"hafif bir" - Translation from Turkish to Arabic

    • خفيف
        
    • خفيفة
        
    • طفيف
        
    • خفيفا
        
    • بسيطة في
        
    • الخفيف
        
    • مخففة
        
    • مهدئاً
        
    • طفيفة
        
    • بسيط في
        
    • سهل للسريّة
        
    hafif bir yemekten sonra odasına çıktı ve orada sırtından bıçaklandı. Open Subtitles القتيل صعد الى غرفته بعد عشاء خفيف حيث طـُـعن في ظهره
    Bir süre geçtikten sonra bunu çıkarıp hafif bir bina bloğu (inşaat) olarak kullanabiliriz. TED وبعد فترة قليلة من الزمن .. يمكنك ان تستخرجه .. ومن ثم استخدامه في صنع طابوق بناء خفيف الوزن ..
    Bu gezegeniz sudan oluşan bir iç atmosferi var. Bu onun iç atmosferi. Iki tane atmosferi var. Daha küçük, dıştaki bir atmosfer daha, daha hafif bir şey. TED هذا الكوكب لديه جو داخلي من الماء. انه جوّه الداخلي. لديه جوّان اثنان. جو أقل، خارجي غازي ، جو خفيف.
    Tekrardan, mavi kutunun anısını yeniden canlandırdık ve bu sırada hafif bir ayak şoku verildi ve hayvan birden dondu. TED من جديد، لقد نشطنا ذاكرة الصندوق الأزرق بينما تعرض الحيوان إلى بضع صعقات خفيفة للأقدام، و الآن يتجمد الحيوان فجأة.
    Burada da çocuklarla birlikte hafif bir bavulla evden çıkıyor. Open Subtitles وها هي مع الفتية هنا تخرج من المنزل بأمتعة خفيفة
    Ama keşfettiğimiz şeylerden biri de rüzgarın, güneş gibi gerçekte nispeten hafif bir enerji kaynağı olduğudur. TED لكن أحد الأشياء التي نكتشفها هي أن الرياح، مثل الطاقة الشمسية، هي في الواقع مصدر خفيف نسبياً للطاقة.
    İsterdim, ancak başımda hafif bir ağrı var, güneşten sanırım. Open Subtitles في الواقع أتمنى ، لكني أشعر بصداع خفيف بسبب الشمس ، على ما أعتقد
    Benzin için 3, 4 kere dururuz. hafif bir şeyler yeriz. Tıka basa yememiz işimize gelmez. Open Subtitles ثلا او اربع توقفات من اجل الجاز ونأكل بشكل خفيف من الافضل ان نبقي انفسنا جائعين قليلاً
    Ufukta taktik bir it dalaşı görüyorum, ardından da hafif bir akşam yemeği. Open Subtitles أتوقّع نزالاً جوياً خططياً يتبعه عشاء خفيف.
    hafif bir sis, uçsuz bucaksızmış gibi görünen ve stepler kadar çorak çamurlu toprakların üstünde yavaşça süzülür. Open Subtitles ضباب خفيف يتصاعد ببطء على الأرض الموحلة، الذي يمتد على امتداد ما تستطيع ان تبصر العين للسهوب الجرداء،
    hafif bir beyin sarsıntısı dışında, l'd Sen çok şanslı bir kadın olduğunu söylüyor. Open Subtitles عدا عن ارتجاج خفيف ، أقول أنك كنت امرأة محظوظة للغاية
    Bir tüy hafif olur, hafif bir esinti odanın diğer ucuna gitmesine sebep olabilir. Çok güçlü bir esinti olması gerekir... Open Subtitles ربما تحركت من مكانها عندما دخلنا لأنه كما تعلم نسيم خفيف ينقلها في الغرفة توني :
    Şu tavuk yumurtalarının altı ya da yedi tanesinden yapılmış hafif bir yemeğe hayır demem. Open Subtitles انا متأكد اني استطيع تناول وجبة خفيفة من ستة او سبع من البيض من تلك الدجاجة
    hafif bir şok. Sabaha eve dönebilir. Open Subtitles الصدمة خفيفة يُمْكِنُة أَنْ يَذْهبَ إلى البيت في الصباحِ.
    Neyse, hafif bir salata yağsız bir somon ve yanında bir bardak beyaz şarap. Open Subtitles اذاً .. سلطة خفيفة سلمون طري و كأس من النبيذ الأبيض
    Tamam ama hafif bir yemek! Salı sabahı hasta olmaya hiç niyetim yok. Open Subtitles حسنا، وجبة طعام خفيفة أنا لا أريد أن أكون صباح الثّلاثاء المريض
    Evet, iyiyiz. Pedallarda hafif bir titreme var, ama iyiyiz. Open Subtitles لا، نحن بخير حصل إهتزاز طفيف في الدواسات، لكننا بخير
    Epididimit ve orşiti eledim ama orada hafif bir ülser gördüm. Open Subtitles لقد حذفت التهاب مؤخرة القضيب و الخصى , لكنني رأيت تقرحا خفيفا بالأسفل
    Rwasundi'lerle birkaç saniye karşı karşıya gelmek çok gerçekçi halüsinasyonlara ve kafa derisinde hafif bir karıncalanmaya sebep olur. Open Subtitles كونكِ تعرضتي للراوساندي لعدة ثواني يمكن أن تسبب هلاوس حية ووخزة بسيطة في فروة الرأس
    Bir gramlık hafif bir baskıyı bile hissedebiliyor. TED إنه يشعر باللمس الخفيف لدرجة قوةِ بمقدار جرامِ واحد.
    Seppuku ile kıyaslandığında oldukça hafif bir ceza. Open Subtitles عقوبة مخففة جدا مقارنة مع انتحار الشرف
    - Sana hafif bir sakinleştirici verdim. Open Subtitles لقد أعطيتك مهدئاً
    hafif bir direnişler karşılaşmışlardı çünkü ilerledikleri bölge müttefikler için stratejik olarak daha az önemliydi. Open Subtitles واجهوا مقاومة طفيفة لأن المناطق التى وصلوها كانت أقل فى الأهمية الإستراتيجية للحلفاء
    hafif bir şuur değişikliği gibi. TED إنها في الغالب تغير بسيط في حالة الوعي.
    Grup, ders ve sınıfta bilgilendirme ile hafif bir gün geçirecek. Open Subtitles سيكون بعد ظهر يوم سهل للسريّة ستلقىعليهمالمحاضراتوسيتلقّونالدروس.

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more