"içerisi" - Translation from Turkish to Arabic

    • بالداخل
        
    • الداخل
        
    • بالدخان
        
    • مملوءة
        
    • أن الجو
        
    Hep içerisi ve dışarısı, ben ve diğeri oluyor; diğeri ise her zaman bizden tamamen ayrı. TED وهي بالداخل والخارج, الذات والاخر وان الآخر هو مختلف تماما
    İçerisi çok doluydu. Gidip biraz güneşe çıkalım. Open Subtitles ان المكان مغلق بالداخل هيا الى الخارج لأشعة الشمس
    İçerisi görünmesin diye tuğlalarla örülmüş. Open Subtitles لقد وضع عليهم طوب لكى لا يستطيع احد رؤيت ما بالداخل
    Yağmur yağdığında hiçbir şey duyamıyorsunuz, ve yazın da içerisi yaklaşık 60 derece. TED عندما تهطل الأمطار، لا تستطيع سماع شئ، وفي الصيف تكون الحرارة حوالي 140 درجة في الداخل.
    İçerisi ibne dolu. Open Subtitles تباً لك لا أعرف لماذا تنتظرون إن المكان سيء جداً في الداخل كل الموجودين في الداخل حمقى أتريد هذا ؟
    - Sakın bozmama izin verme. - İçerisi çok sıcaktı. Birkaç dakika dışarı çıkayım dedim. Open Subtitles لا تدعنى أقاطعك إنها ساخنة جدا من الداخل
    Bir süre içerideydim. İçerisi kutularla doluydu. Ve bir çeşit laboratuar düzeni vardı. Open Subtitles لقد كنتُ بالداخل هناك ، المكان مليء بكل أنواع الصناديق وبعض أنواع المُعِدّات المعملية
    Newman ve ben dışarıdan içerisi görülsün diye gözetleme deliklerimizi ters çeviriyoruz. Open Subtitles أنا ونيومان سنعكس العينين السحريتين ببابينا حتى تستطيع رؤية ما بالداخل.
    İçerisi sıcak. Open Subtitles من الأفضل الإنتظار بالداخل ألا تشعرين بالبرد. ؟
    Geldiğimde içerisi leş gibi sigara kokuyordu. Open Subtitles حينما جئت كانت تفوح رائحة السجائر بالداخل بشكل كريهه
    Biliyorsun, içerisi biraz sıcak oldu. Biraz dışarı çıkıp hava almam lazım. Open Subtitles تعلمين ، الوضع ساخن بالداخل أنا بحاجة لبعض الهدوء
    Bir damla bile ter yok, içerisi 38 derece. Open Subtitles لا توجد قطرة عرق والحرارة تقترب من مئة درجة بالداخل
    İçerisi çok karanlık. Zifiri karanlık. Yapabileceğimizi sanmı... Open Subtitles الظلام حالك بالداخل لا أعلم إن أمكننا الدخول
    İçerisi, dışarısı baştan aşağı bir arama istiyorum. Open Subtitles أريد كل شخص بالداخل وبالخارج أن يقلب البيت رأسا على عقب
    Koltuklar, müzik ve diğer şeyler. Ama içerisi de sokağa benzese. Open Subtitles بالمقاعد والموسيقا وكل ذلك لكن في الداخل
    İnsanların nefesinden ve terinden içerisi ıslanmış. Hepimiz, aynı çürüyen organik maddenin bir parçasıyız. Open Subtitles رطب من الداخل بسبب الناس الذين يعرقون ويتنفسون فيه
    - İçerisi de toz dolu. - Bu bir tür şaka mı? Open Subtitles الغبار يملئها من الداخل أيضا = هل هذه مزحة من أحدهم ؟
    İçerisi sıcak görünüyor, Şalgamkafa; ben giriyorum. Open Subtitles قرنبيط انه يبدو دافئا كفاية في الداخل لذا سأدخل
    İçerisi de birinci sınıf değildi. Open Subtitles بالمقابل لم تكن غرفة من الدرجة الأولى في الداخل لي أيضاً
    İçerisi ibne dolu. birader. Open Subtitles تباً لك لا أعرف لماذا تنتظرون إن المكان سيء جداً في الداخل
    annemin yeni mutfağının duvarlarında şeritler vardı; içerisi siyah dumanla doldu. TED وقد إمتلأ مطبخ والدتي بالكدمات وكان الهواء مشبعا بالدخان الاسود
    İçerisi tıklım tıklım dolu. Bir şeyler yap. Open Subtitles لدي قاعة مملوءة عن آخرها علينا أن نفعل شيئاً
    İçerisi çok soğuk. Kazağını giysen iyi olur. Open Subtitles إنه يقول أن الجو بارداً جداً هناك، ومن الأفضل أن ترتدي معطفاً

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more