"geçiriyordu" - Translation from Turkish to Arabic

    • يقضي
        
    • أمضى
        
    • تقضى
        
    • يقضى
        
    • كانت تقضي
        
    • أمضت
        
    • وكان يعاني من
        
    • كان يحظى
        
    Okuldan nefret ettiği için tüm vaktini spor yaparak geçiriyordu. Open Subtitles كان يكره المدرسة لذا كان يقضي جُل وقته في ممارسه الرياضة
    Hem zaten bütün vaktini o zengin doktorla geçiriyordu. Open Subtitles أعني، بجانب أنه كان يقضي أغلب وقته مع ذلك الطبيب الغني
    Ayrıca o kızla çok vakit geçiriyordu. Open Subtitles وكان يقضي وقتاً طويلاً برفقة تلك الفتاة.
    Fergus zamanını Prens'e gelen ve Prens'in yolladığı mektupları Murtagh'ın yardımıyla çalmakla geçiriyordu. Open Subtitles فيرغوس أمضى وقته بمساعدة مورتاه يسرق رسائل من الأمير ويرجعم
    Atlanta'ya gitti, sonra eve gelmedi, çünkü çok iyi vakit geçiriyordu. Open Subtitles لقد ذهبت لزيارة إبنة عمها فى أتلانتا و لم تعد للبيت لأنها كانت تقضى وقتاً رائعاً
    Evet, bildiğiniz gibi Robert, geceyi Singapur'da geçiriyordu. Open Subtitles حسنا, كما تعلم, ان روبرت كان يقضى لياليه فى سنغافورة
    Los Angeles'ta acil servislere gidip gelmektense ailesiyle ve iş yerinde daha fazla zaman geçiriyordu. TED لقد كانت تقضي معظم وقتها في العمل ومع عائلتها وتقضي وقتًا أقل متنقلة ذهابًا وإيابًا بين غرف الطوارئ ولوس أنجلوس
    Yani sabahtan akşama kadar onu bekleyerek geçiriyordu. Open Subtitles ويأتي لمعرضعها متى ما أراد لقد أمضت أيامها ولياليها في انتظاره
    Hayır. Çok yoğundu. İşinde çok vakit geçiriyordu. Open Subtitles كلا، كان مشغولا جدّاً، كان يقضي ساعات كثيرة في عمله.
    Hatta biriyle daha çok zaman geçiriyordu. Open Subtitles وكان هنالك زائرٌ محددٌ يقضي وقتاً أطول معه
    İş yerinde, her zamanki suç ortağım o yazı, büyükannesi ve büyükbabasıyla geçiriyordu. Open Subtitles في العمل، شريكي المعتاد في الجريمة كان يقضي الصيف مع جده وجدته
    Koruma görevlimiz Sterling bütün vaktini bir içeri bir dışarı giderek kütüphanedeki ve parktaki herkesi kontrol ederek geçiriyordu çünkü zaman zaman birinin aşırı dozdan şoka girip ölme ihtimali yaklaşıyordu. TED سترلينغ، حارسنا، سوف كان يقضي وقته في المشي داخل وخارج المبنى وفي جميع أنحاء الحديقة، للتأكد باستمرار من أن الجميع آمن، لأنه في بعض الأحيان، خوفنا من وجود شخص ما بجرعة زائدة والموت أصبح أكبر.
    Bak, Paul sadece iki saatini benimle geçiriyordu. Open Subtitles انظر, كان لا يقضي اكثر من ساعتين معي
    Ve o bütün gecelerini hukuk fakültesinin kütüphanesinde geçiriyordu. Open Subtitles كان يقضي كل ليلة في مكتبة الجامعة يدرس
    Jamie ve Murtagh zamanlarını Jakobit İsyanı'na ait yapbozunun parçalarını bir araya getirmekle ve davayı gerçekten finanse etmeye istekli bir İngiliz komplosunun varlığını ya da umutsuz bir prensin babasının tahtına kavuşmak için yaptığı bir üçkağıt olup olmadığını keşfetmeye çalışmakla geçiriyordu. Open Subtitles أمضى جايمي ومورتاه وقتهما في محاولة حل لغز التمرد اليعقوبي وأكتشاف ما إذا كانت هناك حقاً مؤامرة إنجليزية
    Fergus zamanını Prens'e gelen ve Prens'in yolladığı mektupları Murtagh'ın yardımıyla çalmakla geçiriyordu. Open Subtitles فيرغوس أمضى وقته بمساعدة مورتاه يسرق رسائل من الأمير ويرجعم
    Bütün vaktini makinelerle konuşarak geçiriyordu. Open Subtitles لذلك فهى تقضى وقتها فى التحدث عن الآلات .
    Zamanının çoğunu tavan arasında bir şeyleri sıralayarak geçiriyordu. Open Subtitles لقد إعتادت أن تقضى معظم وقتها فى السقفيه تفرز الأشياء... ـ
    Andy'ye gelince molayı yüzünde garip bir tebessümle gölgede geçiriyordu bizlerin onun birasını içtiğimizi seyrederek. Open Subtitles أما أندى فكان يقضى الأستراحة جالسا فى الظل
    Danny hafta sonlarını Jake ile geçiriyordu. Open Subtitles داني) كان يقضى مع (جيك) عطلة نهاية الاسبوع)
    Dallas da Sevgililer gününü karanlıkta saklanarak geçiriyordu. Open Subtitles دالاس كانت تقضي يوم عيد حُبها مختبئة في الظلام
    Onunla çok zaman geçiriyordu çünkü lisede gönüllü çalışıyordu. Open Subtitles وقد أمضت الكثير من الوقت معه لأنها كانت قد تطوعت في المدرسة الثانوية
    Klasik migren atağı geçiriyordu. Open Subtitles وكان يعاني من صداع نصفيّ إعتيادي
    Herkes iyi vakit geçiriyordu ama benim yapmam gereken bir iş vardı. Open Subtitles الجميع كان يحظى بوقت رائع، لكن لدي عمل اقوم به.

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more