"hüzün" - Translation from Turkish to Arabic

    • الحزن
        
    • حزن
        
    • والحزن
        
    • بحزن
        
    • تعيسا
        
    • بالحزن
        
    • التعاسة
        
    • والحسرة
        
    • وحزن
        
    Ancak gözlerindeki hüzün tüm gördüğüm fotoğraf bundan başkası değildi. Open Subtitles و لكن الحزن في عينيه انها صورة كل ما رأيته
    Sunbae'nin gözlerinde neden her zaman saklı bir hüzün var biliyorum artık. Open Subtitles ولسبب ما، ارى الحزن في عينيه، ولكن هناك اوقات كان يبتسم فيها،
    Ama bazen iki insanın kaynaşması için hüzün ve yalnızlık yeterlidir. Open Subtitles لكن في بعض الأحيان الحزن والوحدة هو كل ما يتطلبه الأمر
    Bu dünya korku, öfke ve hüzün gibi duyguları bir ayara getirse de kanser tedavisi için çok güzel haberlerim var sizlere. TED فيما هذه الكلمة تستحضر مشاعر حزن وغضب وخوف، لدي لكم أخبارًا سارّة من آخر ما توصلت له أبحاث السرطان.
    Ve çiçeği almadıklarında hüzün ve özlem dolu bir jest yaptım benden uzaklaşırlarken. TED ولو لم يأخذوا الزهرة، ابدي بادرة من الحزن والشوق كلما ساروا بعيداً.
    Hayatında bir hüzün olduğunu düşünmeden edemiyorum. Open Subtitles إنني لا أستطيع التغلب على الشعور بنوع من الحزن حيال هذه الحياة
    Simran'ın gözlerinde neden böylesine bir hüzün var. Open Subtitles أنا لا أعرف لماذا أرى هذا الحزن في عيون سمران.
    Simran'ın gözlerinde neden böylesine bir hüzün var. Open Subtitles أنا لا أعرف لماذا أرى هذا الحزن في عيون سمران.
    uzaktan bakarsan mutlulukla dolu olduğunu görürsün... ama yaklaşırsan bir o kadar hüzün bulursun. Open Subtitles اذا نظرت نظره من بعيد ستجدها مملؤه سعاده لكن عن قرب ستجد الكثير من الحزن
    hüzün, mutluluğun baş aşağı dönmüş halidir. Tamamen bir gösteri yani. Open Subtitles الحزن و السعادة وجهان لعملة واحدة،الكلّ مجرّد صناعة
    Hayvan hakları gösterisi "hüzün ve Zulüm Müzesi"ne gitmemiz. Open Subtitles احتججنا لحقوق الحيوان ، وزرنا متحف الحزن والقهر
    Bu nedensiz hüzün, kendi hakkımda bilmediğim şeyler olduğunu gösteriyor. Open Subtitles لقد سلبنى هذا الحزن عقلي حتى يشق علىَ أن أتعرف على نفسي
    Biliyorsun babaların hayatında böyle bir günde hüzün ve mutluluk birbirine karışır. Open Subtitles أتدركين أن مثل هذا اليوم في حياة الأب الحزن و البهجة
    Ve biraz pamuksu Ağustos bulutu hüzün yapraklarıyla karışık çilekli dondurma... Open Subtitles وبعض سحب أغسطس البيضاء... وبعض بتلات الحزن ممزوجة مع مثلجات الفراولة...
    Bu kitap, aileme hüzün ve keder getirdi. Open Subtitles هذا الكتاب لم يجلب سوى الحزن والتعاسة لأسرتي
    Kelimelerle anlatılmaz bir üzüntü ve hüzün vardı. Open Subtitles كان هناك حزن وكآبة فائقة الوصف رغم ذلك رسالة من الإلهام والأمل
    hüzün içinde ayrılmamak için bir hayalet oldum. Open Subtitles دعني لا أبقى في حزن , كان يجب أن اكون قويا
    Açık etmiyorsun, ama bence çok zekisin ve çok güzelsin, ama ön plana çıkarmıyorsun. Sende bir hüzün var ve bunu seviyorum, aşırıya kaçmadan. Open Subtitles حسناً , لا أظنك تحاولين جذب إنتباه الناس لميزتك ألا و هي الذكاء كما إنك جميلة بدون زهو و يحيط بك حزن يعجبني بدون إفراط
    Alzheimer ve demans hastalıklarında kesinlikle kızgınlık ve hüzün hissediyorsunuz; sürece dahil olan herkes için geçerli. TED ولكن الآن مع الإصابة بالزهايمر والعَتَه، فهناك شعور بقدر كبير بالإحباط والحزن لكل المشاركين.
    Bu insana bütün malını mülkünü toplayıp bir at arabasına koyup onu yavaşça ve hüzün içinde yanan köyünden uzaklaştırma isteği vermiyor mu? Open Subtitles ألا يجعلكَ تُريد أن تضـع كـل أمـتـعـتك في عربة خشبية وتسحبهم بحزن وبطء
    Aha, benim için yeterince kasvet ve hüzün yok diyorsun yani. Open Subtitles ليس بما فيه الكفايه لتكون حزينا او تعيسا
    Babamın yardım için, çiftlik işlerinde becereksiz ve hayatta kalan tek oğlu olan, benden yardım istemek zorunda olması, içimde bir hüzün yarattı. Open Subtitles معرفة أنّ أبيّ قد لجأ إليّ لطلب المساعدة ابنه الوحيد .. الابن الذي اعتاد على رؤيته في المزرعة .. قد أشعرني بالحزن ..
    Biraz düşük seviye hüzün zamanı. Open Subtitles الحق. حان الوقت لبعض التعاسة على مستوى منخفض.
    Altıda iki ve güneş ile hüzün. Open Subtitles اثنان من أصل ستّة والشمس والحسرة.
    Hiçbir şeyin kalıcı olmadığının farkında olmaktır, hayat devam ederken, hem bir çeşit hafif ve geçici bir hüzün hissettirirler ama bu hüzün aynı zamanda, tüm bu gerçekliğin geçiciliğine dair daha derin ve iz bırakan bir hüzündür. TED إنه الوعي المهم للوضع المؤقت، كلاهما نوع لطيف وحزن عابر كما الأشياء تعبر في الحياة، ولكن أيضًا حزن أعمق دائم برقة حول عدم ثبات الواقع.

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more