"hakkını" - Translation from Turkish to Arabic

    • حق
        
    • أعترف
        
    • حقك
        
    • الفضل
        
    • أقر
        
    • حقها
        
    • الحق في
        
    • الحقّ
        
    • اعترف
        
    • أقرّ
        
    • الحقوق
        
    • حقوقك
        
    • حقوقه
        
    • حقّه
        
    • بحقه
        
    Resmî sebeplerden ötürü... teslim etme hakkını satın aldığınızı yazacağız. Open Subtitles من أجل الدقة القانونية سأذكر أنك حصلت على حق التسليم
    Burada yaşama hakkını kazandık ve sevdiğimiz sürece, insanoğlu üstün gelecek. Open Subtitles لقد حصلنا على حق الحياة هنا وطالما يوجد حب، ستنتصر الإنسانية
    Hey, Ray. hakkını vermeliyim ki. Bu akvaryum çok iyi bir seçim oldu. Open Subtitles هيي راي يجب علي أن أعترف لك هذا الحوض إنما هو ضربة معلم
    Zorunlu uzlaşma kuralı, Amerikan anayasasının size verdiği yedinci hakkı yani açık jüri hakkını elinizden alıyor. TED التحكيم الاجباري يسلب حقك في عملية التحكيم المفتوحة المذكورة في التعديل السابع.
    Yakıştırdığı iki şeyde de haklı, dolayısıyla hakkını veriyoruz. TED في الواقع، معه حق من الناحيتين، لذا اعطي الفضل لمن يستحقه
    Ne olduğunu kabul etmesem de olur. Ama fiziksel varlığının hakkını vermeliyim. Open Subtitles لا يجب أن أقبل ما أنت، لكنك تملك وجوداً مادياً، أقر لك بهذا
    O, sorularımızın cevaplarına sahip olabilecek, yaşayan bir biyoloji laboratuvarı. Bu cevaplar için biz de onun yaşama hakkını korumalıyız. TED إنها مختبر بيولوجي حي قد يحتوي على أجوبة على أسئلة قد نطرحها، لكن علينا التأكد من حماية حقها في العيش.
    Buraya gelip, olayı nasıl ele alacağımızı dikte etme hakkını nereden buluyorsun? Open Subtitles أي حق يجعلك تدخل إلى هنا وتملي علينا كيف نتعامل مع هذا؟
    Aslında, hikayenin üçüncü bölümünde bir avukat tutma hakkını TED في الحقيقة لم يكتسب السجناء حق الحصول على محامي في الجزء الثالث من هذه القصة
    Amerikan vatandaşlarının gizlilik hakkını nasıl tanımlıyorsunuz? TED كيف تشخص او تصف حق المواطن الامريكي في الخصوصيه؟
    Sizin de bildiğiniz silah edinme hakkını özgürlük ve demokrasi anlayışına bağlayan propagandalarıyla kampanyamızı boğdular. TED لقد غطت على حملتنا بإشاعاتها، وهذا كما تعرفون، يربط حق امتلاك السلاح بأفكار الحرية والديمقراطية.
    Duruşmayı bırakıp çıkmak kadar değil ama hakkını teslim etmeliyim. Open Subtitles إنه ليس إنسحاب جيد من الجلسة لكن أعترف لك بها
    hakkını vermeliyim. Bir başka evrene çelme takmak, ha? Son derece iyi. Open Subtitles أعترف لك أن السفر لعالم أخر شئ رائع جداً
    Sana bir bebeği alıp da onun hayatını bir oyuna çevirme hakkını kim veriyor? Open Subtitles وما حقك أنت في أن تأخذ طفلا بريئا وتحول حياته الي نوع ما من السخرية
    Giderken, yanında ayıyı da götürdüğü için hakkını vermek gerek. Open Subtitles يجب أن تمنحه الفضل للقضاء .على هذا الدب الأشيب
    Darbelere dayanıklı, hakkını vermek lazım. Open Subtitles يمكنه تحمل الضربات، أقر لك بذلك. يستطيع روبوتك أن يتحمل الضربات.
    Böylesine kuvvetli ve asil olan bir av serbest kalma hakkını kazanmalı. Open Subtitles الطريدة التي تقدم صيداَ عظيماَ و نبيلاَ تكسب حقها في أطلاق سراحها
    Ama bu bile sana, bana "yalancı" deme hakkını vermez. Open Subtitles ولكن من الذي أعطاك الحق في أن تدعوني كذاب ؟
    Ortaklığımız için bana sağlam bir şey önerdin ama sakın bunun sana adamlarıma hakaret etme hakkını verdiğini sanma. Open Subtitles عرضتني جائزة كبيرة أن تجعل شراكتنا نافعة، لكن لا يعتقد لثانية التي تعطيك الحقّ لإهانة ناسي.
    Buraya, hiç kimsenin hakkını kendi hayatımın bir dakikasına değişmeyeceğimi söylemeye geldim. Open Subtitles أنا جئت الى هنا لأقول أننى لا اعترف بحق اى شخص فى دقيقة واحة من حياتى
    hakkını vermeliyim. Seni ilk gördüğümde, bu gözümden kaçmış. Open Subtitles عليّ أن أقرّ لكَ بهذا حين رأيتكَ بالوهلة الأولى , لم أنتبه لهذا
    İngiliz Hazinesi, 3. Nesil cep telefonları işletme hakkını satmaya karar verdi. Bu hakkın ne kadar olacağına dair çalışmalar yaptı. TED وقد قررت الخزانة البريطانية أنها ستبيع حقوق الجيل الثالث للهواتف النقالة بتقييم ما كانت تساويه تلك الحقوق.
    Annelik hakkını geri istediğini söyledi. Open Subtitles أخبرتني بأنكِ ترغبين في استعادة حقوقك الأبوية
    Sabah düke baş vurmuş. Eğer yasal hakkını elinden alırlarsa adaletsizlik yapmakla suçlayacağını söylemiş. Open Subtitles انه يلح على الدوق صباحاً ومساءاً ويعلن انه لن يطمأن على حقوقه
    hakkını yemeyeyim, para konusunda iyiydi. Open Subtitles كان جيداً بإرسال الأموال أعطيه حقّه بذلك
    Adalet konusundaki hakkını çoktan feda etti. Biraz öne itiver. Open Subtitles لقد ضحى بحقه في معاملة عادلة، للأمام قليلاً.

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more