكون لديه أكثر من مُجرّد علاقة عابرة مع أمّكِ، يُمكن أن يكون أيّ شخص، |