İnsanların tek hatırladığı bir FBI keskin nişancısının kucağında bebeğini tutan bir anneyi öldürmesi. | Open Subtitles | كل ما يتذكره الجميع هو ان قناص للأف بي اي قتل إمرآة بينما كانت تضم طفلها |
Tek hatırladığı, yolcuyu o köşede bıraktığı. Havadan çekilen görüntü arşivlerinde bir şey görünmüyor. | Open Subtitles | كل ما يتذكره هو أخذه للأجره عند الزاوية لم يظهر شيئاً في سجلات المراقبة |
Konuşuyor zaten, hatırladığı her şeyi anlattı bana yani hiçbir şeyi. | Open Subtitles | لا ، إنها تكلمت أخبرتني بكل شيء تتذكره أيّ لا شيء |
Son hatırladığı şey seninle kavga ettiği bu yüzden dönüp ona dokunmadığını söyleme! | Open Subtitles | آخر شيئ تتذكره أنها كانت تتشاجر معك لذلك لايمكنك الرجوع إلى هنا وتخبرني أنك لم تلمسها |
Anlamadığım şey o şekilde konuşmayı nasıl hatırladığı. | Open Subtitles | ما لا أفهمه كيف يتذكر كيفية التحدث على هذا النحو |
Bir Alman kasabasında, hafızasını kaybetmiş bir şekilde belirmiş tek hatırladığı adıymış. | Open Subtitles | ظهر في بلدة ألمانية لا يذكر من هو كل ما أمكنه تذكره هو اسمه |
Johnny Boz'un psikiyatristinin hatırladığı kadarıyla | Open Subtitles | طبيب جوني باز النفساني يقول يعتقد بأنّه يتذكّر |
Tek hatırladığı öfke içinde olduğu. | Open Subtitles | يقول أن كل ما يتذكره هو شعوره بغضبٍ عارم |
Görünüşe göre hatırladığı tek şey bana olan kızgınlığı. | Open Subtitles | الشئ الوحيد الذي يبدو أنه يتذكره أنه لا زال مستاءً مني بشدة |
Biri seni hatırladığı sürece asla ölmezsin. | Open Subtitles | يقولون أن الشخص لا يموت طالما أن هنالك من يتذكره |
Böylece kendini korumak için, hesap numaraları meblağlar gibi hatırladığı şeyleri yazmaya başladı. | Open Subtitles | لذلك، قام بتدوين كلّ شيء يتذكره .. كأرقام الحسابات .. والمبالغ لحماية نفسه .. |
Onun hatırladığı tek şey, onu seven bir anne ve ablayla birlikte büyüdüğü. | Open Subtitles | الشئ الوحيد الذي تتذكره هو تربيتها من قبل أمها وأختها التي تحبها |
Bugünkü bölüm, hatırladığı kadarıyla kuruldu. | Open Subtitles | .. حلقة اليوم مبنية بشكل حر على ما تتذكره من |
Alexis'in hatırladığı son şey annemin iki yıl önceki doğum günü. | Open Subtitles | آخر ما تتذكره الكسس عيدميلاد امها من سنتين |
Yolun toprak olduğunu hatırladığı gibi. | Open Subtitles | ربما أنه بالفعل يتذكر طريق ترابي |
Tıpkı Niles'ın Conor'ı öldürdüğünü hatırladığı gibi. | Open Subtitles | تماماً كما كان يتذكر "نايلز" قتل "كونر". |
Aynı diğer Stasi iş arkadaşlarını hatırladığı gibi. | Open Subtitles | "تماماً، كما يتذكر جميع زملائه في فريق "ساسي" |
Belki de hatırladığı son şeydir, belki de değildir ama o zamandan beri söylediğim şey aklımdan çıkmıyor. | Open Subtitles | ربما الشىء الأخير الذى تذكره وربما لا لكنه ينتابنى منذ ذلك الحين |
Onca zaman, onca çocuktan sonra onu muhtemelen sizi hatırladığı kadar iyi hatırlamıyorsunuzdur. | Open Subtitles | مر وقت طويل، وقمت بالتدريس للعديد من الأطفال. ربما لن تذكره بقدر ما يذكرك. |
Adamın tek hatırladığı şey onu bulan adamla sürtüşmek. | Open Subtitles | يتذكّر فقط مضايفته من ذلك الرجل الذي عثر عليه |
hatırladığı arabanın annesinin katillerine ait olmamasından sen ve karının masum olmasından korkuyordu. | Open Subtitles | خشيت أنّ السيارة التي تتذكرها لاتخص الأشخاص الذين قاموا بقتل أمّها. ذلك أنّك أنت وزوجتك مجرد أبرياء. |
- Evet ama görgü tanığının hatırladığı ve gördüğü şeyler de sorgulanmaya başladı. | Open Subtitles | أجل،لكن ما رأته الشاهدة و ما الذي تذكرته أيضا في إطار الشك |
Ve bu onun hatırladığı Tek şey. | Open Subtitles | وكان ذلك جلّ ما بإستطاعتها تذكّره. |
Ayrıca insanların hatırladığı çeşitli tehditlerde var. | Open Subtitles | هذه هي أنواع التهديدات التي يتذكرها الناس أيضاً |
hatırladığı tek şey de senin komik şakan olacak. Değil mi? | Open Subtitles | و آخر شيء سيتذكره هو دعابتك المضحكة,أليس كذلك؟ |