"için yeteri" - Translation from Turkish to Arabic

• فيه الكفاية
• يكفي من
• كفاية بالنسبة
• كافية لتنظيم

Yanılıyorsam söyleyin Ajan Bristow ama daha dün Sloane'u yakalamak için yeteri kadar uğraşmadığımızı söyleyen siz değil miydiniz?
صحّحني إن كنت على خطأ، لكن أمس أنت كنت تقف هنا المشتكي ذلك نحن لا نعمل بما فيه الكفاية.

Senin için yeteri kadar iyi terapist olup olmadığımı nasıl anlayacaktın?
كيف سنعرف بأنني معالج جيد بما فيه الكفاية بالنسبة لك ؟

Varlıklı bir işadamı olmak için yeteri kadar şansınız olsaydı ya da etkili bir gazeteci, doktor, belki telefon sahibi olurdunuz.
إذا كنت محظوظا بما فيه الكفاية لتكون رجل أعمال غني أو صحفي مؤثر، أو طبيب، أو شيء من هذا القبيل، قد تحصل على هاتف.

Beni asıl endişelendiren bira için yeteri kadar buz aldık mı?
ما يهمني هو، هل لدينا ما يكفي من الثلج لكل هذه البيرة؟

Şu baygın gözlerin beni bir gün için yeteri kadar belaya soktu.
أوقعتني عيناك الجاحظتان في ما يكفي من المشاكل ليوم واحد

Seni bilmem ama ben bir gün için yeteri kadar meme gördüm.
لا أدري ماذا عنك ؟ لكني رأيت ما يكفي من الحلمات ليوم واحد

Ne yani bu kadının amı içmek için yeteri kadar iyi değil mi?
ماذا؟ هل مهبل تلك الفتاة غير جيد كفاية بالنسبة لك لتتعاطاه؟

Yolu belirlemek için yeteri kadar bariyer yok.
ما من حواجز كافية لتنظيم الطريق

Senin için yeteri kadar iyiyim ama kızınla ilişki kurmak için çok iğrençim.
أنا جيد بما فيه الكفاية لَكِ لكنني قذر للغاية لكي أرتبط بإبنتكِ

İki dakika önce kızın için yeteri kadar iyi olmadığımı söyledin.
حَسناً، منذ دقيقتين لقد أخبرتيني أنني لستُ جيداً بما فيه الكفاية لإبنتكِ

Senin için yeteri kadar iyi olmadığını düşünüyorsun,sorun bu mu?
إفترضْ إنها لم تكن جيدة بما فيه الكفاية لَك، هل ذلك واضح؟

Acaba onun için yeteri kadar zeki bir kız mı?
أنا أتساءل إذا كانت ذكية حقا بما فيه الكفاية بالنسبة له؟

Ama bu senin için yeteri kadar iyi değildi.
لكن ذلك لم يكن جيد بما فيه الكفاية لَك كان لا بُدَّ أنْ تَعْبرَ الخطّ

...ama görünmemek için yeteri kadar uzak.
ولكن ايضاً بعيد بما فيه الكفاية حتى لا يُرى

Onu yoldan saptırmak için yeteri kadar yüksek verimli savaş başlıklarımız var, ama göktaşına zamanında varmasını sağlayacak ulaştırma sistemimiz yok.
عندنا محصول كبير بما يكفي من الرؤوس الحربية لحرفة لكن ليس لدينا نظام لإيصالة للكويكب في الوقت المناسب

Bebeğim, bana söylediklerini düşünmeye başladım ve sanırım sorun, senin için yeteri kadar maceraperest olmayışım!
كنت أفكر فيما قلته لي من قبل يا حبيبي وأظن بأنني لست مغامرة بما يكفي من أجلك

Bir gün için yeteri kadar sülük görmedim mi? Çoğu da yetkili!
أنا شاهدت ما يكفي من مصاصي الدماء في يوم واحد

Bu küllerin içinde DNA testi için yeteri miktarda kemik var.
ثمة ما يكفي من الفتات العظمية في هذا الرماد للقيام بفحص الحمض النووي

Bir gün için yeteri kadar tehlikeye neden oldun.
لقد تسببت بما يكفي من المتاعب لهذا اليوم

2 çabuk posta için yeteri kadar vaktimiz var..
حصلنا على ما يكفي من الوقت للقصص المختصرة اثنين.

Senin için yeteri kadar yakışıklı değil mi?
هل هو ليس لطيف كفاية بالنسبة لك؟