Çok sadıksın, ama belki de gerçeklerle yüzleşmek daha iyi olur. | Open Subtitles | هذا شعور وفى منكى . لكن من الأفضل أن نواجه الحقائق |
Gösteri dünyası, basit ve bazen de acımasız gerçeklerle süslenerek yaşayan insanlar. | Open Subtitles | رجال العروض الذين يعيشون على التأنق السهل و على الحقائق الوحشية احياناً |
Tek yapman gereken, elimizdeki gerçeklerle hepsini bir araya getirmek. | Open Subtitles | عليكِ فحسب جمعها معاً مع الحقائق التي في مُتناول يديك. |
Hepimiz omuz omuza olmak zorundayız Amerika... silahlarla değil.. gerçeklerle.. | Open Subtitles | يجب علينا أن نسلح أنفسنا أمريكا ليس بالبنادق ولكن بالحقيقة |
...bazı ana gerçeklerle bunu yıkabiliriz. | TED | لكننا نبسط هذه الأرقام إلى حقائق أساسية |
Bu, özgün bir şekilde anlatılan, ardında şaşırtıcı gerçeklerle dolu Tanrı Zeus efsanesidir. | Open Subtitles | هذه هي أسطورة زيوس كما تحكى من مصادرها الأصلية و الحقائق المدهشة حولها |
Bu bize daha önce konuştuğumuz gerçeklerle ilgili birşeyi gösteriyor. | TED | و لكنه يوضح لنا أيضاً أحد هذه الحقائق التي تحدثنا فيها سابقاً |
İnsan yaşlandıkça saygınlık kisvesi ve rahatsız edici gerçeklerle yüzleşir. | TED | مع التقدم في السن يأتي الإحترام ومجموعة من الحقائق غير المريحه |
Dünyaya bakışımızı gerçeklerle desteklemeliyiz. | TED | وعلينا أن نبني نظرتنا للعالم على أساس الحقائق |
Lafı dolandırmadan, gerçeklerle yüzleşmenin zamanıydı, aksi takdirde bir daha asla aynada kendime bakamayacaktım. | Open Subtitles | فقررت بأن أواجه الحقائق و أكف عن الهروب و الا لن أنظر الى وجهي في المرأة مرة أخرى |
gerçeklerle yüzleş, Tony. Doktorların ne söylediğini biliyorsun. | Open Subtitles | واجه الحقائق , يا تونى . أنت تعرف ما يقوله الأطباء |
Hepimiz ne yapacağımızı biliyoruz o yüzden gerçeklerle yüzleşelim. | Open Subtitles | نحن جميعا نعرف ما سنفعله لذا لنواجه الحقائق اللعينة |
Ben gerçeklerle uğraşıyorum, tavsiyelerle değil. Ama yine de sağol. | Open Subtitles | أنا أسير وراء الحقائق لا الاقتراحات لكن شكراً لك |
gerçeklerle yüzleşme zamanı geldi. | Open Subtitles | يحتمل أن هذا هو الوقت المناسب لمواجهة الحقائق |
Evet , büyüyüp gerçeklerle yüzleşme zamanın geldi değil mi ? | Open Subtitles | حسنا, إنه وقت النضوج و مواجهة الحقائق, أليس كذلك ؟ |
Ben ellerimi kirletirken gidip gerçeklerle yüzleş. | Open Subtitles | أذهب و تحقق من بعض الحقائق بينما أوسخ يداى |
gerçeklerle bir sorunum yok tabii bu gerçekleri jüri anlayabildiği sürece. | Open Subtitles | ليس لدي مشكلة مع الحقائق طالما ان هيئة المحلفين قادرة على فهمها |
gerçeklerle ne kadar kısa zamanda yüzleşirsen, o kadar kısa zamanda bundan kurtuluruz. | Open Subtitles | كلما تقبلت الحقائق بشكل أسرع كلما سارت الأمور بشكل أسهل |
Bizim zamanımızda beyzbol sihirli kozmik gerçeklerle dolu bir din olabilir aynı zamanda temel ontolojik bir sır da olabilir. | Open Subtitles | قد يكون البايسبول مليئا بالحقيقة الساحرة فى النواحى الأساسية العديدة من حياتنا |
İş arkadaşlarımız sesini duyuruyor, endüstriler iş yeri kültürünü yeniden gözden geçiriyor ve aileler ve arkadaşlar saklı tutulmuş gerçeklerle ilgili zor konuşmalar gerçekleştiriyorlar. | TED | زملاؤنا يتحدثون ويُفصحون وعدة صناعات تعيد النظر بثقافة مكان العمل، وعائلات وأصدقاء يخوضون نقاشات صعبة. عن حقائق راسخة. |
Hevesini takdir ediyorum, ama gerçeklerle desteklenmeyen fikirler geliştiriyorsun. | Open Subtitles | أقدّر حماسك، لكنّك تريد أخذ القفزات الذي لم يدعم بالحقائق. |
Bay Başkan gerçeklerle yüzleşmediğimiz için Pearl Harbor'da gafil avlandık. | Open Subtitles | سيدي الرئيس ما حدث في بيرل هاربور فاجأنا لأننا لم نستند للحقائق |
Fakat, tabii ki, bazılarımız geride kalıp gerçeklerle uğraşmak zorunda. | Open Subtitles | ولكن بالطبع، هناك البعض منا عليه أن يبقى بالخلف ليتعامل مع الواقع |
gerçeklerle 35 yıl didiştim doktor. | Open Subtitles | حسناً , أنا أواجه الحقيقة منذ 35 عاماً , أيها الطبيب |