| hesapların dökümüne hazırlanan bir muhasebeciye benziyor. | Open Subtitles | يذكرنى بمسؤول الحسابات الذى يُعد حساباته |
| Siz yeni satış temsilcisisiniz ve müşteri, hesapların sizin gibi güzel de olsa genç bir hanımın elinde olmasından pek hoşlanmadı. | Open Subtitles | لدي شعور بأنك مملثة المبيعات الجديدة و عملائك لم يفاجئوا بحقيقة أن أمراءة شابة بمثل روعتك كمسؤولة عن الحسابات |
| Yeni sayı bugün baskıya gidiyor ve tüm hesapların gün sonuna dek kapanması gerek. | Open Subtitles | انه بالمكتب لمسألة السفن لليلة وكل الحسابات يجب ان تغلق مع نهاية اليوم |
| Yurtdışı banka hesapların sahip olduğun emlâk, kurduğun işler var. | Open Subtitles | لديّ حساباتك البنكية في الخارج ممتلكاتك الحقيقية، أعمالك |
| Elimde, deniz aşırı ülkelerde ki hesapların kayıtlı olduğu bir disk var. Dünyanın en büyük düzenbazlığı. | Open Subtitles | لدى قرص يمكنة أن يحمل لك حسابات لأى بنك تريدة فى العالم |
| Vergi sorunların nedeniyle, hesapların mühürlendi. | Open Subtitles | ، علاوة على مشكلة الضرائب . حسابك تم إيقافه |
| Gorman'ın uyuşturucu çantası değil sadece, banka hesapların da ortada. | Open Subtitles | وجدناه في شقّة (جورمان)، ولكن أيضاً سجلاّتكَ المصرفيّة |
| Kolay olmadı. Ülke dışındaki hesapların çoğuna giriş engellenir. | Open Subtitles | لم يكن الأمر سهلا، معظم الحسابات الخارية تستعمل تشفيرا معقدا كنوع من نظام الحماية |
| hesapların bütün seri numaraları, aynı adrese kayıtlı. | Open Subtitles | جميعها واردة من سلسلة من الحسابات المسجلة بنفس العنوان |
| Kapanmamış hesapların karşılığının verilmesinin gerektiği ve kendi yalan ve günahlarımızın sonunda ortaya döküldüğü bir an gelir. | Open Subtitles | وقتٌ تتوجب فيه تصفية الحسابات وتنكشف أخيراً أكاذيبنا وآثامنا |
| Bu hesapların devletin elinde olması ve kontrol... | Open Subtitles | هذه الحسابات لابد أنها تحت إشراف الحكومة |
| Zihin; beklentilerin, hesapların, hatıraların ve güdülerin toplamıdır. | Open Subtitles | العقل هو مجموعة من التصورات، الحسابات ذكريات، غريزة |
| Bazı fonların sakladım, bazı hesapların yönünü değiştirdim. | Open Subtitles | وضعت جانبًا بعض الأموال، وزورت في بعض الحسابات |
| Banka hesapların, mülkün ve malların üzerinde etkim var. | Open Subtitles | لدي السلطة علي حساباتك البنكية عقاراتك وكل ممتلكاتك |
| Para sızdırıyorsun, hesapların verimsiz ve ortada başı boş bir gammaz var. | Open Subtitles | انت تخسر الكثير من المال و حساباتك ضعيفة و هناك واشي على وشك الهرب |
| En başından hesapların doğru olsaydı az kalsın kendimiz öldürtmek zorunda kalmayacaktık. | Open Subtitles | لقد نجحنا في إيجاد الحل. أجل. لو كانت حساباتك صحيحة منذ الوهلة الأولى، |
| Bunlardan biri olan Joseph St. Denis Cassano'nun sürekli olarak hesapların incelenmesini engellemesini protesto ederek istifa etti. | Open Subtitles | أحدهم جوزيف سانت دينيس استقال محتجا بعد منعه كسانو من التحقيق فى حسابات الـ أيه أى جى |
| Bana tüm güvenli yerlerin, laboratuvarların, ofislerin ve Moncadalara ait hesapların yerlerini söyleyeceksiniz. | Open Subtitles | ستخبرونني بموقع كل المنازل الآمنة والمعامل والمكاتب وكل حسابات آل مونكادا |
| Ve bu bir kedi fare oyununa döndü, sadece hesapların kaldırıldığını ve tekrar açıldığını, birinin 25. hesabını açma cürretini gördük ve bu materyal her yere yayıldı. | TED | وتحول الأمر إلى لعبة القط والفأر، حيث يتم إغلاق حسابات لتعود بعدها مجددًا، وغطرسة حول شخص ما يملك 25 حسابًا، ومادة منشورة بكل مكان. |
| hesapların kontrol etmediğin için teşekkür ederim, Agnes Chin. | Open Subtitles | شكراً لعدم التحقق من حسابك يا (أغنيس شين). |
| - hesapların donduruldu kanka. - Ben gidiyorum. - Hoşça kal. | Open Subtitles | وقد تمّ تجميد حسابك - أنا مغادر - |
| Gorman'ın uyuşturucu çantası değil sadece, banka hesapların da ortada. | Open Subtitles | وجدناه في شقّة (جورمان)، ولكن أيضاً سجلاّتكَ المصرفيّة |
| En çılgın hesapların bile çok ötesinde. | Open Subtitles | كما لو كانت تقبع وراء القوى الرهيبة للحسابات |