Daha heyecan verici şey ise gelecek çok veri olması. | TED | وما هو أكثر إثارة أن هناك المزيد من البيانات القادمة |
Yine de en nihayetinde hukukun benim için daha heyecan verici olduğunu biliyordum. | Open Subtitles | تعادل القوى أنا أعلم في النهاية أن القانون سيكون أكثر إثارة بالنسبة لـي |
Bu nedenle bu proje benim çok heyecan verici bulduğum bir proje ve bizi nereye götüreceğini gerçekten merak ediyorum. | TED | لهذا السبب وجدت بان هذا المشروع مشوق جداً, وانا اتشوق لأعرف الى اين سيأخذنا في النهاية. |
Danimarka'nın en heyecan verici partisine yarım milyon daha bağışlarım. | Open Subtitles | وانا على استعداد ان امنح الحزب المثير نصف مليون اضافية |
Bu, Amerika'nın ilk dönüşlü hız treniydi ama heyecan verici parendesi bedelsiz değildi. | TED | كانت هذه أول قاطرة ركاب في أمريكا ولكن دورتها المثيرة كان لها ثمن. |
Çok heyecan verici olduğunu düşündüğüm bir şeyi paylaşmak istiyorum. | TED | حسنًا، أريد أن أخبركم عن شيء أعتقد أنه مثير حقًا. |
Tüm bu olanların feci şekilde biteceğini sanıyorsun, çok büyük bir son gibi, çünkü bunun heyecan verici olduğunu zannediyorsun. | Open Subtitles | هل تريد أن ندعي هذا هو كل شيء سينتهي بشكل مأساوي، شيء النهائي بشكل كبير، لأنك تجد أن فكرة مثيرة. |
İşin neler getireceğini hiç bilmiyorum ama daima heyecan verici! | Open Subtitles | ولا أعلم ما سيجلبه هذا العمل الجديد، لكنّه مُثير دوماً. |
Yeni ve farkı bir şey yapmak heyecan verici olabilir. | Open Subtitles | ربما سيكون حماسي ذا قمنا بعمل شيء جديد و مختلف |
Yaptığımız şey senin içeride yapacağın şeyden çok daha heyecan verici bir şey. | Open Subtitles | ما نقوم به أكبر إثارة بكثير من أيّ شيء يحدث هناك في الداخل |
Her neyse,... Dünyadaki en heyecan verici şey değil ama orası çok güzel. | Open Subtitles | بأي حال , هذا المكان الأكثر إثارة في العالم إنه أجمل ما رأيت |
Bu yangın alarmı muhtemelen günün en heyecan verici şeyi olacak. | Open Subtitles | من المرجح أن إنذار الحريق هو أكثر الأشياء إثارة لهذا اليوم |
düşündüğümde en heyecan verici şey hep daha fazla soru olması. | TED | و الأمر الأكثر إثارة أنني في كل مرة سأفكر فيها بعمل بحث فإنه ستثار المزيد من الأسئلة |
Ama bana kalırsa en heyecan verici yanı topladığımız bilgiler. | TED | ولكن بالنسبة لي فإن الجزء الأكثر إثارة فيه هو البيانات التي نجمعها |
Ama yine de, bu ben ve kız kardeşlerimin başına gelen en heyecan verici şeydi. | TED | و لكنه كان أكثر شيء مشوق حدث على الإطلاق بالنسبة لي و لإخوتي. |
Eğer bunun gibi bir şey var olsaydı, neler başarılabileceğini düşmek çok heyecan verici bir şey. | TED | و إنه لأمر مشوق أن نفكر في ما يمكننا إنجازه إذا كنا نتوفر على شيء مماثل. |
Günün birince bunun cevabını bulabileceğimizi düşünmek bile heyecan verici. | TED | إنه من المثير أن نفكر أننا ربما نتوصل أخيراً إلى الإجابة في يوم ما. |
Dünyanın yüzeyinde olup biten birçok heyecan verici şey var. | TED | فهناك العديد من الأشياء المثيرة التي تحدثُ على سطح الأرض. |
Geçen sene yaptığımız başka bir heyecan verici icat ise haberleşme teknolojisiydi. | TED | شي أخر مثير للاهتمام قمنا بعمله العام الماضي كان متعلقاً بتقنيات الإتصالات. |
Bu yüzden bu kadar heyecan verici efendim. Tam olarak bilemiyoruz. | Open Subtitles | هذا لماذا هى مثيرة جدا ، سيدي نحن لا نعرف بالضبط |
Çok coşkulusun Cordelia! heyecan verici. Tekrar deneyin. | Open Subtitles | أنتِ رائعة , كان هذا مُثير لنفعلها مرة أخرى |
Benim için, bu güvenli haberleşme tarihinde özellikle heyecan verici bir zaman. | TED | بالنسبة لي، هذا بالتحديد وقت حماسي جدًّا في تاريخ التواصل الآمن. |
Babanla ikinizin buraya yerleşmeyi düşünmeniz heyecan verici. | Open Subtitles | الموافقة، أعتقد بأنّه مثيرُ جداً بأنّك وأَبّكَ يَتحدّثُ عن إنتقال هنا. |
Karım da bunun heyecan verici olacağını söyledi, ki çok şaşırdım çünkü normalde derinden ve durmaksızın olumsuz olanı düşünen biridir. | Open Subtitles | زوجتي تظن إن هذا سيكون مشوقاً أيضاً، مما فاجأني، فهي مُتعمِقة وسلبية باستمرار |
Bunu geleneksel eğitimden daha heyecan verici ve motive edici bulmuşlardı. | TED | و قد وجودوها محفزة و مشوقة اكثر من التعليم التقليدي. |
İtfaiyeci olmak nasıl bir şey anlatsana. Çok heyecan verici olmalı. | Open Subtitles | إذًا, أخبرني عن شعورك وأنت رجل إطفائي لا بد وأنه شيّق للغاية |
Birazdan yeni, kullanışlı ve heyecan verici bir teknolojiye tanık olacaksınız. Bu teknoloji hayatımızı nasıl su geçirmez yapabileceğimizi gözden geçirmemezi sağlayacak. | TED | أنت ألان على وشك تجربة تكنولوجيا جديدة، متوفرة ومثيرة والتي سوف تجعلنا نعيد التفكير في كيف يمكن وقاية حياتنا من الماء. |
Yani bizim için gerçekten heyecan verici, çünkü artık büyük bir kapımız var, bir kapı, veya dokunma hissini geri döndürebilecek bir yol, öyle ki protez eliyle dokunduğunda neye dokunduğunu hissedebilecek. | TED | لذا فإن هذا مثيرٌ للإهتمام بالنسبة لنا ، لأننا الآن فتحنا أفقاً جديداً ، أفقاً ، أو طريقةً جديدة لإعادة الشعور بالإحساس مرةً أخرى ، كي يشعر بالشيء الذي يلمسه بذراعه الآلية. |
Ben değişimden nefret etmiyorum. heyecan verici buluyorum. | Open Subtitles | أنا لا أكره التغيير بل أجده محمساً |