Bence Sessiz Oda'da biraz zaman geçirmesi gerek, Oliver. | Open Subtitles | أعتقد بأنه بحاجة لقضاء بعض الوقت في غرفة الهدوء، أوليفر |
Gloria'nın babasının eski bir arkadaşı onu yazı geçirmesi için davet etmişti. | Open Subtitles | و دعاها صديق قديم لوالدها لقضاء الصيف معه |
Sadece onun ve diğer herkesin Noel'i evde geçirmesi için konuşmak istiyorum. | Open Subtitles | انا فقط اريد التحدث ويمكننا ان ندعة يذهب هو والجميع لقضاء راس السنة |
Harcamalar benden. Burası Paris. Birilerinin iyi zaman geçirmesi gerek. | Open Subtitles | حسابك عندى, هذه باريس, لابد ان يقضى المرء وقتا سعيدا |
Bir kaya kartalının gün ışığında her saati bir yerlerde yiyecek bulmak için bu yamaçları tarayarak geçirmesi gerek. | Open Subtitles | والنسر الذهبي يضطر أن يقضى كل ساعات النهار يستكشف المنحدرات من اجل شيءما ، في مكان ما، لتناول الطعام. |
Bir komünistin boş zamanını geçirmesi için... tuhaf bir yer değil mi? | Open Subtitles | ألا ترون أن ذلك مكان غريب لشخص شيوعي يقضى فيه وقت فراغه ؟ |
"ABD için en hayırlısı, kalan günlerini hapiste geçirmesi değil" diyemezsin. | Open Subtitles | لا يمكنك القول أنّه لأجل المصلحة العليا للولايات المتّحدة يجب أن يقضي ما تبقى من أيّامه في زنزانة سجن |
- Öğrencilerin ve profesörlerin birlikte eğlenceli zaman geçirmesi içindir. | Open Subtitles | ما يعطي المتخرجين والأساتذة الفرصة لقضاء بعض الوقت الصعب والمميز معاً |
Diğer ödemelerse müşterisiyle daha fazla vakit geçirmesi ve sohbete teşvik etmek için yapılmış zorunlu ödemelerdi. | Open Subtitles | و الإضافيه هي خيار يدفعه العميل ليشجع الشاب لقضاء وقت أطول بالحديث معه |
İkinizin biraz ayrı zaman geçirmesi lazım. | Open Subtitles | أتعلمون، انتم الإثنان بحاجة لقضاء بعض الوقت منفصلين. |
Yıllardır ailesinden uzakta, onlarla vakit geçirmesi gerek. | Open Subtitles | لقد كان بعيدًا عن عائلته لسنين إنه بحاجة لقضاء بعض الوقت معهم |
Aslında Rainer'ın kızı annesiyle olduğu için Şükran Günü'nü bizimle geçirmesi için onu davet ettim. | Open Subtitles | اوه، في الواقع، ابنة راينر مع أمها، لذلك دعوته لقضاء عيد الشكر معنا |
Fakat derslerini daha çok laboratuvarda geçirmesi, ve hocalarına göstermesi gereken saygıyı ihmal etmesi, onun müstakbel kariyer yolculuğunu raydan çıkarmıştı. | TED | ولكن بتخطي الصفوف لقضاء المزيد من الوقت في المختبر وإهماله لإظهار الاحترام المناسب لأساتذته خرج عن مساره الوظيفي المقصود. |
Biliyor musun hayatım, belki Noel arifesini bizimle geçirmesi için Faith'i çağırmamız iyi olur. | Open Subtitles | أوه ، أتعرفين حبيبتى ، كنت أفكر ربما يجب أن ندعو " فيث " لقضاء عشية الميلاد معنا |
Doğru olmayan, iki insanın Noel'i yalnız geçirmesi olurdu. | Open Subtitles | هل هو صواب ان يقضى شخصان الكريسماس لوحدهم |
Onu geceyi geçirmesi için Kevinlara yolladım. | Open Subtitles | اخذته الى (كيفن) لكى يقضى الليلة. |
Braden'ın seninle en az bir yaz geçirmesi şart böylece bir babası olduğunu söyleyebilir, uyuz, Higgins! | Open Subtitles | يجب أن يقضي "برادين" صيف واحد ع الأقل معك ليستطيع بعد ذلك أن يقول ان لديه أب فاشل |