| Aniden, motorların göğüs kafesimizi titreten gürültüsünü hissettik. | TED | وقتها كنا نشعر بصوت همهمة المحركات كأنه داخل صدورنا. |
| Aynı sizin gibi, Kanal 10'un haber odasındaki bizler de bu sabahki şiddetli sarsıntıyı hissettik. | Open Subtitles | نحن هنا فى القناة الـ10 بغرفة الأخبار نشعر بهزة أرضية كبيرة هذا الصباح |
| Sonraları, kendimizi daha güvenli hissettik. | Open Subtitles | بعد هذا كنا نشعر بالخلاص يارجل ، ما رأيك بالأسبوع القادم ؟ |
| Çocuk sahibi olurkenki beklentilerimizle yaşadıklarımızın hiç alakası olmadığını hissettik. Böylece anne babalara gerçekleri göstermeye karar verdik. | TED | لقد شعرنا ان ما نخوضه هو أبعد ما يمكن أن يكون عما كنا نتوقعه لذا قررنا .. ان نعطي الصورة الصحيحة .. للآباء والامهات |
| Durumu gördüğümüzde, bunun dünya üzerinde önemli bir etkisi olabilecek bir şey olduğunu hissettik. | TED | عندما رأينا هذا، لقد شعرنا أن هذا أمر يمكن أن يكون له تأثير كبير في العالم. |
| Daha oyunun başında, baskılarını hissettik büyük bir eforla sahaya çıktılar. | Open Subtitles | أحسسنا حضورهم من بداية المباراه. عندما خرجوا بهذا الجهد والحماس المدهش. |
| Her neyse, bu konuda o kadar olumlu hissettik ki, daha oğlumuza kanserden bahsetmedik. | Open Subtitles | على أية حال, كان شعورنا إيجابيّا.. حتى إننا لم نخبر إبننا عن السرطان حتى الآن.. |
| Wynonna kasabaya gelmeden birkaç yıl önce hepimiz onu hissettik. | Open Subtitles | قبل سنتين من عودة وينونا الى المدينة جميعنا شعرنا به |
| Burada kendimizi ne kadar şanslı hissettik. | Open Subtitles | ألا تذكر كم كنا نشعر بالفخر لمجرد وجودنا هنا |
| Şey, olanlar hakkında çok kötü hissettik, bu yüzden gönlünü almak için küçük bir şey yaptık. | Open Subtitles | لقد كانت لدي ايام سيئه حسناً, نحنٌ نشعر بسوؤ بسبب ما حدث |
| düşüklerden ve gerçekleşmeyen evlatlık edinmelerden sonra, o bebekleri bizim yüzümüzden kaybediyormuşuz gibi hissettik. | Open Subtitles | بعد الأجهاضات والتبني الذي تعثر نشعر كأننا نخسر كل أولئك الأطفال |
| Ve hem bunu yapıp hem de olmak istediğimiz ebeveynler olamayacağımızı hissettik. | Open Subtitles | ولم نشعر أنه يمكننا أن نفعل ذلك ونكون الأهل الذين اردنا أن نكون في نفس الوقت |
| Ve hem bunu yapıp hem de olmak istediğimiz ebeveynler olamayacağımızı hissettik. | Open Subtitles | ولم نشعر أنه يمكننا أن نفعل ذلك ونكون الأهل الذين اردنا أن نكون في نفس الوقت |
| Hep özel bir bağımız olduğunu hissettik | Open Subtitles | أننا دومًا كنا نشعر بأن لدينا علاقة خاصة |
| Seninkileri düzelttirmedik diye hep kötü hissettik. | Open Subtitles | لقد شعرنا دائما سيئة أن لم يكن لدينا لك ثابتة. |
| Zincirle kendimizi güvende hissettik. | Open Subtitles | لقد شعرنا أكثر أماناً،عندما حصلت على السلسلة. |
| Biz sadece görevinizin buraya uygun olmadığını hissettik. | Open Subtitles | يزعجكم. لقد شعرنا فقط بأنه لم يكن من الجيد تواجدك هنا. |
| O fısıltılı mırlaman olmayınca kendimizi yalnız hissettik. | Open Subtitles | لقد أحسسنا بالوحدة يا حبيبتى و اشتقنا لنبرة صوتك الناعمة |
| Madeni terk ettiğimizde, gerçekliğin değiştiğini hissettik ya da değişen bizdik. | Open Subtitles | عندما تركنا المنجم، أحسسنا بأن الحقيقه تغيرت ... أو أننا تغيرنا |
| - Hepimiz aynı şeyi hissettik. | Open Subtitles | -هذا هو شعورنا جميعاً |
| - Işınlandığını hissettik. | Open Subtitles | لقد شعرنا به وهو ينتقل فوريًا |
| O gece, birbirimizi daha önce hiç hissetmediğimiz kadar yakın hissettik. | Open Subtitles | تلك الليلة , شعرنا بأننا قريبين لبعضنا اكثر من ذي قبل |