Daha önce fark etmediğime şaşırdım. Gazetecilik içgüdüm işe yaramamış. | Open Subtitles | يفاجئني عدم ملاحظتي هذا من قبل يالها من غريزة صحفية |
Daha önce fark etmediğime şaşırdım. Gazetecilik içgüdüm işe yaramamış. | Open Subtitles | يفاجئني عدم ملاحظتي هذا من قبل يالها من غريزة صحفية |
Gidip bakacağım ama görünen şehirden ayrılmış olduğu! Şekerim, altın kaplamalı içgüdüm var; ona güvenirim. | Open Subtitles | سوف أذهب للتأكد لكن فعلاَ يبدوا ترك البلاد لدي غريزة ذهبية أثق بها |
İçgüdüm diyor ki, bunlardan birisi diğerlerini öldürüyor böylece parayı kendisine saklayacak. | Open Subtitles | حدسي هو ان واحداً منهم قتل زملائه السابقين حتى يُـبقي المال لنفسه |
Büyükannemi hatırlıyorum ve fark ettim ki bütün yaratıcı içgüdüm aslında çocukluk hatıralarımdan kaynaklı ve büyükannemin derisi üstündeki sanatta. | TED | وأتذكر جدتي، وأدركت ان أغلب حدسي الإبداعي كان أساسه ذكرياتي وأنا طفل والفن على جلد جدتي. |
Evet, "hava" suçu ile ilgili içgüdüm doğruymuş. | Open Subtitles | نعم! كان لدي حدس حول الجريمة الهواء بالرصاص على. |
Sonuçta, berbat bir anne olacağım çünkü, hiç annelik içgüdüm yok. | Open Subtitles | سأكون أمّاً مريعة لأنّ غريزة الأمومة لديّ معدومة. |
Kusurlu bir deneyin sonucunda oluşan bir klonu, çocuğum diye görebilecek annelik içgüdüm olup olmadığını ve ondan bir melek yaratabileceğimi görebilmek. | Open Subtitles | لأى ما اذا كانت لدى غريزة الامومة لأتخاذ طفل مستنسخ نتيجة تجربة غير مكتملة |
Daniel'ın kalbi artık atmıyor olabilir, ama annelik içgüdüm hiçbir zaman gitmesine izin vermeyecek. | Open Subtitles | قلب دانييل لم يعد ينبض ولكن غريزة الأمومه لا تدعه يذهب |
Silah kaçakçılığı için doğal bir içgüdüm vardı. | Open Subtitles | كان لدى غريزة طبيعية لتهريب السلع |
Hayır! Hayır! Bir içgüdüm var benim in... in... insanların ne okuduklarına dair. | Open Subtitles | لا، مهلاً، لدي غريزة لما يدرسة الناس |
Annelik içgüdüm sıfırın altındadır. | Open Subtitles | غريزة الأمومة عندي، تحت الصفر. |
Hayatta kalma içgüdüm çok kuvvetlidir. Doğru mu anladım şimdi? | Open Subtitles | أسفة،لدي غريزة للبقاء قوية جدا |
Çünkü tabii iş de etken oldu ama aslında senin bir erkek olarak ne olduğuna veya ne olmadığına dair bir içgüdüm vardı. | Open Subtitles | ولكن في الحقيقة... كان لي غريزة عن ما كنت، كرجل... |
- İçgüdüm var diyor. - İçgüdün mü? Çok duygusalsın. | Open Subtitles | حدسي يقول لدينا ــ حدسي أنتِ عاطفية جداً |
Ortada cesetler, kanıt ya da başka bir şey yok ama içgüdüm ve 25 yıllık polislik tecrübem var. | Open Subtitles | لا توجد جثث و لا أدلة لا يوجد سوى حدسي و 25 سنة من العمل للشرطة |
Evet, ama içgüdüm hâlâ birbirlerine sunacak bir şeyleri olduğunu söylüyor. | Open Subtitles | أجل, حسناً, حدسي يقول بأنهم لا يزالون يمكلون شئ لبعضهم. |
İçgüdüm bana balık bağırsaklarını kontrol etmemiz gerektiğini söylüyor. | Open Subtitles | يخبرني حدسي أنّنا يجب أن نتحقق من أحشاء السمك. |
Bugün çok akıllı birinin beni kukla gibi oynattığına dair bir içgüdüm vardı. | Open Subtitles | كان لديّ حدس بخصوص اليوم... أنّ شخصاً ذكياً جدّاً كان يتلاعب بي. |
Artık içgüdüm falan yok. | Open Subtitles | لم يعد لدي حدس |
İçgüdüm onu sıkı çalıştırmaktan yana. O ateşi körüklemekten. | Open Subtitles | غريزتي أن يضاعف له التدريب لإشعال هذا الإندفاع. |