| Bizi artırılmış gerçekliğin içine daldıran teknoloji geçmiş dünyaları canlandırıyor. | TED | التكنولوجيا التي تغمرنا في الواقع المعزز يجلب الحياة لعوالم الماضي. |
| Çoğumuz, gerçekliğin ne olduğu hakkında aynı genel inanışı paylaşırız. | Open Subtitles | مُعظمنا نتشارك نفس الأفكار العامة في النظر الى ماهيّة الواقع |
| gerçekliğin sosyal yapılanması. Bana bunun ne olduğunu kim söyleyebilir? | Open Subtitles | البناء الإجتماعي للواقع من يستطيع أن يخبرني بما هو ؟ |
| Ben bunu gerçekliğin farklı parçalarını alıp, başka bir gerçeklik yaratmak için bir araya getirdiğimiz bir yap-boz olarak görüyorum. | TED | أراها فقط كلغز للواقع حيث يمكن أن تجمع قطعا مختلفة من الواقع معا لتخلق واقعا بديلا |
| Ağrı duyusu tüm vücudunu aynı anda kaplayacak ta ki, ızdırap bir kelime ya da kavram olmanın ötesine geçip tüm gerçekliğin olasıya kadar. | Open Subtitles | كل مستشعر للألم في جسدك يلتهب في نفس الوقت حتى يكون العذاب ليس مجرد مصطلح أو مفهوم سيكون واقعك |
| Bu iyi geliyor, ama içten içe tüm gerçekliğin bu olmadığını bildiğinize bahse girerim ve nedeni size söyleyeceğim. | TED | كل ذلك يبدو جيدا، ولكن أراهن أنكم تعرفون في داخلكم انها ليست الحقيقة بكاملها و انا سأخبركم لماذا |
| Bu senin ideal gerçekliğin. Bunun bir parçası bile değilim. | Open Subtitles | انها حقيقتك الواقعية وأنا لست حتى جزءا منه |
| Eğer gerçekliğinizi düzenleyen simgesel kurmacayı atarsanız, gerçekliğin kendisini kaybedersiniz. | Open Subtitles | لو حذفت من واقعنا الخيالات الرمزية التي تنظمه ستفقد الواقع نفسه |
| Profesör'ün söyledikleri, 1968 den bugüne ortadaki mevcut gerçekliğin doğru bir tasviridir bence. | Open Subtitles | اعتقد انها وصف دقيق من الواقع الذي نشأ من عام 1968 وحتى اليوم |
| Bir kapıyı aralıyor, tamam ama farkına varmadığın şey şu, gerçekliğin kapısını aralıyor. | Open Subtitles | إنّها تفتح باباً بالفعل، ولكن ما لا تفهمه أنّها تفتح باباً إلى الواقع |
| gerçekliğin bozl-ulma alanı dediğin şey, ve kesinlikle eminim bu tabiri uyduran sensin, | Open Subtitles | ماتطلقين عليه مجال تمويه الواقع وإنني على ثقة تامة أنكِ من إبتكر المقولة |
| gerçekliğin o olduğunu sanıyorlar, ama aslında gerçek gerçeklik bu. | Open Subtitles | يظنون بأن ذلك هو الواقع ولكن هذا هو الواقع الحقيقي |
| gerçekliğin bozulma alanı dediğin şey, ve kesinlikle eminim bu tabiri uyduran sensin, | Open Subtitles | ماتطلقين عليه مجال تمويه الواقع وإنني على ثقة تامة أنكِ من إبتكر المقولة |
| ''Tamam mı? Bu olabilir.gerçekliğin içindeki mizah bu. | TED | ذلك ممكن أن يحدث. وهو طريف بالنسبة للواقع. |
| Ve bence şu an için sadece sanal gerçekliğin gerçek gücünün yüzeyini kazımaya başladık. | TED | وبهذا نكون قد بدأنا باكتشاف القوة الحقيقية للواقع الافتراضي. |
| Bence bu sanal gerçekliğin nasıl dünyayı değiştirecek potansiyele sahip olduğunu gösteriyor. | TED | وهذا ما أراه من إمكانية للواقع الافتراضي لتغيير العالم. |
| Şairin, "gerçekliğin etkileşimli doğası" adını verdiğim o şeye birçok yönden baktığını söyleyebilirsiniz. | TED | ويمكنكم القول بأن الشاعر، في طرقٍ عدة، ينظرُ فيما أسميه "الطبيعة التخاطبية للواقع". |
| - Ruhlar dünyasında, duyguların senin gerçekliğin haline gelir, özellikle de avatar için çünkü sen iki dünya arasındaki köprüsün. | Open Subtitles | , في عالم الأرواح , عواطفك ِ تصبح واقعك خصوصا بكونك ِ الأفتار |
| Abed, gerçekliğin ne zaman bizim de eğlenmemiz ... | Open Subtitles | (هل سيصدر واقعك يا (عابد على أقراص البلوراي |
| Çocukluğumdan beri sanattaki gerçekliğin ve güzelliğin yansımalarını ve bilimdeki gerçekliği ve güzelliği gözlemliyorum. | TED | لقد كنت أراقب، منذ نشأتي، تعابير الحقيقة والجمال في الفنون والحقيقة والجمال في العلوم. |
| Evet, gerçekliğin canı cehenneme. Sadece daha çok içerim. | Open Subtitles | نعم اللعنة على الواقعية أنا أشرب كثيراً |
| O zaman geçit açtığımda gerçekliğin dokusunu zayıflatan dalgalanmalara sebep oldum. | Open Subtitles | فتحت بوابة سبّبت تموّجات أضعفت بنية واقعنا. |
| Çoktan erişilmez bir hale gelmiş gerçekliğin yoğunlaştırılmış ve taşınabilir bir formu olarak değil. | Open Subtitles | ليست أشكالاً متحركة و مُدمجة لواقع يصعب الوصول إليه |