| O bizim tek konserimizdi ve sen ölü bir geyik gibi üzerimize düştün. | Open Subtitles | كان ذلك لدينا عرض فقط، وكنت مثل الغزلان انخفض بالرصاص يوم لنا. |
| Gözüme geyik gibi görünmeye başladın, Harry. | Open Subtitles | . لقد بدات تكون قلق ياهاري مثل الغزلان |
| Tuttle avcılar tarafından yakalanmış bir geyik gibi duruyor. | Open Subtitles | تاتل ، يبدو مثل غزال مشتعل في الأضواء العلوية |
| Yeni doğmuş bir geyik gibi titreyerek çıkıyorsan, işin bitmiştir. | Open Subtitles | عندما تغادر الحمام وانت تهتز مثل غزال حديث الولادة عندها تكون انتهيت |
| Aslında öyleydi. Bir geyik gibi kaçmadan önce ambulans gelene kadar yanımdaydı. | Open Subtitles | كان مهذباً في الحقيقة ، فقد انتظر معي حتى جاءت سيارة الإسعاف ، ثم هرب كالغزال |
| Ne yapıyor bu adam? Far görmüş geyik gibi donup kaldı. | Open Subtitles | إنه متجمد من الخوف كالغزال أمام المصابيح الامامية |
| Arkadan nasıl göründüğünü unuttum, hoppa genç bir geyik gibi. | Open Subtitles | لكنت أنسى كيف تبدو من الخلف مرحة كغزال صغير. |
| Ah, insanlık! Ne şişkin, geyik gibi! | Open Subtitles | أوه، يا للإنسانية إنه منتفخ جدا مثل الأيل |
| Kızartılmış hamur tatlısı hangi ülkede olursan ol aynıdır. Biraz aşırıya kaçıp seni geyik gibi avladığım için kusura bakma. | Open Subtitles | العجين المقلي هو العجين المقلي لا يهم في أي بلد أنت أسف , لقد تخطيت الجدود و أصتدك مثل الغزال |
| ... Merak ediyorsun, arıyorsun bir geyik gibi rüzgarı kovalıyorsun. | Open Subtitles | تتساءلين, تفتشين تستنشقين الهواء كالغزالة |
| Yol kenarındaki ölü, şişmiş geyik gibi görünüyorum | Open Subtitles | أنا أبدو مثل غزال متوفي منتفخ على الطريق السريع |
| Yoo, yaşayan tatlı bir geyik gibi görünüyorsun | Open Subtitles | كلا ، أنت ، تبدين مثل غزال جميل لا يزال على قيد الحياة |
| İki bacaklı! Sıçrayabilen ya da... ya da geyik gibi atlayabilen bir hayvan. | Open Subtitles | حيوان بساقين ربما كان يقفز كالغزال |
| Far görmüş geyik gibi donup kaldı. | Open Subtitles | إنه مجمد كالغزال العابرة للطريق |
| Ama Bayan Lydia, eminim ki, onu evin etrafında geyik gibi zıplatırdı. | Open Subtitles | ولكن الآنسة (ليديا), أنا متأكد, ستدعه يرفرف طرباً حول المنزل كالغزال |
| Jimmy, kız arkadaşının füzelerine gözü takılan geyik gibi donakaldın. | Open Subtitles | يا (جيمي)، تبدو أنك هلعت للغاية كغزال إكتشف خيانة حبيبته |
| Tıpkı uçan bir geyik gibi. | Open Subtitles | كغزال محلق" "... |
| Bir parça et çıkar. Tıpkı geyik gibi. | Open Subtitles | سنأخذ فقط قطعت لحمة صغيرة مثل الأيل |
| geyik gibi mi? | Open Subtitles | - مثل الغزال الضخم ؟ |
| Siz daha gözünüzü kırpmadan tıpkı bir geyik gibi içinizi açacak. | Open Subtitles | و سوف يخرج احشائكم كالغزالة قبل ان ترمش عيونكم |