| Birisinin kişisel garezi yüzünden bir ortağımı daha kaybetmek hiç hoşuma gitmez. | Open Subtitles | اكره خساره شريك اخر لمجرد ان هناك شخص معه فأس ليطحن به |
| Bu paranoyakça saçmalıkları bana kakalaman hiç hoşuma gitmedi. | Open Subtitles | أنا لا أقدر لك ترويج وإشاعة جنون العظمة عني |
| Neden bahsettiğini bilmiyorum. Ama ses tonun hiç hoşuma gitmedi. | Open Subtitles | أنا لا أعرف عن ماذا تتحدث ولكن بالتأكيد لا تعجبني طريقة حديثك |
| Ömrüm boyunca her sabah seninle kahvaltı etmek hiç hoşuma gitmezdi. | Open Subtitles | بالتأكيد سأكره تناول إفطاري معكِ كل صباح في حياتي |
| Bunu söylemek hiç hoşuma gitmiyor ama bu iflas etmiş bir iş modelidir. Asla işe yaramaz. | Open Subtitles | وأكره أن أخبركم بهذا ولكن إذا اشهر بنك افلاسه فلنيفلحالأمر.. |
| hiç hoşuma gitmedi. | Open Subtitles | ، لم أحب ذلك فيه بصراحة أفضّل ما كان عليه قبل ذلك |
| Ve senin gibi pisliklerin onunla dalga geçmesi hiç hoşuma gitmiyor. | Open Subtitles | وأنا لا أقدّر محاولات بعض المغفلين مثلك للتسلية فيها |
| Halk içindeki bu alelacele görüşmeler hiç hoşuma gitmiyor Ajan Mulder. | Open Subtitles | أنا لا أحبّ هذه المستعجل الإجتماعات العلنية، الوكيل مولدر. |
| Küçük mutlu partinizi bölmek hiç hoşuma gitmiyor ama mutfak döşemesi çok kirlenmiş. | Open Subtitles | اكره ان اقاطع الحفلة الصغيرة السعيدة هنا ولكن ارضية المطبخ عبارة عن فوضى |
| Biliyorsun, bu haliniz hiç hoşuma gitmiyor. | Open Subtitles | انت تعرف كم اكره ان يكون الفتية بهذه الحالة |
| Hafta sonu çalışması hiç hoşuma gitmiyor. Al. | Open Subtitles | اوه انا اكره عندما هي تعمل في الاجازة الاسبوعية |
| İyi de herif onun kıçını mıncıklıyor, bu hiç hoşuma gitmiyor. | Open Subtitles | إنّني لا أقدر يديه اللتان تلتفان حول مؤخرتها |
| Basit gösterinin bir parçası olmak hiç hoşuma gitmedi. | Open Subtitles | تعرفين، أنا لا أقدر أنّ أكون جزء من عرض كلبك الصغير |
| Bu tavır hiç hoşuma gitmedi. | Open Subtitles | نفعل كل ما يحلو لنا دون إستشارة أحد حسناً , لا أقدر هذا السلوك |
| Öte yandan annemin başka çocukları videoya çekmesi fikri hiç hoşuma gitmedi. | Open Subtitles | ولكن لا تعجبني فكرة أن أمي تصوّر أطفال آخرون |
| Karanlıkta yürüme fikrin hiç hoşuma gitmiyor. | Open Subtitles | لا تعجبني فكرة بأنك تأتين الى هنا ماشيه بالظلام. |
| - Bu hoşuma gitmedi. hiç hoşuma gitmedi. | Open Subtitles | لا تعجبني هذه الافكار, لا يعجبني ما يحدث |
| Benden yararlanıldığını öğrenmek hiç hoşuma gitmez. | Open Subtitles | كنت سأكره آنذاك أن أكتشف أنني مأخوذ الآن لاُسْتَغَلْ و اُسْتَخْدَم لمنفعة شخص ما |
| Bize katılmaya karar vermene sevindim. Senden hoşlandığımı bilirsin Greg. Ama bu şovu sen olmadan yapmak hiç hoşuma gitmezdi. | Open Subtitles | لطف منك ان تقرر الانضمام الينا غريغ انت تعجبني ولكني سأكره القيام بهذا البرنامج بدونك |
| Burası benim memleketim, söylemek hiç hoşuma gitmiyor ama bu devasa şeyle savaşmak için hayatlarımızı tehlikeye atmanın alemi yok. | Open Subtitles | , هذه مدينتي , وأكره أن أقول هذا ليس هناك فائدة بالمخاطرة بحياتنا بقتال ذلك الشيء العملاق |
| Ayrıca ona bu şekilde kötü davranman hiç hoşuma gitmedi. | Open Subtitles | أيضاً لم أحب طريقة تصرفك بحقارة معها |
| Ve senin gibi pisliklerin onunla dalga geçmesi hiç hoşuma gitmiyor. | Open Subtitles | وأنا لا أقدّر محاولات بعض المغفلين مثلك للتسلية فيها |
| Bu arada kızımı okula bırakırken peşimde bir arabanın olması hiç hoşuma gitmiyor. | Open Subtitles | وبالمناسبة، لا أحبّ أن تتعقّبني سيارة بينما أوصل ابنتي إلى المدرسة |
| - Haydi, Brandon! hiç hoşuma gitmedi bu... | Open Subtitles | هيا يا (براندون ) لا أحب الشعور لكوني جئت إلى هنا |
| Seni paylaşma fikri hiç hoşuma gitmiyor. | Open Subtitles | أنا أكره فكرة بان أشاركك مع الآخرين وحسب |