"gitmek için" - Translation from Turkish to Arabic

    • للذهاب
        
    • للوصول
        
    • للرحيل
        
    • للعودة
        
    • للمغادرة
        
    • على الذهاب
        
    • لأذهب
        
    • للخروج من
        
    • لنصل
        
    • لدخول
        
    • لتذهب
        
    • لمغادرة
        
    • ليذهب
        
    • حتى أذهب
        
    • حتى تذهب
        
    Fakat olduğum yerden olmak istediğim yere gitmek için, bir şeye ihtiyacım vardı. TED ولكن للذهاب من حيث كنت الى حيث اردت ان اكون كنت احتاج شيئا
    Oldukça eminim. gitmek için zaten iyi bir sebep var. Open Subtitles نعم أنا متأكد هناك سبب جيد للذهاب على أية حال
    Ve her sene insanlar, zehirli ökseotunun altında mikroplu insanları öpecekleri partiye gitmek için karlı havada araba sürer. Open Subtitles وفي كل سنة , يقود أناس في العواصف للوصول إلى أماكن بعيدة حيث يقبّلون غرباء مصابين بجرثومة الهدال السام
    - gitmek için hazır değilim. - Sabah size rapor verecektim, şef! Open Subtitles ـ أنا لست مستعدا للرحيل بعد ـ كنت سأخبرك بهذا أيها القائد
    Bunu duyduğuma sevindim. Bayan Threadgoode eve gitmek için sabırsızlanıyor. Open Subtitles انا سعيدة لسماع هذا, مدام ثريدغود كانت تتشوق للعودة للمنزل
    Ama görüyorum ki hepiniz gitmek için hazırlanmışsınız... sizin yolunuzdan çekileyim. Open Subtitles لكن، استطيع ان اراكم جميعاً تستعدون للمغادرة سوف اخرج من شعرك
    Askerlerin morali çok yüksek, efendim. gitmek için çok hevesliler. Open Subtitles سيدى , إن الرجال فى حالة نفسية جيدة متلهفون للذهاب
    Üniversiteye gitmek için kendi boyutumdan kaçtım. Onlar da peşime adam taktılar. Open Subtitles لقد تركت بعدى للذهاب للكلية و هم أرسلوا هؤلاء الرجال فى إثرى
    Sevillia'ya gitmek için sabırsızlanıyorum. Bahse girerim sen de seveceksin. Open Subtitles أتشوق للذهاب إلى سافيليا ، ستحبينها و ستحبين أصدقائي أيضاً
    Lafımı kesme, sana anlatıp DigiPres'e gitmek için 30 saniyem var. Open Subtitles لا تقاطعني لدي 30 ثانية لأنهي القصة قبل أن أضطر للذهاب
    Artık seninle operaya gitmek için bir sürü vakti var. Open Subtitles الآن سيكون لديها متسع من الوقت للذهاب إلى الأوبرا معك.
    Okula gitmek için hazırlanıyorum ve bu sabah mısır gevreği yedim. Open Subtitles صباح الخير،أنا أستعد للذهاب للمدرسة هذا الصباح وأكلت للتو حبوب الإفطار
    bazen garaj kapısının yanına gitmek için sokak aralarını kullanırlar. Open Subtitles يقوم الموظفون أحياناً بقطع الزقاق للوصول إلى موقف السيّارات المُجاور.
    Sadece getireceğim şey için paraya ve gitmek için arabaya ihtiyacım var. Open Subtitles لكني بحاجة لسيارة للوصول إلى الحفلة وبعض المال لشراء الشيء الذي سأحضره
    Bana sadece bir dakika ver ve bende gitmek için hazır olayım. Open Subtitles لتمهليني بعض الوقت وسأكون مُستعدّاً للرحيل.
    Eve gitmek için bir nedenin yoksa yapacak bir şey bulman gerekiyor. Open Subtitles الشخص يتعلّم بعض الأشياء عندما لا يكون لديه سبب للعودة إلى المنزل
    Aslına bakarsan ben de gitmek için zorlandım, bilirsin, ailem. Open Subtitles أنا أيضا مجبرة على الذهاب في الحقيقة، من طرف العائلة
    Şunu anla! Giyinmiş şekilde bir yerlere gitmek için bekliyorum Open Subtitles خذي هذا.فقط انظري إليّ مرتدية ملابسي لأذهب إلي مكان ما
    gitmek için sabırsızlanıyorum. Burada tuzağa düşmüş gibiyim. Open Subtitles أنا متلهفة للخروج من هنا، هذا المكان مريع
    Kulübe gitmek için 10 dakika 50 saniyemiz kaldı. Open Subtitles لدينا 10 دقائق و 50 ثانية لنصل إلى النادى
    En azından benimle yetişkin filmlerine gitmek için çıkmıyor. Open Subtitles على الأقل هي ليست تخرج معي لدخول الأفلام لمن فوق سن الثامنة عشر
    Samcheongdong gitmek için hangi durakta ineceğini ve kaç numaralı otobüse bineceğini biliyormusun? Open Subtitles اتعلم اين تنزل من الميتروا لتذهب الي سامشوندونغ واي رقم حافلة تركبة ؟
    Ve günün sonunda hastaneyi terketmek için hazırlandım arabamı alarak eve gitmek için otoparka yürüdüm bu benim genelde yapmadığım bir şeydi. TED في نهاية الدوام, استعديت لمغادرة المستشفى وذهبت الى موقف السيارات لاخذ سيارتي والذهاب الى المنزل عندما قمت بفعل شيء لا افعله عادةً.
    Sadece biriniz uzaya gitmek için seçileceksiniz. Open Subtitles طبعاً ، واحد منكم فقط سيتم إختياره ليذهب للفضاء
    Liseye gitmek için sabırsızlanıyorum. Open Subtitles لا أطيق انتظار حتى أذهب للثانوية
    Bu seni tabloları sakladığın yere gitmek için güvende hissettirdi. Open Subtitles جعلك تشعر بأنك أمنّ كفاية حتى تذهب حيثما تخفي اللوحات.

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more